Yetiştiği coğrafyanın sınırlarını aşıp batılı bilim insanlarına ilham vermiş olan İbni Haldun’a göre eğitim insanın öncelikli amacıdır. Düşünen, öğrenen, keşfeden, hesaplayan ve kıyaslayan insan edindiği bilgiyi yorumlama ve bir başkasına aktarma yetkinliğine sahiptir. Tarihçinin “coğrafya kaderdir” sözünü değişmez bir ön kabul olarak görmeyip doğru yorumladığımız sürece doğduğumuz aileyi, şehri, ülkeyi, çevremizdeki yaygın söylem ve davranışları sorgulama isteğimizi canlı tutabiliriz. Dikkatini düşüncesinde toplayabilen, ezberlere boyun eğmeyen çocuklar hak ve adalet düzleminde yaşam koşullarını değiştirecek adımları atabilirler. Toplum düzenine katkı sunan kişilere baktığımızda kendi varlıkları ile barışık olduklarını, emeğe ve eğitime değer verdiklerini görmemiz olağandır. Varoluş tatlı bir sancıdır. Yaratıcıdır. Günümüzde bizi yaratıcılıktan uzaklaştıran etkenlerle karşı karşıyayız. Kapitalizmin süslü oyuncakları ile çevrelenmiş olan hayatlarımız anlam arayışından giderek uzaklaşıyor. Çocuklar -sözde- bitimsiz eğlence vaat eden dijital uyaranlara rağmen yaşamın çok boyutlu gerçekliğine bizden daha yakınlar. Gerçeği algılarken eş zamanlı olarak yalnızca kendilerine ait olan hayaller arasında dolaşmayı da başarıyorlar. Bu halleriyle korunmayı, kucaklanmayı, öykülerle taçlandırılmayı hak ediyorlar. Bugün paylaşmak istediğim kitaplarda varlığının tatlı sancısına sahip çıkan çocuklar var. İlki resimli bir çocuk kitabı. Diğerleri ise genç arkadaşlarımın ilgisini çekeceğine inandığım romanlar.

BİR ZAMANLAR BİR MASAL VARMIŞ ilk olarak 1935’te Sovyetler Birliği’nde, Çij dergisinde “Skazka” (Masal) adıyla yayımlanmış. Vanya ve Lenoçka adındaki iki küçük çocuk bir masal yazmak üzere masanın başına oturuyorlar. Vanya “Bir zamanlar bir Kral varmış” diyerek ilk cümleyi yazıyor. Lenoçka böyle bir masal olduğunu söyleyerek itiraz ediyor ve bildiği ‘Kral’ masalını anlatmaya başlıyor. Vanya dinlediği masalın yazmak istediği masal ile ilgisinin olmadığını görüyor. Yine de kararını değiştirip ‘Haydut’ masalını yazmaya hazırlanıyor. Lenoçka yine atılıyor ve bildiği bir ‘Haydut’ masalını anlatıyor. Her iki masalda da yazarına özgü saçmalıklar, şakacı ve öfkeli ögeler var. ‘Haydut’ masalından da vazgeçen Vanya, ‘Demirci’ masalını yazmaya karar vermişken Lenoçka’nın kurduğu cümle ile kalemini bırakıyor. Sayfadaki çizim Vanya’nın ruh halinin güçlü bir yansıması. Bir çocuk yazmaya niyetlendiği konularda daha önce yazılmış masallar olduğunu düşünürse nasıl bir çözüm arar? Kendisini masal kahramanı ilan ederse ne olur? Yazar, belki de biri düşleri diğeri düşleri dizginlemek isteyen iç sesi temsil eden iki ufaklık sayesinde Vanya’ya ve dolayısıyla okura bir öykü armağan ediyor. Anlam içinde anlam arayışını seviyorsanız, daha önce anlatılmışlar anlatacaklarınıza engel olmasın aksine ilham versin istiyorsanız oldukça farklı bir zemin üzerine inşa edilmiş olan bu öyküye kitaplığınızda yer açabilirsiniz.

kolay-pes-etmez-yolu-oykulerden-gecen-cocuklar-873051-1.
Nesin Yayınevi
Yazan: Daniil Harms
Resimleyen:Şeyda Ünal
Çeviren: Mustafa Kemal Yılmaz

