Batan geminin mallarından köprü ve otoyollar da satış programına alınmış.

Batan geminin mallarından köprü ve otoyollar da satış programına alınmış.
En fazla dayanıklı olan da Boğaz Köprüsü imiş, hakkı ödenmez.
Tek başına 28 yıl dayandı garip.
En sonunda onun da sırtı yere geldi.
Gençlere şu mübarek bayram günü bir eski hikayeyi anlatmak isterim.
Sene 1983 cunta seçimlere gidiyor, seçimler dediysek  de okuyun da inanmayın cinsinden, Horoz Partisi var Milliyetçi Demokrasi Partisi yani. Turgut Sunalp Paşa da genel komutan partide, kamuoyundaki “İşkence var, askerler kızlara copla tecavüz ediyorlarmış” sorularına, gayet pişkin bir şekilde “Ne gerek var copa tecavüz edecek olsalar copa ne gerek var, aslan gibi çocuklar onlar” diyecek kadar yüzsüz.
Kenan Paşa, Turgut Paşa'yı destekliyor.
Paşa paşa birbirlerini destekliyorlar.
Anavatan Partisi'ne yol vermişler, 24 Ocak kararlarının serbest piyasa ekonomisinin tonton dedesi Özal’a.
Demokrasi oyunu tamamlansın diye bir de sol (!) parti iliştirmişler kenardan.
Halkçı Parti, Lideri Necdet Calp, piyasada tanınmıyor, üst düzey bürokrat emeklisi ve sonraları MİT'le ilişkileri saptanıyor.
Veto mekanizması çalışıyor, Konsey canı istemediğini siyasi yasaklı ilan ediyor.
Aslında seçim, ülkenin hem umurunda, hem de değil.
Sürekli hale gelen işkence, temposunu artırarak devam ediyor, cezaevlerinde üç kişi bir yatağı paylaşıyor.
Seçim, 12 Eylül rejiminin sonunu getirmeyecek belli ama belki soluğunu hafifletir.
Öyle bir hava da yok değil.
İşte vetolar, şunlar, bunlar.
Seçime gidilecek, demokrasi oyununu tamamlamak için liderleri televizyon programına çağırmışlar.
Calp, Sunalp ve Özal.
Sunalp, miskin miskin oturuyor, gülerse, konuşursa karizmayı çizdirecek, zaten seçim sonuçlarından da emin.
Özal ve Calp bir tartışmaya girişiyorlar.
“Sattırtmam” diyor Calp.
Özal ise “Satarım arkadaş” diyor.
Bütün Türkiye kulak kabartıyor, aniden.
Halk daha alışık değil öyle satış, matış işlerine.
Özal, Boğaz Köprüsü'nü satacağını söylüyor.
Calp ise ‘sattırtmam kardeşim’ diye tutturuyor.
Halk meraklanıyor, ne demek şimdi bu.
O zamanlar İstanbul'da sevimli bir dolandırıcı var, Anadolu'dan gelenlere Galata Köprüsü'nü, Beyazıt Kulesi'ni falan satıyor.
Sülün Osman adı...
Sevimli bir dolandırıcı, nerede bir saat kulesi var, onun dibinde Sülün Osman. Anadolu'dan gelen saf vatandaşlar saat kulesini beğenirse hemen oracıkta satıveriyor kuleyi saatiyle birlikte.
Halk o gece köprüyü satacağım diyen Özal’ı Sülün Osman’a benzetirken, Calp için ise helal olsun bak sattırtmayacak köprüyü diyor.
Seçimler yakın ve inanılmaz bir şekilde Halkçı Parti seçimden ikinci parti olarak çıkıyor, yüzde 33 oy oranı ile…
Siyasi çevreler bu oyda Calp’ın o akşam TV’de “Köprüyü sattırtmam“ çıkışının çok etkili olduğunu söylüyorlar.
Evet, aradan 28 yıl geçiyor, satışta köprü ve otoyollara sıra geliyor.
Ortada ne Özal ver ne de Calp.
Ne de satılacak başka bir şey.
Bayramdan sonra satılıyor…
Var mı artıran…