Ülkenin en büyük dördüncü ovası Elbistan külle kaplı. İstihdam vaadiyle kurulan santrallar yaklaşık 40 yıldır göçlere, ölümlere ve tarım ile hayvancılığın bitmesine neden olmuş durumda. Boş evlerin arasında gezerken elmalarını toplayan Ali Akbulut, “Fukaralar kaldı burada, herkes gitti. Biz burada nefes alamıyoruz. Bizi buradan tahliye edin” diye konuştu.

Kömürün arkasında göç ve ölüm var
Ülkenin en büyük tarım ovalarından biri cehennem çukuruna dönmüş durumda. (Fotoğraflar: BirGün)

Gökay BAŞCAN

Enerji talebini karşılamak ve bölgede istihdam yaratma vaadiyle kurulan termik santrallar, Maraş’ın köylerini hayalet şehre çevirmiş durumda. Bölgede tarım ve hayvancılık bitmiş, imkanı olanlar külle kaplı köylerini terk etmiş. Kömür, kül ve kimyasal gazlardan dolayı kanser hastalığıyla boğuşan Afşin ve Elbistan halkı, “Ya bu santralları kapatın ya da bizi buradan taşıyın” diyor.

1984 yılında Afşin Elbistan A Termik Santralı beraberindeki maden sahasıyla birlikte bölgeyi cehennem çukuruna çevirmiş durumda. Koskoca iş makinelerini ve kamyonlar devasa çukurun içinde adeta görünmüyor. Santralın işleticisi Çelikler ve maden sahasının sahibi Ciner el ele adeta kömür ve külle kaplı bir çöl yaratmışlar. Dönemin iktidarları tarafından gözden çıkarılan alana A Santralı’nın verdiği zarar yetmezmiş gibi 2004 yılında B Santralı inşa edildi.

İş olanakları ve bölgenin zenginleşeceği iddiasıyla kurulan santrallar köylerde büyük göçe neden olmuş durumda. Santralın hemen yanındaki Çoğulhan köyünde yaşayanlar ya santralda çalışıyor ya da maddi durumlardan dolayı kalmış. Mikrofon uzattıklarımız önce santralların verdiği zararları anlatıyor, sonra ‘bunları yazmayın, eşim dostum santralda çalışıyor’ diyor.

DUVARLAR ÇATLAK

Çocukluğundan bu yana Çoğulhan köyünde yaşayan ve külle büyüyen Habibe ve Ali Akbulut çifti, maddi zorluklardan dolayı bölgeyi terk edememiş. Santralların kömürü susuzlaştırmak için yeraltında su çekmesi de evlerde çatlaklara neden olmuş durumda. Yeraltındaki suyun çekilmesinden dolayı oluşan boşluklar, evlerin çökmesine ve duvarların yarılmasına neden oluyor.

TAHLİYE EDİLSİN

“Bir an önce bizi buradan tahliye etsinler” diyen Ali Akbulut, “Bir emekli maaşım var ve burada küçük bir bahçemiz var. Tüm ürünlerimiz kül içerisinde çürüyor. 1 dönüm domates ektim; yıkamayla külü, pisliği geçmiyor. Satamıyor, nasıl satayım, sen olsan yer misin bunu?” diye soruyor.

Ali AkbulutAli Akbulut

Bölgenin büyük göç verdiğini hatırlatan Ali Akbulut, “200 hane kalmadı koca yerde. Bizim gibi fukaralar kaldı burada” diyor. 40 yıldır aynı pisliği çektiklerini belirten Ali Akbulut, “Ben bypass ameliyatı oldum. Astım, şeker, tansiyon var. Bende olmayan bir şey yok. Nefes alamıyoruz. 40 yıldır burada yaşıyorum. 40 yıldır aynı pislik sürüyor, üzerimize kül yağıyor. Köyümüzden memnunduk, çiçek gibi köydü ama külden öldü. Burada yaşananları kimse inkar edemez” diyerek tepkisini gösteriyor.

Bölge halkı kömür taşıma bantlarının neden olduğu ses ve titreşim nedeniyle evlerinde oturamıyor.Bölge halkı kömür taşıma bantlarının neden olduğu ses ve titreşim nedeniyle evlerinde oturamıyor.

PİSLİĞİNİZİ BİZ ÇEKİYORUZ

Topladığı meyveleri defalarca yıkayarak turşu için hazırlayan Habibe Akbulut, “Buranın tüm pisliğini biz çekiyoruz, çünkü gidecek imkanımız yok” diyor. İlk santralın 4-5 yaşlarındayken kurulduğunu hatırlatan Habibe Akbulut, “Ben doğma büyüme Çoğulhanlıyım. Tüm köy santral yapılacağı zaman çok sevindi, iş imkanı geliyor diye. Bu santralın bu kadar zarar vereceğini kimse bilmiyordu. Eskiden ne eksek çok verimliydi, şimdi tarlada filiz vermeden kuruyor” diyor.

Habibe AkbulutHabibe Akbulut

HAYVANLAR ÖLÜ DOĞUYOR

Tarım kadar hayvancılığın da etkilendiğini ve köyde bitme noktasına geldiğine dikkat çeken Habibe Akbulut yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Hayvanları otlatacak yerimiz kalmadı. Hayvanlar küllü otu yediği zaman hastalanıyor. Benim 6 tane ineğim, 6 aylıkken doğum yaptı, ölü buzağı doğurdular. Diğerlerini de satmak zorunda kaldım.”

