Yakın zamanda Suzan Samancı öykülerini benzer şekilde ele alıp okuruyla buluşturan Eleştirmen Tufan Erbarıştıran, yine nitelikli ve eşine kolay rastlamadığımız bir kitapla selamladı okurlarını: Kör Baykuş. İlk başta adıyla bir şaşkınlık yaratsa da içeriğe bakınca titiz bir çalışmanın ürünü olduğu görülebiliyor

Kör baykuş üzerine bir kör baykuş!


MEHMET ÖZÇATALOĞLU

Çağdaş İran edebiyatının kurucuları arasında gösterilen Sadık Hidayet’in Kör Baykuş’unu bilmeyen yoktur. Şu anda bu yazıyı okuyan kişi, kitabı okumamış dahi olsa adını duymuştur. Kör Baykuş, Sadık Hidayet’in en tanınmış eseridir. Derin psikolojik ögeler taşıyan Kör Baykuş, hacminin aksine oldukça ağır bir roman. Okunması zor eserlerden söz açıldığında akla ilk olarak James Joyse’un Ulysses’si gelse de Kör Baykuş da yabana atılacak bir eser değil bu konuda.
Eleştirmen Tufan Erbarıştıran da yine Kör Baykuş adıyla kitabın incelemesini yazmış. Ve ilginçtir, kitaptan daha oylumlu bir kitap olarak. Doğu Kitabevi Yayınları tarafından yayımlanan kitap “Türkiye’de ilk kez” şiarıyla okura sunuluyor.

ÇOK KATMANLIĞI ANLAMAK

Erbarıştıran, Kör Baykuş’u ele aldığı kendi Kör Baykuş’unda şunları söylüyor kitap için: “Romanın yazılış amacı okuru bunaltmak ya da sürekli başa dönmesini sağlamak değildir. Onu fantastik bir yolculuğa çıkarırken, kişinin tinsel bunalımlarının kaynağını ve toplumla ilişkisini de sadece sezdirerek vermektir.” (s.13) “Yazarın büyüklüğü ve önemi, romandaki beceri dolu yaratıcılığı değildir sadece. Onun bu metni yazarken yansıttığı iletinin teması, üstü kapalı şekilde de olsa, edebi bir metnin başlangıç ve sonu olmadan nasıl yazılabileceğini göstermesidir. (…) Böylesine güçlü ve yoğun olması kadar, kendini zamanın dışında tutarak, her okunduğunda değişebilen, sizi de kendini de metinle örtüştürerek fantastik bir maceraya sürükleyen, dev kanatlı kuşları anımsatır.” (s.16)

Hidayet’in Kör Baykuş’u çok katmanlı bir kitap. Okur, zaman zaman kitaptan uzaklaşabilir, kurguyu anlamsız bulabilir. Erbarıştıran’ın Kör Baykuş’u ise bunu aşabilmek için ipuçları sunuyor. Dikkat çeken bir nokta da Hidayet’in Kör Baykuş’u ile Kafka’nın Dönüşüm’ünü bir arada ele alması. İki kitabı zaman kavramı, sesler ve konuşmalar, konu, başkahramanlar açısından karşılaştırıyor. Bu karşılaştırmadan çıkan sonuç, Kör Baykuş’un çok daha karmaşık ve felsefi derinliği olan bir kitap olduğudur. Bununla birlikte her iki romanın da bireyin çevresel etkilerle yaşadığı travmanın anlatıldığını söylüyor Erbarıştıran. Dönüşüm’ün daha somut bir temadan yola çıktığını, Kör Baykuş’un ise tamamen düşsel, fantastik ögelerden oluştuğunu belirtiyor. Dönüşüm’ü bir kenara bırakıp Kör Baykuş’a dönersek, Erbarıştıran, bu kitabı Kabala öğretisi açısından da ele alıyor. İçsel sarkmalar, Düş kırıklıkları, Benlikten kaçış, Bellek yitimi, Din ve baskı kitapta dikkat çeken başlıklar. Burada şunu eklemek gerekir ki; Tufan Erbarıştıran’ın Kör Baykuş’u da en az roman kadar felsefi ve ağır bir metin. Yakın bir zamanda Suzan Samancı öykülerini benzer şekilde ele alıp okuruyla buluşturan eleştirmen, yine nitelikli ve eşine kolay rastlamadığımız bir kitapla selamladı okurlarını. İlk başta adıyla bir şaşkınlık yaratsa da içeriğe bakınca titiz bir çalışmanın ürünü olduğu görülebiliyor.

ŞİFRELERİ KIRAN BİR KİTAP

Bu kitabın bir başka özelliği ise Hidayet’in Kör Baykuş’unu daha önce okumamış olanlara bu gereksinimi hissettiriyor olması. Okumuş olanlar ise mutlaka yeniden ele almayı isteyecektir.

Yazının sonunda sözü Tufan Erbarıştıran’a bırakalım. “Sadık Hidayet, edebiyatla psikolojiyi/ felsefeyi/ teolojiyi örtüştüren, bunların yanı sıra mistik ve fantastik ögeleri de aralara katan, okunurken büyük dikkat gerektiren, okura doğrudan bir mesaj göndermek yerine, dolaylı imlerle ve simgelerle onu insan tinselliğinin diplerinde bir yolculuğa çıkartıyor.”

Kör Baykuş’la Kör Baykuş’un şifreleri kırılıyor ve başka bir serüvene yelken açılıyor.