Başlığa tek kelime yazdım ve aslında bütün gündemi anlattım!

Sözlük tanımıyla kompleks veya karmaşık, birden çok parçadan oluşan, bu parçaların birbiriyle bağlantılı ve ilişkili olduğu bir bütündür.

Çünkü gündemimiz kompleks bir bütündür.

Başkanlık kompleksi dediğimizde birçok parça binadan oluşan ve bu binaların birbiriyle bağlantılı ve ilişkili olduğu AkSaray kastedilmiş oluyor. Dünya âlem bu başkanlık kompleksini konuşuyor.

Kompleks binalar ile kompleksli Şahıs aynı şey değil tabii ama artık bina ile Şahıs da diyalektik ve kompleks bir bütün oluşturmuyor mu?

Diktatörlük de bir nevi Başkanlık kompleksi…

Ancak böyle netameli bir konuda herhangi bir sözlük yerine bir devlet kurumu olarak Türk Dil Kurumu’nun çizdiği çerçeveden şaşmayalım! TDK’ye göre kompleks, hastalıklı davranışları ortaya çıkaran, genellikle çocukluk döneminde kazanılmış, baskı altında tutulmuş hatıra, duygu ve düşüncelerin bütünüymüş.

Ben demiyorum, devlet böyle diyor!

AkSaray binalarından ayrı olarak Başkanlık kompleksi dediğimizde o Şahıs’ın tutum ve davranışını etkileyen bir grup zihinsel faktörden söz etmiş oluyormuşuz. Zihniyetten!

Mesela, aşağılık kompleksi, Şahıs’ın bazı yönlerde kendini diğerlerinden aşağı hissetmesine neden olan karmaşaymış. Bazen aşırı bir anti-sosyal (toplum karşıtı!) davranışla sonuçlanırmış. Şahıs bazen paranoid reaksiyon geliştirebilirmiş. Zıtların birliği burada da devreye girermiş ve bu kez üstünlük kompleksi (kibir!) Şahıs’ın doğuştan var olan aşağılık kompleksine dayanarak kendini diğer insanlardan daha üstün görmesi olarak tezahür edermiş. Şahıs hep kendini kahraman gibi görme davranışları gösterirmiş.

Hayır, hayır! Olup bitenler bir Şahıs’ın kompleksinden ibaret değil elbette, ama işin en acıtıcı yanı, Şahıs ile Düzen’in tencere ve kapak olması. Tencere yuvarlandı kapağını buldu, neoliberal sömürü düzeni de Diktatör Şahıs’ını buldu, işte bütün mesele bu…

Şahıs şimdi Sivil Sıkıyönetim paşası: Peçeli faşizminde, peçe takmak serbest maske takmak yasak, çünkü muhalefet yapmak yasak! İşçileri katliam düzeyinde ha bire öldürmek serbest, işçi cinayetlerine karşı çıkmak yasak. Kürtleri ha bire aldatmaya çalışmak serbest, Kürtlere can yoldaşı olmak yasak… Yasaklamak serbest, yasaklara direnmek yasak.

Hâkimiyet artık kayıtsız şartsız AkSaray kompleksinindir.

Thomas Hobbes hâkimiyeti “bireysel kudretlerin toplamını egemenin kendi iradesine göre kullanmak yetkisi” olarak tanımlamıştı. Buna karşılık burjuva demokrasisinde egemenlik/hâkimiyet anayasalar aracılığıyla sınırlanmaktaydı, güçler ayrılığı ilkesiyle bölünmekteydi ve seçimler aracılığıyla devredilmekteydi, falan filan. Evet, böyle bir şey bizim memlekette artık “falan filan” olmadı mı? Oldu.

Olmasına oldu da yine hâkimiyet, Latince “imperium” demek… Türkiye’nin Şahıs’ı varsa Dünya’nın “imparatoru” Obama da var. Şahıs’tan “büyük” Obama olduğu geçen haftalarda ve defalarca görülürken, Obama’yla her telefon konuşması sonrasında Şahıs çark ediverirken, üstünlük kompleksinin aşağılık kompleksine dayalı olduğunu ispatlamış olmadı mı? Eh, o da oldu.

Binalar ve şahıslar için söz konusu olsa da, aşağılık ve kibirlilik olsa da, nihayetinde bir kompleks var!

Neyse ki iktidar kompleksi ve muktedirin kompleksi varsa bizim de kendi birleşik gücümüz, enterkonnekte (bağlaşımlı) irademiz ve pratiğimiz var artık.

Kompleks ve kompleksli bir gayri nizami iktidar karşısında gayri nizami muhalefeti, birleşik bir muhalefet yani enterkonnekte muhalefet düzleminde gerçekleştirme imkânları 2013 Haziranı’ndan sonra bir kez daha ortaya çıkıyor:

Birleşik Haziran Hareketi;

Herkesin ortak masa etrafında kendi sandalyesinde kendi dosyasıyla oturduğu muhalif bir meclistir.

Herkesin ortak bir barikatta kendi savunma aracıyla ve tarzıyla dikildiği bir direniştir.

Komplekssizdir ve birleşiktir.