Google Play Store
App Store
Kobani davasından 9. Yargı Paketi’ne
Fotoğraf: AA

Mustafa KARADAĞ*

Kobani davasında, HDP MYK’sının sorumluluğunun nasıl bölündüğünü tartışmayı saklı tutarak suç yaratılma ve cezalandırılma sürecini tartışmak istiyorum. Hüküm açıklandığına göre yargılama yapanları etkileme amacımızın olmadığı açıktır. Yüksek yargıyı etkileme gücümüzün olmadığı da sanırım herkesin malumudur.

Karar açıklandı, HDP MYK üyelerinin bazıları beraat etti, kimileri süreli hapis cezaları, kimileri de müebbet aldı. Gerekçesini ileriki günlerde göreceğiz. Davanın sebebini hatırlayacak olursak, IŞİD’in Kobani’ye saldırması üzerine Kürtlerin katline engel olunması bakımından Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden bir takım taleplerin karşılıksız kalması nedeniyle HDP MYK’sının insanları barışın sağlanması için tepkilerini dile getirme bakımından sokağa çağrılması idi.

Çağrı sonrasında gerçekleşen çatışma ve eylemlerin sorumluluğunun HDP’ye yıkılmasının somut, objektif ve denetlenebilir delillerinin karar yerinde gösterileceğini beklediğimizi söylemekle beraber,  iddianamenin olaylar ile sanıklara yüklenen eylemler, yani suç ile olan ilişkisinin açıklanması bakımından yeterli olmadığını söyleyebiliriz.

Kobani davasının değerlendirilmesi bakımından daha karar açıklanır iken AKP’li İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan’ın yaptığı açıklamayı görmezden gelmek bizi objektif bir yorum yapmaktan uzaklaştırır. Bülent Turan, tam olarak  ['Hesabı sorulur demiştik! Bugünkü karar; Hapishaneden atılan romantik tweetlerle, hukuku ve adaletin sulandırılamayacağını, Kimsenin siyasi emelleri için sokağı tahrik edemeyeceğini; Kendisi veya bağlı olduğu bir örgütün menfaati için kamu düzenini istismar edemeyeceğini; Toplumda infiale, tahribata, can kayıplarına sebep olan bir olayı teşvik etmenin "kim olursa olsun" bedeli olacağını; gösterdi. Birilerini memnun etmese de adalet yerini buldu, beraatta var ceza da var. Hayırlı olsun.] diyor.

SUÇ YARATIYORLAR

Bu beyan verilen kararın ne kadar bağımsız ve tarafsız olduğuna dair kanaat beyanına yeter bir beyandır. Açıklamaya göre (ki açıklamayı yapan zat İçişleri Bakan yardımcısıdır) iktidar HDP’den vaat ettiği hesabı sormuştur. Yargı, iktidarın verdiği sözü yerine getirmesini olanaklı kılacak desteği vermiş, iktidara göre kimin ne ceza alması gerekiyorsa o cezayı vermiştir.

Kobani davasından 9. yargı paketine dememizin sebebine gelince, iktidar belli dönemlerde belli suçlar yaratarak muhalefeti cezalandırmayı amaçlayan yöntemler bulmuştur. Son dönemde muhalefetin demokratik anlamda güçlenmesi ve şiddetten arınmış bir ittifakta birleşmiş olması nedeniyle kendini korumayı hedefleyen yeni bir suç yaratma kaygısına kapılmış ve netice itibariyle “etkin ajanlık” suçunu icat etmiştir. Bundan böyle iktidarın varlığını sürdürmesini engelleyen her türlü düşünce açıklaması “dış güçlerin” lehine iktidar hakkında olumsuz propaganda yapmak olarak değerlendirilecek ve söylenen sözün anlamı tartışılmadan soyut söz üzerinden, sözün sahibinin cezalandırılması mümkün hale gelecektir.

Sonuç olarak bugün Kobani davasında verilen karar iktidarın yargı üzerinde ne kadar etkili olduğunun başka bir söyleyişle yargının iktidara karşı bağımsız olmadığının, asıl kararı verenin bağımsız yargı değil siyasi iktidar olduğunun çok açık bir ifadesi olmuştur.

Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır ve siyasi partiler kimi zaman barışın sağlanması, katliamların önlenmesi için insanları sokağa çağırabilirler. Tıpkı 15 Temmuz gecesi insanların sokağa çağrıldığı gibi.

*Emekli Yargıç