Korona zamanları RTE ve iktidar aygıtının toplumu bir kez daha “edilgen kabullenişe”, “çocuklaşmaya” itelediği bir süreç olarak işliyor. Dört temel sembolü var bu halin. Sayılara bağımlılık, maske dağıtım tekeli, sokağa çıkma izni ve yardım tekeli.

İlk vaka ve kayıp açıklamasından bu yana önce gece yarısına doğru ardından da her akşam 19- 20 saatleri arası “sayı açıklama” programı ile bir düzen oluşturuldu. Zamanı belirleyen ve kendi istediğince işleten bir düzen. Öğleden sonra ya da akşam üzeri önce Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu’nun toplandığı duyurusu yapılıyor. Ardından medya ve halk, açıklanacak sayıları bekliyor. Kimi zaman zaman flaş haber devreye giriyor; RT Erdoğan açıklama yapacak diye. O zaman sinirler biraz daha geriliyor. Erdoğan’ın ilan edeceği yeni önlemlerle ilgili tahminler endişeli bekleyişi daha da artırıyor. Böylece aslında hiç bir şey ifade etmeyen rakamlarla iyi miyiz kötü müyüz kararı veriliyor, her “uzman” kendince iyiliği kötülüğü yorumluyor.

O sayılar, temsil ettikleri hayatlardan kopuyor. Tıpkı ilk Körfez Savaşı’ndaki bombalama görüntülerinin işlevini üstleniyor. Hastalananlar, kayıplar kim/ ler, soruları siliniyor. Hangi sayı büyük, bu ne anlama geliyor tartışmaları ve yorumları korkunun artması ya da iyimserliğin yükselmesine aracılık etmekten başka bir anlam içermiyor. İnsanların hastalandığını, öldüğünü temsil etmez hale getiriliyorlar.

Aynı anda hem kesinlikle herkesin takması “emredilirken” hem de maske sahibi olabilmek telefonunuza bir sms gelmesiyle mümkün hale getiriliyor. Ancak maskeyle sağ kalabilirsin ve maskeyi de bir tek benim iznimle alabilirsin! İnsanlar birbirlerine sana sms geldi mi, bana neden gelmedi acaba sorularında kıvranıyorlar. Oysa maske, hem imalatı çok ama çok ucuz hem de binlercesi yardım için başka ülkelere gönderilecek kadar çok miktarda var. Güvenli koruma süresi bir kaç saat olan maskeler, 10 gün için 5 adet kotasıyla dağıtılıyor. Bundan daha “çocuklaştırıcı”, “tabi kılıcı” bir eylem, kırk yıl düşünseler akıllarına gelmezdi. Nerdeyse hastalanmaman benim sana vereceğim (lütfedeceğim) maskeye bağlı, diyecek!

Sokağa çıkma düzeni. En küçük bir bilimsel mantığı yok. Sağlık bilimcilerinin önerdiği karantinayla hiç bir ilişkisi yok. Üretim tam gaz devam ediyor ama evde de kalın deniyor! 65 yaşın üstündekiler bir ayı aşkındır kendi evlerinde tutsaklar. aynı evden işe gidip gelenler var. Ama daha acısı ikisi de 65 yaş üzerinde olduğu ya da yalnız yaşadığı için haftalardır evinde tutsak tutulan insanlar var. Hem zihinsel işlevleri hem de başta kemik erimesi, kas zayıflaması gibi fiziksel işlevleri hızla bozuluyor.

Dördüncü sembol yardımların iktidarın tekeline alınması çabası. İktidara muhalif yerel yönetimlerin bağış toplanması yasaklanıyor, toplanan bağışa el konuyor. Hem yardımlar hem de her tür destekler merkezileştirilerek denetim altına alınıyor. Benden başkası yardım edemez ve ben de yardımı, desteği kendi bildiğimce yapacağım!

Bu dört sembol salgın sürecinde toplumu edilgen boyun eğişe zorlayarak daha şimdiden salgın sonrası bizi neyin beklediğini gösteriyor. RTE’nin muhalifleri koronadan daha tehlikeli bir virüs olarak tanımlaması, niyetinin üstünü örtmeye bile gerek duymadığını kanıtlıyor.

Korona’ yı tıbbi olarak “eradike” eder gibi yaparken her tür muhalefetin “kökünü kurutmayı” amaçlıyor.

Bu hafta 1 Mayıs. Hep birlikte bu haftanın tümü, en azından 1-3 mayıs tarihlerinde üretimi durdurmaya çağırmalıyız, durdurmalıyız. İşçiler, emekçiler ve gençlerin evde kalmalarını, yaşlıların ve küçük çocukların sokağa çıkabilmelerini talep etmeliyiz. Trafiğin olmayacağı caddeler, sokaklar ve parklar da fiziksel mesafelerini koruyarak mahalle halini yaşamalılar.

Çoğu kendiliğinden oluşan yerel, küçük dayanışma ağlarının birbirlerinden haberdar olmalarının ve birbirlerine eklemlenmelerinin yollarını hayata geçirmeliyiz.

İktidar merkezileşip, tekelleşiyorsa bizler yayılıp, dağılıp, merkezsiz bir ağ kurmalıyız.

Daha önemlisi, aslında “korona sonrası” diye bir tarihin olmadığını anlamalıyız. Salgın ve sonrası diye bir bölümlenme olmayacak.

Kökümüzü kurutmalarını istemiyorsak dayanışma tohumlarını bu günden ekmemiz gerekiyor.