Bankalar ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi oranı

Bankalar ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi oranı, geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 10’dan 15’e çıkarılmıştır.

KKDF hukuki açıdan oldukça sorunlu bir kesinti. Nitekim söz konusu kesinti Tüketici Hakları Derneği tarafından 2005 yılında dava konusu yapılmış (aynı davanın kapsamı içerisinde Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi de yer almaktadır). Açılan dava şu anda Yargıtay’da devam ediyor. Dernek, bankalar tarafından devlete ödenmesi gereken kesintinin tüketicilere yansıtıldığı iddiasındadır. Bu iddia son derece yerindedir. Çünkü tüketiciler bankaların üstlenmesi gereken bir vergiyi haksız bir şekilde üstlenmiş olmaktadır. Böylece bu kesinti tüketici kredisi kullanan tüketiciler için kalıcı bir soyguna dönüşmektedir.

Kesintiyle ilgili bir diğer sorun, yasal yönünün bulunmayışıdır. KKDF konusunda 1985 yılında Bakanlar Kurulu’na verilen yetki 2006’da çıkarılan “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile kaldırılmıştır. Nitekim bu gerekçeyle son kesinti kararı, iptal için Tüketici Dernekleri Federasyonu tarafından Danıştay’a götürülmüştür.

Kesintiyle ilgili bir başka sorun, kesinti artışının kredi kullanım tarihine bakılmaksızın uygulanması ve kredi kullanan tüketicilere yeni ödeme planı çıkartılmasıdır. Oysa Tüketici Korunması Hakkında Yasa’nın “Tüketici Kredisi” başlıklı 10. maddesinde “…taraflar arasında akdedilen sözleşmede öngörülen kredi şartları, sözleşme süresi içinde tüketici aleyhine değiştirilemez” deniyor. Yani hüküm çok açıktır. Başka yasalarda da benzer hükümler bulunuyor. Bu temel bir hukuk kuralıdır: Lehe olmayan uygulamalar geriye yürütülemez. Kaldı ki, 2004 yılında benzeri bir KKDF kesintisi artış kararında Bankalar Birliği’nin bazı bankaların tereddüdü üzerine kendisinden görüşü sorulduğunda Maliye Bakanlığı bugünkünün tersi bir görüş bildirmişti. Yani o tarihte Maliye Bakanlığı, KKDF kesintisi artışının kredi kullanım tarihine bakılmaksızın uygulanmasının mümkün olmadığını ifade etmişti.

Bu durumda, bu konumdaki tüketiciler KKDF yoluyla yapılan bu kalıcı soyguna karşı çıkmak istiyorlarsa yapacakları iki şey var. İlki, yukarıda sözünü ettiğimiz Tüketici Hakları Derneği’ne ve Tüketici Dernekleri Federasyonu’na başvurmak. Bu kuruluşların ağ sayfalarında bu konumdaki tüketicilerin haklarını koruyabilmek için neler yapmaları gerektiği tek tek anlatılıyor. İkincisi, bir tüketici örgütüne hemen üye olmak. Şurası unutulmamalıdır: Örgütlü mücadele yapıldığında sorunların üstesinden gelebilmek daha kolay olmaktadır. Çünkü bir elin nesi varsa iki elin sesi vardır.

Bizden hatırlatması, gerisi sizin bileceğiniz şey…