Peri Kırık 47 yaşında, uzun yıllardır Türkiye’de yaşamaya çalışan bir Azerbaycan vatandaşı. 2006 yılında bir Türkiye vatandaşıyla evlendi, eşi vefat etti. O burada yaşamaya devam etti, kendine bir düzen kurdu. Arada sırada Azerbaycan’a gidiyordu. Memlekete en son 9 Şubat 2011’de giriş yaptı. Hakkında “yasadışı geçiş” gerekçesiyle alınan kararla hem sınırdışı edildi hem de beş yıl […]

Peri Kırık 47 yaşında, uzun yıllardır Türkiye’de yaşamaya çalışan bir Azerbaycan vatandaşı.

2006 yılında bir Türkiye vatandaşıyla evlendi, eşi vefat etti. O burada yaşamaya devam etti, kendine bir düzen kurdu.

Arada sırada Azerbaycan’a gidiyordu.

Memlekete en son 9 Şubat 2011’de giriş yaptı. Hakkında “yasadışı geçiş” gerekçesiyle alınan kararla hem sınırdışı edildi hem de beş yıl boyunca Türkiye’ye girmesi yasaklandı. Sınırdışı kararı Mart ayında Iğdır Dilucu Kara Hudut kapısından çıkarılmasıyla uygulandı.

Aynı yıl tekrar Türkiye’ye gelen Peri Kırık, o tarihten beri burada yaşıyor. 2011 yılından beri kızı da öyle.

Hatta kızı 2014 yılında bir Türkiye vatandaşıyla evlendi.

Peri, kızının evlenmesinden yaklaşık bir yıl sonra, 29 Nisan 2015’te kızı adına Esentepe Polis Merkezine başvurdu, kızının eşinden şiddet gördüğünü söyledi, şikâyetçi oldu. İşlemler sırasında da Peri’nin Türkiye’de yasadışı olarak bulunduğu ortaya çıktı. (Peri Kırık muhtemelen şikâyetinin bu şekilde sonuçlanacağını biliyordu ama yine de kızını korumak için karakola giderek kendini tehlikeye attı.)
Beklendiği gibi oldu, ertesi gün Peri hakkında iki ay gözetim altında tutulmasının ardından sınırdışı edilmesine dair karar çıktı.
Peri bu karara itiraz etti, İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nde iptal davası açtı.
Mahkemeye verdiği dilekçede, yıllardır Türkiye’de yaşadığını, burada kurulu düzeninin bulunduğunu belirtti.

Daha da önemlisi, boşanma sürecinde olan kızının kendisine ihtiyaç duyduğunu, şiddet görme tehlikesine karşın birlikte yaşadıklarını, bunun hayati önem taşıdığını anlattı. (Kızı, polise yaptıkları şikâyetin ardından boşanma davası açmıştı, 2017’de de boşandılar.)
Ancak Peri’nin başvurusu – o tarihte henüz boşanma davası süren kızına destek olmak için birlikte yaşama istekleri gözardı edilerek – reddedildi.

Mahkemenin diliyle söylersek, “sınırdışı kararında hukuka aykırılık bulunmadı”.

Peri bu kez de Anayasa Mahkemesine başvurdu, AYM de birkaç hafta önce karar verdi, sınırdışı kararını haklı buldu, hem de “kamu güvenliği” gerekçesiyle. Ancak kararda Peri Kırık’ın kamu için nasıl bir tehlike yarattığı açıklanmadı.

Anayasa Mahkemesi, “devletin kamu düzenini korumak adına yabancıların ülkeye girişini ve ikametini denetleme konusundaki takdir yetkisi geniştir” diyerek muğlak bir karar verirken, kararında, uzun yıllardır burada yaşayan Peri Kırık’ın aslında “buralı” olduğuna değinmedi.

Kararın en absürt yönü ise, “kızını da alıp gidebilir” mealindeki gerekçeydi. Mahkeme, Peri’nin kızıyla birlikte Azeybaycan’a gidip yaşamalarının önünde “bir engel bulunmadığını” ifade etti.
Hayatını burada kurmuş ve erkek şiddetine karşı birbirine destek olan iki kadına karşı bir mahkeme, “ülkenize dönüp hayatınıza baştan başlayın” dedi. Karar da kesin üstelik…