Tricontinental’in krizi masaya yatırdığı dosyanın bu bölümünde, Kuzey-Güney ilişkisinin dinamikleri ve ABD’nin krizi nasıl tırmandırdığı anlatılıyor

Kore Yarımadası’nda kriz - 2: Tehdit ve yaptırımlar Kore’ye barış getirmez

Kuzey Kore üzerine Batı merkezli tartışmaların çoğunda, Güney Kore’nin Washington tarafından dayatılan şartlara boyun eğeceği farz ediliyor. G. Kore, ABD’nin müttefiki ancak aynı zamanda olası bir çatışmadan en çok etkilenecek ülke. Bu gerçek de iki Kore arasındaki bağların istenen şekilde ısınmasına yol açabilir.

ABD Kongresi’ne bağlı araştırma merkezinin 2017 raporuna göre, yarımadadaki askeri çatışma halinde, “saldırının ilk birkaç saatinde yüz binlerce G. Koreli ölebilir.” Yine rapora göre, bu savaşın nükleer düzeye yükselmesi ise on milyonlarca kayıp ve dünyanın 11. büyük ekonomisinin yok olması anlamına gelebilir. Bu, savaşı önlemek için yeterli sebep olmalı.

G. Korelilerin çoğunluğunun (yüzde 58, Gallup araştırmasına göre) geçen yıl -gerginlik en üst noktaya ulaşmışken- K. Kore’nin savaşa neden olma ihtimali olmadığını söylemelerinin nedeni de bu.

Ağustosta, G. Kore Cumhurbaşkanı Moon, “ABD ve K. Kore arasında gerilim tırmanırken sessizce oturmayacağız” şeklinde güçlü bir açıklama yaptı. Açıklamaları sırasında Moon, K. Kore’ye karşı herhangi bir askeri eylemi veto etme hakkını savundu, kararı ‘kendimiz vermeliyiz, başkası değil’ diye ekledi. Moon’un ulusal egemenlikle ilgili endişeleri, kısmen K. Kore’ye ABD saldırısı fikrine muhalefet nedeniyle, G. Kore politikasında yerleşik bir tema.

Manoa’da bulunan Hawaii Üniversitesi’nde tarih dersleri veren Cheehyung Harrison Kim, Tricontinental’e yaptığı açıklamada, “G, Kore hükümeti, ülkenin sivil toplumu ve medyasıyla birlikte K. Kore’yle ilişki kuran en önemki aktör; ABD, Çin, Japonya ve Rusya’dan sesler ne kadar yüksek çıkarsa çıksın. Bu Kuzey Kore için de aynı. Çin ve Rusya’ya ‘küçük kardeş’ rolü oynamak zorunda olsa da her zaman onları pas geçip G. Kore ile görşebilir. Şu anda bu oluyor ve bence ilerlemek için en iyi yol. Her şeyden önce iki ülke görüşmeli.”

Bununla beraber, Kim’e göre, “Her zaman G. Kore hükümetinin ABD’den gelen baskıya boyun eğme ihtimali var. Kim Daejung, Roh Moohyun ve bugün Moon gibi liberal popülist liderler halkçı bir zeminde ve K. Koreliler’e barış teklifleriyle seçildiler. Seçildiklerinde ise itaatkâr G. Kore şirketleri adına ABD’ye taviz verirler.” Kim’e göre durum karmaşık, çünkü, bu yönetimler “ABD’yle mevcut durumu korurken bile Kuzey Kore’yle daha bağımsız şekilde muhatap olma yetisine sahip. Moon Jae-in’in yakın zamanda Kuzey ve Güney’in doğrudan görüşmesini mümkün kıldığı için Trump’a müteşekkir olduğunu söylemesinin nedeni bu.

Biraz pohpohlama barış ihtimalini daha çekici hale getirebilir; ABD hükümetinin Asya’da ve dünyanın geri kalanında, Çin’in etkisini azaltma planının parçası olarak K. Kore’yi sıkıştırmaya dair büyük arzusunu zaptetmek için yeterli olmasa da…


Kuzey Kore’yle (ve bütün olarak Kore Yarımadası’yla) güçlü kültürel ve tarihi bağlara sahip Çin, haklı olarak Kuzey Kore’nin politik istikrarına büyük önem veriyor. İki ülke arasındaki ikili ilişki hem daha geniş bölgesel dinamikler hem de nükleer meselesi açısından çok önemli. Fakat Çin’in Kore Yarımadası’ndaki hassas rolü, ABD ve gittikçe daha fazla esas düşmanı olarak gördüğü ülke olan Çin arasındaki düşmanca, Soğuk Savaş vari dinamiğin parçası haline geldi. Eğer Kuzey Kore’ye karşı savaş Çin’i zayıflatacaksa, ABD hükümetinde savaşı göze alacak kişiler bulunur; bu savaş bir kıyamet olacaksa da…

Savaş riski
Rus Bilimler Akademisi’nden Alexander Vorontsov, yakın zamanda K. Kore’ye giderek Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle, ABD ile bir savaş olasılığı üzerine üst düzey görüşmeler yaptı. Vorontsov’a göre Kore Yarımadası üzerinde savaş riski göz ardı edilemez.

