Gök kubbe altında güzel şeyler de oluyor. İki ay önce bu köşede -29 Mart- bugünlerde tüm dünya –haklı olarak- Ukrayna’daki savaşla meşgul olurken Güney Amerika’da bambaşka bir hikâyenin yazıldığına dikkat çekmiştim. “Eski Marksist gerilla zafere yürüyor”du ve bu hikâyenin hem dünya hem de ülke solu için yakından takip edilmesinde yarar vardı.

BirGün’de haftalardır tüm detaylarını vermeye çalıştığımız, özel röportaj ve analizlerle beslediğimiz Kolombiya’da bir rüya gerçekleşmek üzere. Eski Marksist gerilla örgütü M-19’un üyelerinden Gustavo Petro, başkanlık seçiminin ilk turunda büyük bir fark atarak yarışı önde bitirdi. Gözler 19 Haziran’daki ikinci turda. Şayet büyük bir sürpriz olmazsa Kolombiya tarihinde ilk kez bir solcu lider ülkenin başına geçecek.

13 Mart’taki parlamento seçimlerinde de sol/sosyalist güçler büyük bir zafere imza atmış, parlamentonun her iki kanadında da - Senato ve Temsilciler Meclisi- önemli bir çoğunluğa ulaşmıştı. Petro da o seçimde en fazla oyu alarak başkanlık yarışının favorisi olduğunu göstermişti.

KOLOMBİYA NEDEN ÖNEMLİ?

Herhangi bir Güney/Latin Amerika ülkesi için sıradan sayılabilecek bu seçim zaferleri söz konusu Kolombiya olunca tarihi bir hüviyete kavuşuyor. Amerikan emperyalizminin Güney Amerika’daki sadık müttefiki olan ve bir ‘narco devlet’e dönüştürülen, para militer unsurların merkez üssü konumundaki Kolombiya diğer bölge ülkelerinden oldukça farklı. Pek çok Latin Amerika ülkesinin aksine Kolombiya’nın hiç solcu başkanı olmadı. Şimdi Petro bu döngüyü kırmaya oldukça yakın.

Silahlı Marksist gerilla hareketlerinin etkin olduğu ülkede orduyla FARC, ELN gibi örgütler arasında 40 yıl boyunca süren savaş tüm siyasal, toplumsal yaşamı domine etti. ‘Arka bahçe’de Marksist bir devrimi kendisi açısından varoluş sorunu olarak kodlayan Amerikan emperyalizmi bunu önlemek için bu süre zarfında tüm olanaklarını kullandı.

Para militer grupları besledi, eğitti, sağcı yönetimleri destekledi, CIA’sı Pentago’nuyla her türlü istihbari, askeri yardımı yaptı. ABD’nin paralı askerleri Kolombiya ordusuyla kelle avcılığına girişti. CIA-Kolombiya paramiliterleri ortaklığı bugün de hala sürüyor, Venezuela topraklarında gerilla liderleri birer birer öldürülüyor.

Bu kanlı iç savaş ülkedeki solun, toplumsal muhalefetin gelişip serpilmesinin de önüne geçti. Silahlar konuşunda tüm hayat durdu.Ta ki Küba ve Venezuela’nın da arabuluculuk yaptığı uzun müzakereler sonrasında FARC ile Bogota arasında anlaşma imzalanana kadar. ‘Barış’ sonrası toplumsal, sınıfsal, ekonomik sorunlar tüm çıplaklığıyla görünür olmaya başladı. Sağcı-otokratik liderlerin “güvenlik”, “çatışma” bahaneleriyle bütün bir toplumu susturduğu en kullanışlı araçlar da ellerinden alınmış oldu.

