En güçlü duyumuz olan kokunun izini süren, bu alanda araştırmalar ve çalışmalar yapan Ergül, kokunun insanla ilgili en net veri olduğunu dile getirirken kokuların aynı zamanda tarihin dili olduğunu vurguluyor.

Kokular tarihin dili

Işıl ÇALIŞKAN

Bazen geçmişteki bir zamana götürür, bazense sevdiğiniz bir insanı hatırlatır koku... Bu bilince 6 yaşında varan Bihter Türkan Ergül, tarihin de hayatında bir tutkuya dönüşmesiyle kokunun izinden giderek koku uzmanlığı serüvenine girmiş. Ardından koku kültürünü başka burunlarla da paylaşma yoluna giden Ergül, kısa süre önce İstanbul’da açılan dünyanın ilk Koku Akademisi’ni kurdu. Aynı zamanda psikoloji mezunu olan Ergül, kokunun psikoloji üzerine etkisi üzerine araştırmalar ve çalışmalarda bulunuyor. Hititlerden, Sümerler’den Selçuklu’dan ve Osmanlı’dan kalan köklü koku kültürünü tarihten aldığı mirasla devam ettirmeyi amaçlayan Ergül, ile kokunun keşfinden insan vücudundaki etkisine, kokunun kültürel farklılıklarından, genlere etkisine kadar pek çok şeyi konuştuk.

Koku ile serüveniniz nasıl başladı?

6 yaşından itibaren kokuların dünyasındayım. Kadim uygarlıklara baktığımızda koku mesleğinin tanımlarını görüyoruz. Mezopotamya, Asur, Selçuklu ve Osmanlı gibi koku kültürleri oldukça geniş olan medeniyetlerden muazzam bir koku kültürümüz kalmış günümüze. Geleneksel koku kültürü ile çağdaş kozmetiği birleştirmek için çıktığım bu yolculukta dünyanın ve ülkemizin ilk Koku Akademisi’ni kurduk. Koku Akademisi’nin kurulmasındaki en büyük sebep edindiğim tecrübeyle de gençlerin önünü açmak ve bu işi yapmak isteyenlerin yolunu açmaktı.

Kokunun keşfi ne zamana dayanıyor?

İnsanlık tarihi kadar eski olan bir şeyden bahsediyoruz. İlk çağlarda insanlar her şeyi koklayarak yedikleri gibi eş seçimlerini de koklaşarakyapıyorlardı. Mağara döneminde mağaraya en çok eti getiren erkek savaş hormonunu salgıladığı için kadına bir güven duygusu uyandırıyordu. Sanayi Devrimi itibariyle bizim burunlarımız artık bu kadar iyi koku almıyor. Burada görüyoruz ki; ilkel çağlarda tüm algımız gibi burun algımızda çok daha güçlü kullanıyorduk. İhtiyaç duymadığımız süre içerisinde burun algımız biraz köreldi diyebiliriz.

BİZİM İÇİN EN NET DATA

İnsan vücudundaki etkisinden söz edebilir misiniz?

Her duygunun ve düşüncenin bir kokusu vardır. “Korkma, korkarsan köpekler anlar ve saldırır.” Buradan anlıyoruz ki kokumuz aslında bizim düşüncelerimizi, bizimle ilgili bilgi veren en net data. Bunu dış etkenlerle de tetikleyebiliyoruz. Dolayısıyla dışarıdan almış olduğumuz doğal kokularla duygusal ruh halimiz değiştiğinde otomatik olarak fiziki vermiş olduğumuz kokularımız da değişiyor. Dışarıdan aldığımız etkenlerde bizim kokularımızı değiştirir. Bizim ruh halimiz de dışarıya o kokuyu yansıtır ve bu da karşı tarafa mesaj verir.

Kokunun kültürel farklılıkları neye göre çeşitlilik gösteriyor?

İnanç sitemleri, zevkler, kültürel davranışlar, rahatsızlıklar, popüler normlar... Özellikle kültürel davranışları şöyle açıklayabiliriz: Bazı toplumlarda koku sürmek hoş karşılanmıyor. Bazılarındaysa baskın kokular güç ve kuvvet göstergesi oluyor. Örnek olarak Katar’da bir misafir geldiğinde yakılan tütsünün türü misafire verdiğiniz değer ve mesajla doğru orantılı. Türkiye’deki koku kültürlerine baktığımızda da örnek olarak misafir geldiğinde kolonya dökmek bir koku kültürü. Bununla beraber ibadet yerlerinin bir kültürü vardır. Bir de toplanma merkezlerinin… Örneğin; Mısır Çarşısı, Kapalı Çarşı… Kendine has kokusu vardır. Türleri yaşatan mekânlara ait kokular da konuşulabilir.

GENLERE AKTARILIYOR

Koku genleri nasıl etkiliyor?

Yapılan bilimsel araştırmalarda koku algımız genler vasıtasıyla yüzde 1’lik olarak gelecek nesillere aktarılıyor. Çocuğumuzun torunun torununa kadar gidiyor. Bir savaştan kaçarken birinin almış olduğu barut, kan kokusu ardından sığındığı ağaç kabuğu kokusu onda güven uyandırabiliyor ve bunu kayıt ediyor. Yüzde 1’lik diyoruz bu çok düşük bir oran görülebilir ama diğer algılarımızın görmemizin tat almamızın, dokunmamızın ve duymamızın böyle bir oranı bile yok.

SAATİ VE MEKÂNI VAR

Kokunun saati ve zamanı olur mu?

Aromaterapide de kozmetikte de uçucu yağların bir saati ve mekânı vardır. Burun algımız gündüz yoğun çalışır. Yoğun çalışırken yoğun parfüm kullanırsanız başınız ağrıyabilir, migreniniz tetiklenebilir. Akşam saatinde ağaç parfümlerinin tercih edilmesinin sebebi sabah aldığı kokuları saat 17.00-18.00’den sonra kişiler alamaz. Aromaterapideyse kokuları koklama saati şöyle belirtilir: Sabah 5 ile 11 arası gül koklanabilir. Akşam 9 ile 10 arası da lavanta koklanabilir

***

Üzerlik otunun olduğu yerden kral mezarı çıkar

Koku bir anlamda tarihe not düşmek olarak da anlamlandırılabilir mi?

Elbette, kokular tarihin dilleridir. Tarih kokuları ile de konuşur. Asur medeniyeti “Zambak” kullanırken, Eski Mısır “Mür” ve “Akgünlük” kullanmış, Osmanlı ise ağırlıklı “Gül”ü tercih etmiş. Mesela Hürrem Sultan: “Bastığım yerde kokum kalsın” diye lavanta esansı kullanırmış. Arkeolojik kazılar yapılırken ilk önce üzerlik otu aranırmış.

Amerikalı bir arkeolog “Biz arkeolojik kazılara başladığımızda ilk üzerlik otunu ararız” derdi. “Üzerlik otunun olduğu yerden kral mezarı çıkar” demişti. Çünkü üzerlik otu insanın bedeni çürürken toprağa bıraktığı yağ ile beslenir. Üzerlik otu bitmeye başladığında biz anlarız ki bir yol var çanak, çömlek, yerleşke var. Kral mezarlığının olduğu yerde üzerlik otu buluruz. Bu mesela arkeologlar için bir rehberdir.