Polonya ‘Strajk kobiet (Kadın grevi)’ hareketini organize eden aktivistlerden Klementyna Suchanow BirGün'e konuştu. Suchanow, "Kadınlar, şiddet karşısında bizi koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması ve yürürlükten kalkmaması için mücadele etmeli. Bizi baskılayan sistemleri yok etmeliyiz” dedi

Klementyna Suchanow BirGün'e konuştu: Bizi baskılayan sistemleri yok etmeliyiz

Özde Çelikbilek

Polonya’da şaibeli seçimlerin ardından tekrardan iktidara gelen muhafazakâr Adalet ve Hukuk Partisi (PiS), göreve gelir gelmez İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı aldı. Karar sonrasında ülkede kadınlar sokağa çıktı. İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırma tartışması sadece Polonya’da değil, muhafazakâr siyasetin elinin kuvvetlenmeye başladığı Bulgaristan, Sırbistan, Hırvatistan gibi ülkelerde de tartışmaların odağında. Türkiye’de de tarikatların tekrardan gündeme soktuğu İstanbul Sözleşmesi, kadınların şiddete karşı en büyük dayanaklarından biri.

2016 yılında kürtajın tamamen kaldırılmasını öngören yasa teklifine karşı ‘Strajk kobiet (Kadın grevi)’ hareketini organize eden aktivistlerden Klementyna Suchanow, konuyla ilgili BirGün’e değerlendirmede bulundu. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmenin kabul edilemeyeceğini dile getiren Suchanow, bugün büyük bir eylem düzenleyeceklerini kaydetti.

Duda’nın bu zamana kadar çok fazla kadın düşmanı söylemi olduğunu ve bunu kilisenin gücünü arkasına alarak dile getirdiğini belirten Suchanow, otoritenin bu hastalıklı zihniyetine karşı kadınların güçlü durması gerektiğini belirtti.

2016 yılında, meclise kürtajın “tamamen yasaklanması” konusunda sunulan yasa teklifinin ardından tüm ülkede kadınlar sokağa çıkmıştı. Kadınların grevinin ardından tekrardan görüşülen yasa teklifinde hükümet geri adım atmıştı. 2020’nin Nisan ayında yeniden gündeme gelen kürtajın tamamen yasaklanması tartışması, seçimlere giden Polonya’da muhafazakârların oylarını toparlama isteğinin bir çabası olarak görülmüştü.

Suchanow, sözleşmenin insan haklarını koruyan bir anlaşma olduğunun altını çizdi: “Bunun ihlali sadece kadınları değil, tüm insanlığın haklarına yönelik bir gasp. Avrupa Birliği kurallarına rağmen Polonya’nın aldığı bu karar korkunç bir sürpriz. Asla mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”

İki ülkede de durum aynı

Suchanow, Türkiye ve Polonya’da aynı durumların yaşandığına dikkat çekti:

“Bu durum biz kadınlar için korkunç ve büyük bir problem olarak ortada duruyor. İki ülkede yaşadığımız durum aynı. Patriarkal sistem Katolik olsun, İslami olsun her ülkede aynı şekilde kadınların haklarını gasp ediyor. Kadınlar, şiddet karşısında bizi koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması ve yürürlükten kalkmaması için mücadele etmeli. Bizi baskılayan sistemleri yok etmeliyiz.”

***

LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi

Polonya’da pandemi nedeniyle ertelenen 2020 seçimlerinde oyların yüzde 51,2’sini alarak, ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilen Andrzej Duda, ilk turda mutlak çoğunluğu kazanamadığı için ikinci tura kaldı. İkinci turda oylarında büyük bir gerileme yaşayarak yeniden koltuğa oturan ve Katolik Kilisesi tarafından desteklenen Duda, LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemlerini kampanyasının temel yapı taşlarından biri haline getirdi.