Nükleer karşıtı hareket olmadan Yeşiller olmazdı. Ama Rusya’nın doğalgazı kesmesi nedeniyle Almanya’da yaşanan enerji krizi, Yeşiller’i, ‘veba ve kolera arasında seçim yapmaya’ zorluyor.

Kolera ve veba arasında seçim
Fotoğraf: Depo Photos

Semra PELEK

Hayır, hayır, hayır, bin kere hayır!” Eğer, Yeşiller’e nükleer enerji santrallarını soracak olursanız, bu cevabı alırsınız. Sonuçta nükleer karşıtı hareket olmadan Yeşiller olmazdı. Ama bugünlerde Almanya’da bu konu, “evet-hayır” karşıtlığı kadar net değil. Federal Meclis’in üçlü koalisyon ortağı Alman Yeşiller Partisi, ülkedeki halen faal olan üç nükleer santralın kapatılmasının ertelenmesi talebi karşısında ‘kırmızı çizgisini’ aşma baskısıyla karşı karşıya, üstelik bu tartışmalar partinin temellerini sarsıyor.

KÖTÜ SENARYOYA HAZIRLIK

Almanya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya uyguladığı yaptırımların bir sonucu enerji krizi oldu. Rusya geçen ay, Almanya'ya gaz akışını sağlayan Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hattı’nın bakımdan geçirildiğini açıklayarak, gaz sevkiyatını durdurdu. Bakım çalışmaları sonrası sevkiyatın başlayıp başlamayacağı belirsiz. Almanya, kış aylarında yaşanabilecek olası bir ısınma krizine karşı hazırlanıyor. Rusya'nın doğalgazı tamamen kesebileceği ihtimali üzerinde duran ve kış ayları için en kötü senaryoya hazırlanan Alman hükümeti, geçen temmuz ayının başında bireysel tüketicileri ve sanayi sektörünü tasarruf yapmaya davet etti.

En kötü senaryolardan biriyse -en azından Yeşiller için- nükleer santrallara “yeniden dönüş.” Sonuçta Almanya’da Yeşiller için nükleer tartışma bir turnusol kâğıdı işlevi görüyor. Parti, 1980'lerin başında Batı Almanya'da solcular, barış aktivistleri, çevreciler ama en önemlisi nükleer karşıtı hareketin üyeleri tarafından kuruldu. Tüm nükleer santralların inşasının ve işletilmesinin “derhal” durdurulması talebi, Yeşiller’in parti programında yer alıyor. Nükleer santralların aşamalı olarak kapatılmasına giden yol da 2000 yılında, kırmızı-yeşil koalisyon (SPD ve Yeşiller) tarafından başlatılmıştı.

Mevcut düzenlemeye göre, üç nükleer santral olan Neckarwestheim 2, Isar 2 ve Emsland’ın, en geç 31 Aralık 2022'ye kadar kapatılması gerekiyor. Bu üç santral Almanya’nın elektrik üretiminde yüzde altı civarında bir paya sahip. Bu zamana kadar ülkede elektriğin yaklaşık yüzde 10’u doğalgazla üretiliyordu. Ancak, gaz akışının durması ihtimali, elektrik üretimini de riske attı.

‘SAVUŞTURULAMIYOR’

Almanya’nın Rus gazına bağımlı olması -tüm risklerine rağmen- nükleer santralların ömrünün uzatılması konusunda da açık bir tartışma başlattı. Tartışma, yılsonunda kapatılması gereken üç nükleer santralın çalışma süresinin uzatılması etrafında dönüyor. Koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti (FDP) ve muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) uzatmadan yana. Koalisyonun diğer ortakları olan Yeşiller ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise “isteksiz” ama tam da karşı çıkmıyorlar.

Örneğin Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'a (SPD) göre, “yaklaşan enerji krizi göz önüne alındığında”, “federal hükümet nükleer enerjiyi biraz daha kullanabilir.” Çarşamba günü bu konuda yaptığı açıklamada Scholz, “sadece elektrik üretimi için” santralların açık kalabileceğini belirtti. Scholz, yenilenebilir enerjilerin gelişme seyrinin yavaş olduğunu ve bu açıdan bakıldığında nükleer santralların daha fazla kullanılmasının “mantıklı olabileceğini” vurguladı.

Ülkede kalan üç nükleer santralın ömrünün uzatılmasını açıkça tartışan ilk Yeşil ise Federal Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck oldu. Santralların açık kalmasının, “muhtemelen teknik olarak mümkün olmadığını” ve “güvenlik endişeleri bulunduğunu” söylese de Habeck, yine de nükleer santralların açık kalma olasılığını birincisi “ideolojik olarak savuşturmayacağını” ve ikincisi bunun bakanlığı tarafından yapılacak “bir ön incelemeye” bağlı olduğunu vurguladı. Habeck yaptığı pek çok açıklamada, ana kıtlığın elektrikte değil, sanayi için gaz akışında olduğunu ve nükleer santralların buna çare olamayacağını defalarca vurguladı ama her halükârda tartışma Habeck’in açıklamasından sonra hız kazandı.

