Körfez kirlilikle boğuşuyor: Eski haline dönmesi zor
ÇMO Kocaeli Şube Başkanı Ağdacı: Ağır sanayiler, kimyasal içerikli fabrikalar, liman işletmeleri, son olarak da 1 sene önceki 100 tonluk yakıt sızıntısı Körfez’in sonunu getirdi

Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Kocaeli Şube Başkanı Sait Ağdacı, 12 Ocak 2017 tarihinde, Dilovası’ndaki limanda meydana gelen akaryakıt sızıntısının üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen kirlenmenin etkilerinin devam ettiğini söyledi. Ağdacı, “Bizim çalışmalarımıza göre, 100 tonun üzerinde yakıt sızdı, denize. Olayın ardından 1 yıl geçti ama ne TÜBİTAK ne de İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından açıklama yapılmadı. Denizin ekosistemi zarar gördü. Körfezin eski günlerine dönmesi çok zor” dedi.
Dilovası’nda, geçen yıl, limandan sızan akaryakıt denizde kirliliğe yol açmış ve akaryakıt, Derince sahili ile karşı kıyılara kadar ulaşmıştı. Sızıntı nedeniyle su kuşları, petrole bürünürken, çoğu yaşamını yitirmiş, temizlenerek kurtarılanlar ise doğaya bırakılmıştı. Tanktan tanka aktarma sırasında felaketin yaşandığını söyleyen ÇMO Kocaeli Şube Başkanı Ağdacı, “Dilovası’nda bir liman işletmesinden tanktan tanka işleme sırasında akaryakıt sızıntısı meydana geldi. Bu tabi ki İzmit Körfezi’ni belirli oranda kirletti. Kirletmeye de devam ediyor; ama ondan öncesine dönecek olursak Kocaeli’de 1960’lardan bu yana olagelen çarpık sanayileşme ve çarpık kentleşmeden dolayı körfez zaten belli oranda kirlenmişti. Özellikle bu kentte 2 bin 500’ün üzerinde sanayi kuruluşu var. 41 adet liman işletme tesisi, 39 tane tersane var. Liman başkanlığına kayıtlı bin 654 tane deniz aracı var. Kocaeli limanına ayda bin gemi, yılda 11-12 bin gemi giriş-çıkış yapıyor. 2 milyona yakın nüfusu olan bir kentten bahsediyoruz. 15 organize sanayi bölgesi var. Bu kadar çarpık yoğunlaşmanın olduğu bir kentte körfezin kirlenmemesi zaten mümkün olmazdı” diye konuştu.
100 tonun üzerinde akaryakıt
Körfeze sızan akaryakıtın 100 tonun üzerinde olduğunu kaydeden Ağdacı, şunları söyledi: “Yetkililer 70 ton civarında dediler; ama bizim tespitlerimiz 100 tonun bile çok çok üzerinde olduğu yönünde. Çünkü kirlenmenin olduğu yerden, Dilovası’ndan, körfezin doğu ucuna kadar bütün körfez siyaha boyandı. Karşı kıyıda Altınova, Karamürsel, Değirmendere sahilleri de dahil olmak üzere bütün körfez siyaha boyandı.”
‘Numune alınıp açıklama yapılmadı’
Olaydan bir gün sonra yani 13 Ocak’ta, TÜBİTAK 28 yerden numune aldığını ama sonrasında gerekli açıklamaların yapılmadığını da sözlerine ekleyen Ağdacı şöyle devam etti; “Kirlenmenin olduğu noktadan başka yerlerde de sızıntı olabilir düşüncesiyle numune aldılar. Bu numuneler parmak izi yöntemiyle analiz yapılmak üzere TÜBİTAK’a gitti.
Parmak izi yönteminde denizden alınan numune ile kirlenmenin olduğu numune karşılaştırılıyor, birebir örtüşürse ‘Sızıntı buradan olmuştur’ deniliyor. Ondan 10 gün sonra 23 Ocak’ta ise bu kirlenmenin deniz ekosistemine etkisi nedir diye araştırmak üzere yine TÜBİTAK tarafından deniz dibinden numuneler alındı. Aradan 1 yıl geçti. Hâlihazırda yetkililer tarafından ne TÜBİTAK tarafından ne İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından bir açıklama yapılmadı. 12 Ocak’ın hemen akabinde, 14 Ocak’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklama vardı. Orada, ‘Dilovası’nda denizi kirleten firmaya 2 milyon 100 bin TL ceza verilmiştir. Gerekli işlemler de oluşturulan zarar tespit komisyonu tarafından devam etmektedir’ diyor. Bizim sorduğumuz soruların cevabı bu değil.”
Ağdacı sözlerini şöyle noktaladı: “Körfezin eski günlerine dönmesi çok zor; ama daha da kötüye gitmemesi için bir defa bu sanayi yoğunluğunu dağıtmak lazım. Bu kentte 2 bin 500’ün üzerinde sanayi kuruluşu var ve bunların birçoğu ağır sanayi. Demir çelik fabrikaları var, boya fabrikaları var, çimento fabrikaları var, kimyasallar var, 41 tane liman işletme tesisi var. Bunların hepsi, bu körfezi kirletici faktörler. Üstüne bir de nüfus yoğunluğunu bindirdik ve körfez neticede bu hale geldi.”