Mohammed Hanif, “hayal ürünü” dese de kitabı Mango Mevsimi’nde anlattığı hikâyenin Pakistan’ın gerçeği olduğunu biliyoruz. Kitap, 27 Mart’ta, çoğu çocuk 78 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına yol açan bombayı ülkesine yerleştiren Ziya-Ül Hak’kın son iki ayını anlatıyor. General Ziya’nın yerleştirdiği bombalar, ölümünden yıllar sonra patlamaya devam ediyor. Taliban, Aralık 2014’te de Peşaver’de bir okulu basmış 90’ı çocuk, 148 kişiyi öldürmüştü.
General Ziya-Ül Hak, 1977 yılında Sosyalist Enternasyonal üyesi Pakistan Halk Partisi hükümetini devirip lideri ve başbakan Zülfikar Ali Butto’yu idam etmiş, kısa sürede de Suudi Arabistan ve ABD kontrolünde Pakistan’ı şeriatın uygulandığı İslam devletine dönüştürmüştü. Mango Mevsimi, “Batı değerleri”ne sadakati ile bilinen Pakistan ordu generallerinin viski bağımlılğından vazgeçmeden ülkelerini teslim ettikleri mollalara nasıl generalik yaptıklarını da gösteriyor bize. Üzerinden onca zaman geçmesine rağmen, Pakistan’ın din devleti yolunda geçirdiği aşamalarla bugünkü Türkiye’nin izlediği yolun her bir ayrıntısının birebir örtüştüğüne tanık oluyoruz. Mesela, Pakistan istihbaratı, muhalifleri ölüm yolculuğuna Beyaz Corolla’larla götürüyor; Türkiye ise Beyaz Toros’la; mesela, Ziya “Pakistan’ı özgürleştirdiği için” Nobel Ödlü’nü hak ettiğini düşünüyor, bizim ki de…
Bir kerecikten bir şey olmaz diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun, cinsel istismar konularına ilişkin yapmayı düşündükleri hukuki (doğrusu dini) düzenlemede “ihmal, istismar ve tacize uğramış çocukların cezalandırılması” düşüncesinde olduğunu duyunca romanın kahramanlarından biri olan Kör Zeynep aklıma geldi.
Kör Zeynep. dört erkeğin tecavüzüne uğramış ve Ziya-Ül Hak’ın İslam hukuku tarafından recmle cezalandırılmış, eski bir kalenin zindanında infaz gününü bekleyen bir mahkûm. Suçu tecavüze uğramaktır.
Ülkesindeki insan hakları sorununu Kör Zeynep üzerinden gündeme getiren ABD medyasına açıklama yapmak zorunda kalan General Ziya, “yasal usul” arama ihtiyacı hisseder. Suudi Şeriat Mahkemesinin emekli kadısını arayarak zinaya zorlanan kadının doğruyu söyleyip söylemediğini nasıl saptayacaklarını sorar. Kadı, zina yapan kadınların hep aynı bahaneye sığındığını belirterek başlar hukuk dersine! Tecavüzcünün en az dört işbirlikçiye ihtiyacı olduğunu söyler Ziya’ya: Bu dört kişinin her biri kol ve bacaklarını tutacak beşinci kişi tecavüz edecektir. Ayrıca kadının tecavüzden önce bakir olduğunu da kanıtlaması gerekmektedir; o da yetmez, aklanabilmesi için sağlam karakterli dört Müslüman erkeğin tanıklığına ihtiyaç vardır!
Bu yanıt karşısında General Ziya, “Peki ya söz konusu kadın körse?” diye sorar. Kadı Efendi, tecavüzcünün kör olmasının ayrı bir muameleye tabi olmadığını, bu mealde tecavüze uğrayana da farklı muamele edilemeyeceğini belirterek kanunun görenle görmeyen kadın arasında ayrım yapmadığı yanıtını verir.
Kocasının Kadı ile konuşmasına tanık olan eşi (First Lady), önündeki yemek tabağını itekleyerek “Bir grup adam üç gün üç gece boyunca kadına tecavüz ettiyse bu kadının bakire olduğunu nasıl kanıtlaması beklenir?” diyerek tepki verir general eşine. Bu, Kör Zeynep olayında Ziya’ya içerden yükselen en sert tepkidir.
Bakan herhangi bir düzeltme yapmadan, konuşması “bakandan çok konuşulacak gaf” olarak haberleştirildi. Bunun, parapraxis (dil sürçmesi) hali olmadığını, ağızdan kaçırma olduğunu anlamak için Freud’e başvurmak gerekmez; fetvanızı Suudi’den alıyoranız bu böyledir.
Ülkesine bomba döşemeye devam eden bizimkilerin, bütün benzerliklerine rağmen, sonunu hazırlayanların ulusal yas ilan ettiği Ziya-Ül Hak’ın son anına benzemesini istemem, hiç istemem. Birgün bu dönemin romanı yazılırsa şöyle bitmesini arzu ederim: Beklediği görüşmecilerin bir türlü gelmemesine anlamlı bir yanıt bulamadan boyundan kısa hücre yatağında uykuya daldı…
• • •
Mango Mevsimi (Pegasus Yayınları, Kasım 2015); bu politik romanda olaylardan çok yazarı Mohammed Hanif’in diline odaklandığımı belirtmeliyim.