KAPİLAND’IN KOBAYLARI çağımızın akıllarda bıraktığı soru işaretlerini öykülerine taşıyan, kahramanları vasıtasıyla beşerî halleri ve sırlarla dolu olayları çözümleyen yazarın 2008’de Tudem ilkgençlik romanları birinciliğini kazanan kitabı. 2020 tarihli baskısının kapak resmi dikkat çekici. Kitapta, giderek artan şiddet eğilimine çare olarak Kapiland tarafından geliştirilen, okullara dağıtılan ve düzenli kullanımı tavsiye edilen anti-row adlı şurubun gizemi karşımıza çıkıyor. Gençler uysallaşırken artan yeme alışkanlıkları dikkat çekiyor. İnsan sağlığını tehdit eden “ticari şiddet”in varlığını kitlelere anlatmak uğruna ne gibi riskler alınıyor? Büyük dedenin şifalı bitkileri, yaşı tahmin edilemeyen kedi, hızla yaşlanan çocuk ve öğrencilerini yalnız bırakmayan öğretmen kurgu içinde okurla buluşuyor. Marjinal lakaplı gencin ve onun mücadelesine katılan gönüllülerin macerasında “Şiddetin Mitolojisi” ne anlama geliyor? “Kendimiz olabildiğimizde herkesten farklı olabileceğimizi” dile getiren yazar marjinallik hevesinin dağılan parçalarını birleştiriyor. Kitap, olaylara verdiğimiz tepkilerin sığlaşıp benzeştiği ve tüketimin yüceltildiği küresel dünyada aşırılığın sınırlarına uzanıyor. Yaşamına sahip çıkan kahramanları vasıtasıyla da akran dayanışmasının gücünü hatırlatıyor.

kolay-pes-etmez-yolu-oykulerden-gecen-cocuklar-873052-1.
Kapiland’ın kobayları
TUDEM
Yazan: Miyase Sertbarut
Kapak Resmi: Maria Brzozowska
EDİTÖR: Burhanettin Düzçay

SALON SALAM - biri daima özeldir- kitabı 2018 Alman-Fransız Gençlik Ödülü’nün sahibi. Göçmen bir ailenin dünyasına alışılmışın dışında yaklaşan kolektif gözlemin ürünü. Sevgi dolu ve bir o kadar da zorlu bir yaşama içtenlikle ayna tutuyor. Banka soyarak tutuklanmayı amaçlayan on iki yaşındaki Hani ile tanışıyoruz. Çocuğun amacı okur için oldukça şaşkınlık uyandırıcı. Cezaevine girmek küçük kızın zannettiği kadar kolay değil. Babasıyla amcasının ortak işlettiği berber salonunun atmosferi ve çalışmak için evden ayrılan annesinin yokluğunda filizlenen özlem hikâyenin kalbini oluşturuyor. Gençlik dairesi Hani ile ilgilenmek üzere bir sosyal hizmetler memuru atıyor. Bu noktada öyküde suçlar ve travmalarla dolu bir hayatın izlerini aramaya kalkmak yanılgı olur. Çocuğun atanan memur ile kurduğu bağ ve küçük kardeşi ile ilgilenişi “sorunlar çözümdür” sözünü haklı çıkarmaya hazırlanıyor. Spor toto büfesinin önünde yerlere saçılmış olan bahis kuponları kaybedenlerin resmini çiziyor. Salonda müşterilerin fotoğrafını çeken Hani’nin analog makine tercihi yalnızca izleyici kalmayı reddettiği dünyasının nabzını tutuyor. Yazar “Bir yeri her gün gördüğünde artık gerçek anlamda göremezsin” derken sanki biraz da olan bitene aynı pencereden bakma ve duyarsızlaşma kusurumuzun altını çiziyor. Öyküde kardeşine kitaplar okuyan abla, gece uyumadan önce çocuklarına kukla oynatan anne gibi okuru silkeleyen inceliklerle karşılaşıyoruz. İbo Amca’nın berber salonunun tuvaletini sık sık kullanmasının gerekçesi ne? Gizemi çözen Hani’nin cesur planı işleyecek mi? Düşünceler fikre, fikir eyleme dönüşürken Hani çok özlediği annesini görebilecek mi? Öykünün niyeti ve nihayeti, yalınlığın da bir görkemi olduğunu kanıtlıyor. Dramatik ögeler öyle dengeli ve serinkanlı bir mizah ile aktarılmış ki okurken keyif almamak imkânsız. Genç arkadaşlarımın da benzer bir okuma zevki tatmasını dilerim.

Yeniden evlerimize kapandığımız şu dönemde “Asıl olan nerede olduğun değil, nasıl bir ruh halinde olduğundur” sözünü aklımızda tutup çocuklarımızla birlikte öykülerin izleğini keşfe çıkabiliriz. Bazen hayat can sıkıcıdır, sabrımızı zorlar. Neyse ki kolay kolay pes etmez yolu öykülerden geçen çocuklar…

kolay-pes-etmez-yolu-oykulerden-gecen-cocuklar-873053-1.
Ginko Çocuk
Yazan:Benjamin Tienti
Resimleyen: Barbara Jung
Çeviren: Olcay Geridönmez
Editör: Suzan Geridönmez