Madrid’de Rusya’yı baş düşman Çin’i stratejik rakip olarak hedefe koyan NATO’nun genişlemesinin pek çok küresel etkisi olacak. 21’inci yüzyılın küresel hesaplaşmasının tohumlarının atıldığı zirve Batı cephesini yeniden tahkim etti, rolleri dağıttı. Kuzey Atlantik İttifakı daha doğrusu ABD yeni çatışmalar için güç depolarken NATO’nun genişlemesine ‘kolektif emperyalist’ cephe hattından da itirazlar okunabiliyor. Cılız da olsa.

Esasında İttifak’ın genişlemesine dair tartışmalar yeni değil. Ta ‘soğuk savaş’ın hemen sonrasında 90’lı yılların ikinci yarısında başlayan ilk genişleme dalgasıyla başlayan bir süreç. Richard N. Haass 1 Mart 1997’de “NATO’yu Genişletme: Zamanı Gelmiş Şüpheli Bir Fikir” başlığıyla kaleme aldığı değerlendirmede bu duruma şu sözlerle dikkat çekiyordu: “NATO’nun on altı üyesi yakında Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve muhtemelen diğerlerini katılmaya davet edecek. İttifak’ı genişletmek için güçlü argümanlar var. Ancak genişlemeye karşı en az onun kadar güçlü argümanlar da var. NATO’yu genişletmek, uzlaşma sağlama yeteneğini karmaşıklaştırabilir, dâhil edilmeyen ülkelerin güvenliğini zayıflatabilir, zaten aşırı gerilmiş olduklarında savunma bütçelerine yönelik talepleri artırabilir ve Rusya’yı yabancılaştırabilir. Bu süreçte, Avrupa’nın güvenliği pekâlâ azalabilir, büyüyemez.”

İTİRAZIN NEDENLERİ

Şimdi karşı cephedeki itirazlara bir göz atalım. Amerikan ve Alman basınında da çıkan analizlerde iki nedenle itirazlar dillendiriliyor.

1 Aşırı genişleme Batı’yı zayıflatacak

NATO’nun ABD’nin jandarmalığına soyunarak aşırı genişlemeye başlamasının iddia edilenin aksine Batı’yı güçlendirmekten ziyade zayıflatacağını düşünenlerin sayısı azımsanmayacak oranda. Buna göre NATO’nun dalga dalga yayılması Batı dünyasının yararına değil. Her genişleme cephe içinde yeni gediklerin açılmasına vesile olacak. O nedenle Yeni Yaşam’dan Murat Çakır’ın da dikkat çektiği üzere Biden yönetiminin zamanı geldiğinde Ukrayna’ya “stratejik olarak elde ettiklerinle yetinmelisin” demesinin pek büyük bir sürpriz olmayacağı söylenebilir.

2 Beşinci maddenin uygulanmasını zora sokar

Genişlemeye karşı çıkanların bir diğer argümanı da NATO’nun kendisi üzerindeki potansiyel etkisini içeriyor. NATO’yu daha fazla üyeye çıkarmak, ittifakı ve her üye devletin diğerini savunmayı taahhüt ettiği “5. Madde” taahhüdünün güvenilirliğini azaltma riski taşır. Bir noktada, NATO o kadar geniş ve çeşitli hale geliyor ki, askeri bir örgütten çok siyasi bir birlik, taahhütleri gerçek olmaktan çok beyan edici olan bir devletler grubu haline geliyor.

3 İttifak dışında kalan ülkeler üzerindeki etkisi

Haass ve diğer yorumlardan alıntılarsak; Bir diğer endişe de genişlemenin NATO şemsiyesi altına girmeyen ülkeler üzerindeki etkisinden kaynaklanıyor. NATO’yu bazılarını kapsayacak şekilde genişletmenin diğerlerinin hissettiği güvenlik duygusunu azaltacağı konusunda endişeler var. Tabii buna artan genişlemenin yaratacağı maliyet sorunu da eklenmeli.

4 ABD çıkarları Avrupa’ya önceleniyor

Garp Cephesi’nin içinde getirilen bir diğer eleştiri de Kuzey Atlantik İttifakı’nın bir Amerikan aparatına dönüştürüldüğü şeklinde. Batı çıkarlarının ABD çıkarlarına eşitlenmesinin irrasyonel olduğunu ifade eden özellikle Batı Avrupalı kesimler, bunun sakıncalarına dikkat çekiyor. Özellikle Almanya-Fransa hattında ABD çıkarlarının Avrupa çıkarlarına öncelenmesinin yarattığı rahatsızlık yüksek sesle dile getiriliyor.

5 Rusya ve Çin kışkırtılıyor

Bir diğer eleştirel yaklaşım da, belki de hepsinden önemlisi, NATO’nun Doğu’ya doğru genişlemesinin düşmanca bir Rus tepkisini kışkırtacağı şeklinde. Bunun da Rusya ve Doğu Avrupa’daki Batı karşıtı güçlerin elini güçlendireceği vurgulanıyor. Ki Ukrayna savaşına yol açan genişleme bu durumu teyit etti. Rusya kışkırtıldı sonu belirsiz bir savaşa yol açıldı. Benzer şekilde Çin’e yönelik hamleler de bu ülke ve Pasifik hattında benzer bir reflekse yol açabilir korkusu hakim.