Koç’un kolluk kuvvetleri mi?

Gebze’de Arçelik-LG’de işçilerin hak arama eylemini bastırmak için çevik kuvvet polisleri fabrika içine girerken, Manisa Gölmarmara’da tarım işçileri kamyonet kasasında ölüme giderken müdahale edecek trafik polisi bile yoktu.

İşçiler iş cinayetlerinde ölürken polisin fabrikaya girip müdahale ettiğini gördünüz mü? İşveren işçiye mobbing uygularken polisin fabrikaya gelip işverene müdahale ettiğini gördünüz mü? İşçiler zorla işveren yanlısı sendikaya üye yapılırken polisi gördünüz mü? İşçiler hak ararken polisi karşılarına diken devlet, işçiler ölürken ortada yok.

LG’yi bilirsiniz. Kore’nin küresel elektronik, kimyasal ve mobil iletişim şirketi. Dünya çapında 82 bin işçi çalıştırıyor. LG şirketi life is good (hayat güzel) gibi çarpıcı bir slogan kullanıyor. LG’nin dünya çapındaki ortakları arasında Koç Grubu da var. Gebze Organize Sanayi Bölgesinde Arçelik LG Klima Sanayi ve Ticaret AŞ adlı Arçelik ve LG ortaklığı ile kurulmuş bir şirket faaliyet gösteriyor.

Mayıs ayından bu yana metal sektörünü sarsan işçi fırtınası Koç Grubuna ait Arçelik-LG’ye de sıçradı. İşçiler mobbing düzeyine varan uygulamaları protesto etmek, ücretlerini iyileştirmek ve Türk Metal Sendikasının işyerinden ayrılması için işi bırakarak barışçı protesto eylemine başladı. Bunun üzerine Arçelik 170 işçiyi işten attı. İşçilerin fabrika içinde ve dışında protesto eylemlerini sürdürmeleri üzerine bu kez polis eylemi kırmak için fabrikaya girdi ve 15 işçiyi gözaltına aldı.

Polisin işçi eylemlerinde fabrika dışında beklemesi, işverenden daha çok işçiyi rahatsız etmesi alışıldık bir uygulama ancak polisin fabrikaya girmesi, işçileri gözaltına alması ve işçilerin direnişini kırmaya kalkması Koç’a nasip oldu. Life is good sloganı yerine police is good hiç fena olmazdı. Hayat Koç’a güzel!

Polisin böylesine önemli bir işçi eylemini kırmak için fabrikaya girmesi sıradan bir olay değil. Böyle bir kararı sıradan bir polis amirinin vermesi mümkün değil. Emir büyük yerden gelmiş olmalı. Koç yüksek mevkilerdeki gücünü kullanmış olmalı. Devlet Koç’u hep korur zaten. Hatırlayın, Demirel “Fabrika yapması için Koç’a gerekirse Çankaya’nın bahçesini bile veririm” demişti.

Ancak polisin işçi eylemini kırmak için fabrikaya girmesi hukuksuz ve absürt. Barışçı bir işçi eylemi, bir endüstriyel uyuşmazlık polisi ilgilendirmez. Ne işi var polisin fabrikanın içinde? Direnen işçiler yerine polis mi çalışacak? Koç polisleri işe mi almış? İşçiler makineleri mi kırmış, fabrikayı mı tahrip etmiş, işverene karşı şiddet mi uygulamış? Hayır. Peki polis bir işçi işveren uyuşmazlığına neden işveren lehine müdahale ediyor? Polis Koç’un kolluk kuvveti mi?

Devletin bir sınıf egemenliği aracı olduğunu biliyoruz ama bu kadarına da pes doğrusu! Polisin işçi eylemini kırmak için fabrikaya girmesinin sembolik önemi büyük. Polis farkında değil ama sosyalistlerin neredeyse iki asırdır söylediklerini sadece bir fotoğraf karesiyle bir kez daha teyit etti. Devletin sınıfsal karakterini, kolluk kuvvetlerinin sınıf çatışmalarındaki rolünü bir kez daha çarpıcı biçimde ortaya koydu. Sınıflı bir toplumda kolluk kuvvetleri egemen sınıfın imdadına yetişir. İşte fotoğraf! İşte özet. İşçiler greve giderken polis var, işçiler ölürken kimse yok.

Polisi var, sendikası var, devleti var ve bütün bunları devam ettirecek kadar parası var. Ama Koç yine de çok sevinmesin, metal işçilerinin pes etmeye niyeti yok. İşçiler insanca çalışma koşulları ve demokratik bir sendika için direnmeye devam ediyor. Direnen metal işçileri Türkiye Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) adıyla bağımsız bir sendika da kurdu.

İşçilerin direncini kırmak için her yöntemi kullanan ama yine de kıramayan Koç ve MESS şimdi ne yapacak? Direnişi kırmak için fabrikaya soktuğu polisleri işe mi alacak?