Kobane'de bir çocuk
Bir çocuk, annesinin kucağından başka sığınacak bir yeri yok. Anayurdu işgal edilmek isteniyor.
Bir çocuk, annesinin kucağından başka sığınacak bir yeri yok. Anayurdu işgal edilmek isteniyor.
Çaresiz…
O gün güneş açmadı, ay doğmadı.
Evine şivan düşesi günler…
O gün çocuk, yazın toz, kışın çamur sokaklarda arkadaşlarıyla bilye oynayacaktı, bilye yerine havan topu ile oynadılar.
Çocuk ne bilirdi ölümü?
Sokağına düşen toplarda, mermilerde gördü ilk kez ölümü.
Şimdi rüyalarında bez bebeği yerine havan toplarıyla, mermilerle oyun oynamakta…
Çocuk ne bilirdi hüznü, yalnızlığı?
Ne bilirdi korkuyu?
Şimdi annesinin kucağında hüznü de, yalnızlığı da, korkuyu da göz bebeklerinin karasına saklamış, kendisinin dahil olmadığı bir kirli savaştan kaçmaya çalışıyor.
Ve soruyor:
Hangi savaş kirli değildir?
Oysa daha dün gece…
Aydede.
Babası ile onu
Evine çağırmıştı.
Yıldız dolu idi.
Evin her tarafı…
Bugün ise her tarafta bombalar, mitralyöz sesleri, havan topları, uçakların dehşeti…
Annesi kadim şiirler okuyor:
“Korkma!
Şimşek çakınca
gök gürlüyor
ve bulutlar yanıyor
fırtına
yangını söndürünce
külleri
yağmur olarak
düşüyor yeryüzüne
Korkma!”
Çocuk ne bilirdi savaşı?
Kobane’de bir çocuk…
Çocukluğum, çocukluğumuz…
• • •
Cumartesi Anneleri 25 Ekim’de Galatasaray’da 500. kez toplanacak. Çocuklarını arayan annelere saygıyla…
HASRETİ GÜNLERİN
Annesi, cuma ertesinin
kayıp oğluyla
hasreti arasında
Oğlu, saklamış gençliğini
gizli sevdasıyla
annesi arasında
Kalbim, kayıp günlerin
acı tuzuyla
gurbeti arasında