Kapitalizm bir kolaylıklar sistemi. Mesela ‘kazanç elde etmek amacıyla, senet veya ipotek karşılığında başkasına ödünç para temin eden’ tefecilik, para ve hapis cezası gerektiriyor. Yasal olanı bankacılık. Aynı şekilde, vergi kaçırma ve kara para aklama ağır cezalık suçlar; ama kapitalizm bir kolaylıklar sistemi olduğu için onun da yasal bir yolu var. Vergi cenneti olarak adlandırılan ülkelerde bir off shore şirketi açmak... Böylece parasını vergi sisteminin dışına kaçıran kurum veya kişiler vergi ödemiyor ya da mümkün olduğu kadar az ödüyor. Bu, yediği lokmanın yarısını devlete veren, verginin vergisini ödeyen, gırtlağına kadar basılan yurttaş için geçerli değil elbette. Vergiyi kaçırmak da zengin işi. O ‘vergilendirilmiş kazanç kutsaldır’ levhaları sana yazıldı benim yalnız ve fakir emekçim.

• • •

Geçen yıl, merkezi Panama’da bulunan bir hukuk firmasına ait 11 milyon belgenin ‘Panama Belgeleri’ adıyla yayımlanması sonucu birçok ülkede yolsuzluk soruşturmaları başlatılmış ve istifaların yaşanmasına neden olmuştu. Hafta başında yaklaşık 14 milyon belgeden oluşan ‘Cennet Belgeleri’ de kamuoyuna sunuldu. Bu, Panama Belgeleri’nden sonra dünya çapındaki ikinci büyük veri sızdırma olayı. Yine bir hukuk firması tarafından dolaşıma sokulduğu belirtilen milyonlarca belge, yüzlerce gazetecinin emek verdiği Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) tarafından kamuoyuna açıklandı. Belgeler, off-shore hesaplar üzerinden ‘vergi cenneti’ olarak bilinen ülkelerdeki imkânlardan yararlanarak vergi kaçıran kişi ve kurumlarla ilgili bilgileri içeriyor. Ne ilginç değildir ki, milyar dolarların havalarda uçuştuğu kapitalizm cennetinde, ülkemizi temsil eden ‘milli ve yerli’ isimler var. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Binali Yıldırım’ın oğulları Erkam Yıldırım ve Bülent Yıldırım; dayısı ve yeğeni. Kemal Kılıçdaroğlu’nun oğlu Kerem Kılıçdaroğlu yeteri kadar yerli ve milli olamadığından herhalde listede yok. O, vergiler gibi askerlik de sadece ‘elitlere’ zorunlu olduğundan silah altında.

• • •

Kayıtlara göre Başbakan Yıldırım’ın oğulları gemiciklerini falan hep Malta’ya doğru sürmüş. Beş şirkette adları geçiyor. Bunlara ek olarak Yıldırım’ın yeğeni Süleyman Varol’un direktör olarak göründüğü dört şirket daha var. İmza yetkisi de dayıda; Yılmaz Erence. Tam bir aile dayanışması. Malta’dan Türkiye’ye geldiğimizde ise durum şu ki, Maliye Bakanı Naci Ağbal torba torba çıkan vergi artışlarının ülkenin savunma sanayisine aktarmak için elzem olduğunu söylüyor. Bu yüzden ‘elitlerin’ çocukları gazozu yüzde 25 ÖTV zammıyla içerken ‘yerli ve milli halk çocukları’, gemilerini vergisiz denizlere salıyor. Ne hoş değil mi? Fırsatlar ve kolaylıklar kapitalizmin fıtratında var. Sistem bir yandan milli ve yerli edebiyatın neferlerinden bir devlet memurunun oğullarına milyar dolarlar kazandırırken diğer yandan vergi yükünden kurtarmak için yurt dışında şirketler kurmasına olanak tanıyor. Hem de mis gibi yasal. Dolayısıyla Yıldırım inkâr etmiyor. Ancak, verginin toplanmasından, adil ve şeffaf kullanımından sorumlu bir pozisyonda koltuk işgal edip de, oğullarının vergi kaçırmasına seyirci kalmasıyla ilgili yaptığı bir açıklama da söz konusu değil, ama tabi ki partisi tarafından yöneltilen suçlamalar mevcut. ‘Algı operasyonu’, ‘itibar suikastı!’

• • •

Başbakan Yıldırım, “Çocuklarım hakkında her türlü soruşturma yapılabilir” demiş olsa da; iktidar vekilleri, Yıldırım’ın bu kendisini AKP yargısına teslim eden ‘cesur’ çıkışını “Yok yahu ne gerek var” diyerek geri çevirdi. Böylece, HDP’nin off shore şirket sahiplerini ifşa eden Cennet Belgeleri’nin araştırılmasına ilişkin verdiği önerge de AKP oylarıyla reddedilmiş oldu. Çünkü kapitalizm kolaylıklar sistemi. Ahlakını da nesilden nesile taşıyor. Ne demişti tonton, “Benim memurum işini bilir.”