Samimi görüşmeleri sırasında, ABD’nin jeopolitik hırslarına ilişkin hakiki endişelerini dile getiren K. Kore temsilcileri, ABD yetkililerinin K. Kore’yle askeri bir çatışma halinde çok büyük bir can kaybını kabul edecekleri konusunda uyardılar.
K. Kore’nin endişeleri ABD Ordusu Savaş Koleji Stratejik Çalışmalar Enstitüsü’nün raporuyla da onaylanıyor. Rapor, ABD’nin askeri saldırısını 2018’in kilit gündem maddelerinden biri olarak tanımlıyor. Kilit Stratejik Meseleler Listesi’nde (KSML) “ABD Ordusu, Kuzey Kore ve Kuzeydoğu Asya’da ABD askeri stratejisinin ve ABD kara kuvvetlerinin etkinliğini değerlendirmek istiyor” deniliyor.

Şu andaki askeri yasalar gereğince, tüm ordu yetkilileri ABD Başkanı’nın ‘hukuka uygun emirlerine’ uymak zorunda. Bununla birlikte, önleyici nükleer saldırının -hatta milyonlarca kişinin ölümüne neden olacak misilleme niteliğindeki bir nükleer saldırının- yasallığı üzerine, tartışmalar sürüyor.

Yaklaşık 40 ABD merkezli taban örgütünün imzasıyla Kongre üyelerine gönderilen mektupta, Başkan Trump’ın nükleer silah kullanımına tek taraflı izin verme kabiliyetinin kısıtlanmasını istedi. Mektupta şöyle deniliyor: “Trump’ın yarattığı emsalsiz tehlikeye, nükleer savaşa karşı kibirli tavrıyla tüm dünyayı riske attığı K. Kore krizinden daha iyi bir örnek olamaz. Trump K. Kore’yle diplomatik görüşmeleri hızla başlatarak nükleer çatışma tehditini azaltmak için gücü kapsamındaki her şeyi yapmalı.”

26 Ocak’ta Kuzey Kore Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden Choe Song-ho, (Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi’nin yayın organı) Redong Sinmun’da yayımladığı bir uyarıda, ABD yarımadadaki askeri varlığını çekene kadar ‘nükleer savaşın karanlık girdabı zaman ayarlı bomba gibi pusuda bekliyor’ dedi.

Choe’nin yorumları, Trump yönetiminin 2018 Nükleer Durum İnceleme Belgesi taslağının basına sızması sonrası geldi. ABD hükümetinin nükleer programının genişletilmesi önerisinin yer aldığı taslağa göre, Beyaz Saray, denizaltından atılan yeni kruz füzeleri inşa etmek, düşük verimli nükleer silah tedariğini yükseltmek ve nükleer olmayan saldırılar karşısında nükleer mukabeleyi değerlendirmek istiyor.

kore-yarimadasi-nda-kriz-2-tehdit-ve-yaptirimlar-kore-ye-baris-getirmez-443096-1.

Kore Yarımadası’ndaki krizin yakın gözlemcileri, kuzeydoğu Asya’nın askerileştirilmesinin tansiyonu yükselttiği konusunda hemfikir. ABD üslerinden gelen tehditler ve askeri tatbikatlar barış önünde engel oluşturuyor.
Barış anlaşmasının ana parçaları Güney ve Kuzey Koreliler. Kore Yarımadası’nın bu ki yarısına barış yolunu açmak için her türlü imkân bulunmalı.

Barış ihtimali
Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Kampanya (ICAN) 2017 Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. Bu ödülü kazanmalarının sebebi, Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması’nı kabul ettirmek için gösterdikleri çabaydı. Anlaşma, BM’ye üye 122 devlet tarafından yapıldı. Ödül töreninde, ICAN lideri Beatrice Fihn, anlaşmaya katılmayan ülkeleri saydı; ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore. Tüm ulusları bu anlaşmaya katılmaya çağırdığını söyledi. Dünyadaki nükleer silahların en büyük kısmı, ABD ve Rusya’nın elinde.


En küçük ve buna rağmen öldürücü cephanelik ise K. Kore’de. Düşmanları kendi silahlarını bırakmadıkça, kendi cephaneliğinden vaz geçmeyecek. K. Kore felç edici yaptırımlarla mücadele ediyor. Ne savaş tehditi ne de yaptırımlar yarımadaya barış getirecek. Barış güven ve görüşmelerle kazanılır. Kore Yarımadası etrafında güvensizlik atmosferi yaratan ABD ve onun müttefikleri. Bu arada iki Kore, anlaşmazlıkları gidermenin en iyi yolunu bulmaya çalışıyor. Nefes almalarına izin verilmeli. Barış yolları tıkanmamalı.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif
SON