Miğfer ve kurşun geçirmez yelek giyerek Donbas'a giden Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, Ukrayna'ya destek sözü vermişti. (Fotoğraf: İHA)Miğfer ve kurşun geçirmez yelek giyerek Donbas'a giden Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, Ukrayna'ya destek sözü vermişti. (Fotoğraf: İHA)

Yeşiller Partisi’nden Federal Meclis Başkan Yardımcısı Katrin Göring-Eckardt da Almanya'daki nükleer santralların yılsonundan sonra çalışması ihtimalini tamamen reddetmedi. Federal Meclis Başkan Yardımcısı, temmuz ayının sonunda katıldığı bir televizyon programında, bu konuda sorulan soruya, “Gerçek bir acil durum olursa, hastaneler artık çalışamaz hale gelirse” bu konu hakkında “konuşabileceklerini” belirtti.

Haberlere göre Bavyeralı Yeşiller de nükleer santralların yılsonundan sonra çalışma ihtimaline açık. Eğer gaz kıtlığı baş gösterirse Thüringenli Yeşiller’den de onay gelecek. Öte yandan, Aşağı Saksonya'daki Yeşiller, bu ihtimali kesinlikle reddediyor. Saksonya ve Saksonya-Anhalt eyaletlerindeki Yeşiller ise Federal Ekonomi Bakanlığı tarafından yaptırılan ‘stres testine’ atıfta bulunarak, ‘bekleyip sonucu görmek istediklerini’ söylüyorlar.

Yeşil Gençlik içinse tüm bu ihtimaller “veba ve kolera arasında seçim yapmaya” benziyor. Gençler, Aşağı Saksonya eyaletinde Çek enerji şirketi EGH'ye ait kömür yakıtlı termik santralının, gelecek nisan ayına kadar tekrar faaliyete geçmesi için acil durum izni verilmiş olmasına da karşı.

PARTİLİLERE UYARI MAİLİ

Nükleer santrallar konusunda bir esneme veya çalışma sürelerinin geçici olarak uzatılmasının, Yeşiller içinde ciddi bir bölünmeye kadar varabileceği endişesi hâkim. Bu nedenle parti genel merkezi kamuoyunda bir birlik resmi çizmeye çalışıyor.

Die Welt gazetesinin haberine göre, Yeşiller Federal Dairesi, nükleer santral tartışmasıyla ilgili partililere “ortak söylem” önerdiği bir e-posta gönderdi. Söz konusu mesajda, partililerden bu konuda gelecek sorulara, “mümkün olduğunca sakin ve kısa” cevap vermeleri istendi; “sahte tartışmaların partilileri yönlendirmesine izin verilmemesi” vurgulandı ve Ekonomi Bakanlığı’nın yaptığı ikinci ve daha kapsamlı stres testinin sonuçlarının beklenmesi önerildi. Mesajda, “Sonuçlar elimize ulaşır ulaşmaz, daha önce olduğu gibi, duruma göre olası ilave önlemleri tartışacağız. Santrallara yeni yakıt çubuklarının satın alınmasını içeren hizmet ömrünün uzatılmasını ise reddediyoruz.”

Alman medyasında yer alan haberlere göre Yeşiller’de ‘şimdilik’ bir çatlak yok ama tartışma büyük. Sonuçta nükleer enerji kullanımına aşamalı olarak son verilmesi partinin birincil önceliklerdendi. Ancak, mevcut durum yönetimi başka türlü düşünmeye zorluyor.

YÜZDE 78’İ ‘EVET’ DEDİ

Der Spiegel dergisinin Civey Enstitüsü’ne yaptırdığı anket, Almanların büyük bir çoğunluğunun yeniden nükleer enerjiye açık olduğunu gösterdi. Civey, 2 ve 3 Ağustos tarihlerinde çevrimiçi olarak yaklaşık 5 bin kişiyle anket yaptı. Cuma günü yayınlanan anket sonuçlarına göre Almanların yaklaşık yüzde 78’i, Isar 2, Neckarwestheim 2 ve Emsland nükleer santrallarının gelecek yaza kadar çalıştırılmasından yana. Ankete katılanların yüzde 67’si nükleer santralların beş yıl daha işletmesinden yana. Sadece yüzde 27’si bunu açıkça reddetti. Özellikle CDU/CSU, FDP ve AfD’nin çok sayıda destekçisi, şartların birkaç yıl uzatılmasını istedi. Almanya’nın yeni nükleer santrallar kurması gerekip gerekmediği sorulduğunda ankete katılanların yüzde 41’i “evet” cevabını verdi. Yüzde 52’si yeni santrallara karşı çıktı. Yeni santrallara destek özellikle CDU/CSU ve AfD destekçileri arasında yüksek.

SANTRAL İÇİN YEŞİL IŞIK

Süddeutsche Zeitungen haberine göre, Münih’in yeşil-kırmızı Belediye Meclisi, Isar 2 nükleer santralının işletmesini altı ay uzatmaya hazır. Yeşiller’in temsilcilerinin de yer aldığı Meclis Denetleme Kurulu, Isar 2’nin planlandığı gibi yılsonunda kapatılmamasına, elektrik rezervlerinin ikinci bir stres testinin yapılması şartıyla 2023 ortasına kadar çalışmaya devam etmesine karar verdi.

Rusya gaz akışını keserse Bavyera’nın endüstriyel üretiminin kış aylarında çökebileceği savunuluyor. Habere göre, Ekonomi Bakanı Robert Habeck ve Çevre Bakanı Steffi Lemke, Ukrayna savaşının neden olduğu gaz kıtlığının Bavyera’yı özellikle vurabileceğinden endişe ediyorlar. Habeck yaptığı bir açıklamada Bavyera’daki durumun, “birkaç nedenden dolayı özel” olduğunu söyledi; özel durumun başında bölgedeki rüzgâr türbini sayısının az olması geliyor.