SOLUN VERDİĞİ DERSLER

Sonrasında her şey hızlandı. Açlık, yoksulluk, kriz girdabındaki Kolombiyalılar makus talihlerini değiştirmek için bir araya geldi. Dağınık, her biri bir tarafa savrulmuş sol yapı, parti ve gruplar bir araya geldi. Kısa sayılabilecek bir sürede amaç büyük oranda hasıl edildi. Parlamento ve başkanlık seçimi için en geniş solcu-ilerici cephe inşa edildi. Tarihsel Pakt (Pacto Histórico) adı verilen geniş sol cephe ittifakının bünyesinde Hümanist Kolombiya’dan Komünist Parti’ye, Demokratik Alternatif Kutup’tan Yerli ve Sosyal Alternatif Hareket’e, İşçi Partisi’nden Hepimiz Kolombiyayız ve Halk Partisi’ne 20 civarında parti bir araya geldi. Toplumsal hareketler, yerliler, feministler, LGBTİ+’lar, ekolojistler, sendikalar, işçi dernekleri de Tarihsel Pakt’ın etrafında kümelendi. Toplumsal muhalefetin, ilerici güçlerin, ötekileştirilenlerin, ezilenlerin neredeyse tamamı Pakt’ın fiili bileşeni oldu.

Hümanist Kolombiya’nın lideri Petro, Pakt’ın adayı yapıldı. Orta sınıf bir aileden gelen bir kuzeyli olan Petro da karizmatik kişiliğiyle esen sol rüzgâra yön verdi.

SOLU VE PETRO’YU BEKLEYEN TEHLİKELER

ABD Dışişlerine yakın Foreign Policy’de çıkan “Gustavo Petro’nun Realpolitik’i” analizinde Petro’nun kazanmasının nedenleri şöyle sıralanıyordu: (1) Yozlaşmış siyasi sınıfa karşı değişimi simgelemesi (2) geleneksel sınıfsal elitleri yanına alması (3) doğru bir zamanlama.

Tabi Petro’nun pragmatistliği ileride sorun yaratabilir. Sağcı liderlere çalışmış danışmanları, iletişimcileri yanına topladı. Petro’nun sağ kolu ve kampanya stratejisti Armando Benedetti, inatçı bir Uribista (Eski devlet başkanı Álvaro Uribe’nin taraftarları). Eskiden Uribe tarafından kurulan bir partinin başkanı olan Roy Barreras da var. Barreras yolsuzluk iddiasıyla soruşturuluyor. Değişimi hisseden, düzenin kaybedeceğini gören eski rejim taraftarları, elitleri saf değiştiriyor. Hepsi yeni dönemde yer tutmaya çalışıyor. Öyle ki Muhafazakar Parti üyeleri Petro’nun kampanyasına destek verdi. Paramiliterler göçlerle bağları nedeniyle hapis yatmış William Montes ve uyuşturucu tacir olduğu iddia edilen Enilce “The Cat” López ile bağlantılı muhafazakâr politikacılar da bunlar arasında. Petro da sistem karşıtı söyleminin dozajını azaltmasının yanı sıra, vaat ve önerilerini de biraz da olsa yumuşattı.

Petro, bitiş çizgisini geçmek için egemen sınıflarla pragmatik ittifaklar kuran ilk solcu lider değil. Brezilya’da Lula, Meksika’da Obrador da benzer bir stratejiyi uyguladı. Sağın, sağcılığın uzun yıllar tahakkümü altındaki ülkelerde, dış kulvardan gelen solcu liderlerin bu tarz stratejik ittifaklara girmesi iktidarın alınması için bir seçenek olabiliyor. Tabi Kolombiya, Brezilya ve Meksika’daki fark Macaristan’da, Türkiye’de ve pek çok yerde düşülen yanlışa düşülmemiş olması. Sağı sağla devirme stratejisi yerine, “cephe”nin yüzünü sola, toplumsal muhalefete dönmüş olması kazandırdı.

Peru, Bolivya derken sol liderler kuşağına Kolombiya ve Brezilya da eklemlenmesi halinde, Güney Amerika’da 2000’li yılların ortalarında esen “pembe/kızıl sol dalga”yı da gölgede bırakacak bir sürece girilmesi kuvvetle muhtemel.Kolombiya gösterde ki paylaşım kavgasının nüksettiği, ekonomik ve sosyal krizlerin derinleştiği, bu post-pandemi dönemde kitleleri harekete geçirecek bir dinamizm yaratmak solun elinde. Yeter ki doğru bir birliktelik inşa edilsin.