Bu sezonki problemleri kronik hale gelen Galatasaray, hiçbir varlık gösteremediği mücadeleyi kaybederek zirve yarışından giderek uzaklaştı.
Sadece birkaç gün önce kaleci hatalarından bir hayli mustarip olan Beşiktaş, ilk 45 dakika boyunca karşısında görevini çok iyi yapan bir kaleci görünce elbette maçın ilk planda konuşulan ismi Fernando Muslera’ydı. Ama konuşulması gereken Muslera’nın performansı değil, Galatasaray’ın haliydi. Zira bırakın ortaya koyulan futbolu tartışmayı, kimse ortaya koymaya çalışılan futbolu bile anlayamadı ilk yarı boyunca. Galatasaray rakip alanda oyun kurmaya çalışırken top Muslera’da bitiyor, kendi sahasının ortasında yan paslarla meşgul olan futbolcular Beşiktaş’ın göstermelik presi sonrası panikle pas hataları yapıyor ve siyah-beyazlılar rakibin üzerine gelirken Mustafa Denizli’nin takımı bu seviyede ilk kez maça çıkmış oyuncular gibi davranıyorlardı. Buna bir de rakip alanda topu ayağına almadıkça çok fazla oyuna dahil olamayan Yasin, Podolski, Sneijder ve Burak’ın kaybolup gitmesi de eklenince Galatasaray ilk devreyi zamanında Osmanlı için kullanılan “hasta adam” modunda başlayıp bitirdi. Ama nasıl Çanakkale geçilmediyse, Muslera da geçilmedi bir şekilde.
2. yarının ilk 15 dakikasında olan şeyler aslında üzerine ölü toprağı serpilmiş bir takımın kıpırdamasını ve maçın seyrinin değişmesini de beraberinde getirebilirdi, ama Galatasaraylı futbolcular sahada olup bitene ve maçın dinamiklerine o kadar uzaktı ki, kendilerini uykudan uyandıracak 2 şok hadiseyi üstünlüğü ele geçirmek veya oyunu dengeye getirmek için kullanamadılar. Çünkü Galatasaray bir “takım” değil. Sahada yetenek konusunda oldukça vasat ve 90 dakikadaki hedefi “hata yapmamak” olan bir grup var, parıltılı yılları geride kalmış ve sahada isimleri oynayan Selçuk, Burak gibi oyunculardan oluşan bir grup var, bir de her maçta işler sıkışınca sorumluluk başlarına kalan Sneijder, Podolski, Chedjou gibi mahallenin yetenekli çocukları var. Maçın son 5 dakikasında Podolski, sağ ve sol taç çizgisinde her topu almaya çalışıyordu, zira bunu ondan başka yapabilecek oyuncunun olmadığının farkındaydı. Ama onlar da etrafındaki herkesi olumsuz etkileyen bu kara deliğin içine çekiliyorlar gittikçe. Gelecek de aynı ölçüde karanlık görünüyor şimdilik.