NEFES ALAMIYORUZ

Hem elektrik üretimi için sağlıklarından olduklarını hem de faturaların çok pahalı olduğunu belirten Habibe Akbulut sözlerini şu şekilde tamamlıyor: “Dibimizde elektrik üretiyorlar ama biz yine de faydalanamıyoruz. Hem zarar görüyoruz hem de bu ay 487 lira elektrik faturası ödedik. Bir buzdolabı arada da elektrik süpürgesi. Hem külünü yiyoruz hem de pahalı kullanıyoruz. Evlerde nefes alamıyoruz artık, sürekli bir gaz kokusu. Burası hep göç verdi, kimse kalmadı. Evler gürültüden çatlıyor, benim psikolojim bozuldu. Panik atak oldum. Dışarıda bir çatırdı olduğu zaman ev uçuyor diye çıkıp kapının önünde oturuyorum. Kömür bant yolu çalıştığı zaman camların titreşiminden, sesinden evde oturamıyoruz.”

CEHENNEM ÇUKURU

Maraş’taki gezimize ev sahipliği yapan Elbistan Doğayı ve Hayatı Koruma Platformu’ndan Mehmet Dalkanat, “Onlar 3-5 kuruş kazanacak diye kanser Maraş’ın kaderi oldu” diyor. ‘Cehennem çukur’ olarak adlandırıldıkları maden sahasını anlatan Dalkanat, “Saha çok büyük, bazı yerlerde kömür işlemi bitmiş durumda ancak rehabilite edilmedi. Tarım yapılacağını iddia ediyorlardı ama burada tarım mümkün değil. 200-300 yıl daha buralarda tarım yapılamayacak. Her taraftan kül yağıyor; bitkiler, bağlar, bahçeler artık yaşamıyor. Bu kaderi fark etmekte çok geç kaldık. İklim değişti, buraya artık kar yağmıyor. Bu kül bizi beyaz kara hasret bıraktı. Derhal ve hemen kapanması gerekiyor. Bu bizim kaderimiz değil, bu geri kalmışlığın göstergesi. Bu halk bunu haketmiyor. Bu ölüm bacalarının durdurulması gerekiyor” çağrısı yapıyor.

Mehmet DalkanatMehmet Dalkanat

SANTRAL İŞÇİ MEZARI

25 yıl ömrü olan santralın 38 yıldır çalıştığını hatırlatan Dalkanat özelleştirildikten sonra verdiği zararın arttığını belirtiyor: “1984 yılında A santralı hayata geçirildi. İnsanlar o dönemde böyle bir cehennemle karşı karşıya kalacağını bilmiyordu. 25 yıllık ömrü olan santral 38 yıldır çalışıyor. 38 yıl sonra her gün bir yerinden patlak veren ve bir canı alıp götüren termik santral özelleştirilerek bu bölgeyi cehenneme çevirmeye devam ediyor. Gördüğünüz gibi herhangi bir filtresi yok. Özelleştirilmeden önce filtre yeterli olmasa da çalışıyordu. Artık o da yok, santralın temel yapılışında kükürdioksit ve karbondioksiti tutan filtreler yok. Yıllardır bu gazları yutuyoruz.”

70’İ GÖREN YOK

Bölge insanının sağlığını kaybettiğini ve ömür yaşlarının kısaldığını belirten Dalkanat şu sözlerle tepki gösteriyor: “İstisnalar hariç bölge insanı 70 yaşını göremiyor. Kalp, mide ve akciğer kanserinden insanlar hayatını kaybediyor. 3-5 kuruş onlar para kazanırken; kanser Maraş’ın kaderi oldu. Kanser, yaklaşık 40 köy ve mahallenin kaderi oldu. Sağlık merkezlerinde kanser teşhisinden sonra Maraş’tan mı geliyorsunuz diye soruyorlar. Bağlarımız kurudu, üzüme hasret kaldık; artık dışarıdan getirtiyoruz. Burası antik çağlardan beri üzümüyle, bağlarıyla meşhur. Elma, kayısı bahçeleri kurudu. Canlıların popülasyonu değişti. Göçmen kuşlar artık buraya uğramıyor. 1 termik santral 2 milyon 800 bin dekarlık geleceğini değiştirdi. Biz böyle bir enerji istemiyoruz.”

***

ZEHRİ ARTIRMAK İSTİYORLAR

Bölgede mevcut 2 santral faaliyet yürütüyor ancak özel ve devlet girişimiyle yeni santrallar yapma çalışmaları sürüyor. 2018 yılında Afşin Elbistan A Termik Santralı’nı kamudan satın alan Çelikler Holding son olarak iki ünite daha eklemek için çevresel etki değerlendirme (ÇED) başvurusu yaptı. Şirket ÇED dosyasını, Kanal İstanbul’un ÇED dosyasında da imzası bulunan, Çınar Mühendislik hazırladı. ÇED süreci kapsamında yapılan halkın katılım toplantısına yurttaşların tepkisi damga vurdu. A Santralı’nın eski, B Santralı’nın sahibi olan EÜAŞ, Afşin Elbistan C Santralı’nın yapımı için hareket geçti. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı projeye ÇED olumlu kararı verdi. Bölge halkının açtığı dava sonucu ÇED olumlu kararına ilişkin mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.

***

17 BİN ERKEN ÖLÜM YAŞANDI

Greenpeace’in 2014 tarihli "Sessiz Katil" raporuna göre, Afşin’deki santrallar Avrupa’nın en yüksek kirlilik kaynaklı muhtemel ölüm oranına sahip. Greenpeace'in raporuna göre Maraş’ın Afşin ilçesindeki termik santrallar, 17 bin erken ölüme neden oldu.