Gezi davası kararı istinafa taşınırken AYM’ye de başvuru yapıldı. Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay, “Korku duvarını aşacağız” dedi. Yapıcı’nın kelepçesi ise BirGün’deki yazısının ardından çıkarıldı.

Korku duvarını beraber aşacağız
Taksim Dayanışması, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. (Fotoğraf: BirGün)

Dilan ESEN

Taksim Dayanışması, yüksek hapis cezaları ve 7 kişinin tutuklanmasıyla sonuçlanan Gezi davasında gerekçeli kararın açıklanması sonrası yaşanan hukuki sürece dair açıklama yaptı. Açıklamada, istinaf mahkemesine itiraz başvurusu ile hukuksuz tutuklamaya ilişkin de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yapıldığı aktarıldı.

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Binası’nda gerçekleştirilen açıklamada konuşan İstanbul Tabip Odası Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Nazmi Algan, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Mücella Yapıcı’nın kelepçeli şekilde muayene edildiğini hatırlattı ve İstanbul Protokolüne dikkat çekti. Özellikle AKP iktidarı döneminde İstanbul Protokolü’nün uygulanmadığını söyleyen Algan, “Sonradan yaptıları protokoller hekimlerin muayenelerini İstanbul Protokolü'ne uygun yapması gerektiğini değiştirmiyor. Hekimler bir baskıyla karşılaştığı zaman bildirmeli. Mücella'nın yaşadıkları için hekimler hakkında soruşturma başlattık. İstanbul Protokolü eğitimlerinin başlaması için bir adım attık ve henüz olumlu geri dönüş gelmedi” dedi. Gerekçeli kararın 45 günde yazıldığına vurgu yapan Avukat Evren İşler ise şunları ifade etti: “620 sayfa ama hiç gerekçe içermeyen, daha önceki belgelerin kopyalanmasından ibaret bir gerekçeli karar. Özüne baktığımızda gerekçesi yok. İstinaf başvurusu ve AYM başvurusu yapıldı. Gezi'de suç olmadığını, iddia edilenlerin gerçeğe aykırı olduğunu söyledik. Henüz gönderilmedi, istinaf başvurumuz. AYM başvurusunda özellikle ölçülülüğe uyulmaması, kararın siyasi olduğu ve yasal bir yargılama yapılmadığını söyleyen bir başvuru.”

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen, şunları söyledi: “Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı rejim karşısında adaleti savunmaya, demokrasiyi savunmaya, en temel anayasal haklarımızı savunmaya devam edeceğiz!”

‘UNUTTURMAYALIM’

18 yıl hapis cezası verilen Av. Can Atalay'ın babası Mustafa Atalay da hukukçuların, tutukluları hiç yalnız bırakmadığını belirtti ve “Toplumun hafızasının giderek silindiğini düşünen egemen güçler, belli bir zamana yayarak bu tür cezalarla hapislerde yatan arkadaşlarımızı unutturmak istiyorlar. Davaların fikri takipçisi olalım, unutmayalım, unutturmayalım. İçerden ne haber derseniz, Can özelinde, tutuklandığı gündeki direnci neyse orada da odur. Dik duruyor, sağlığı da yerindedir. Tayfun da öyledir, Hakan da. Dik duracağız, yılmayacağız, çoğalacağız, kazanacağız ve arkadaşlarımızı yanımıza alıp burada hep birlikte olacağız” diye konuştu.

UMUDU ÖRGÜTLEYELİM

Daha sonra söz alan Mücella Yapıcı'nın kızı Cansu Yapıcı da, “Annemin, BirGün'de yayımlanan yazısından sonra sonunda bir talebimiz yerine getirildi. Mine, Çiğdem ve Mücella’nın beraber kalabilecekleri, havalandırma hakkından yararlanabilecekleri bir koğuşa alındıklarını öğrendik. Yine BirGün'deki yazıdan sonra annemin, Adli Tıp Kurumu'na götürüldüğünde kelepçelerinin çözüldüğünü öğrendik. Bunlar bazı şeyleri mücadeleyle kazanabileceğimizi gösterdi” ifadelerine yer verdi.

Cansu Yapıcı daha sonra annesi Mücella Yapıcı’nın mesajını okudu: “O parktaki olağanüstü direniş gelecek için bir umut olmuş ve ülkeye çekilen karanlık perdesini aralamıştır. Anayasal haklarımızın bize unutturulmaya çalışıldığının farkındayız. Gezi Direnişi’nin yıl dönümünde, Cumartesi Anneleri'nin direnişinde ve Onur Yürüyüşü'nde arkadaşlarımız gözaltına alındı. Demokrasiye, barışa, daha insanca yaşama hareket etmiş bir toplum, yıllar geçse de bunu unutamaz. Umudu örgütlemeye, birlikte mücadele etmeye devam etmeliyiz.”

BU TESADÜF DEĞİL

18 yıl hapisle cezalandırılan diğer isimlerden biri olan Tayfun Kahraman'ın eşi Meriç Demir Kahraman ise şunları dile getirdi: “Son derece kıymetli ve verimli bir coğrafyada yaşıyor olmamıza rağmen, sağlıklı yaşam hakkımızı konuşamıyoruz. Doğanın tahribatına, kentin talanına karşı duranların cezalandırılmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz. Bu mücadelenin tutsak edilmesi tesadüf değildir. Bırakın korkmayı, geri basmayı bizim buradan çıkaracağımız ders mücadelemize daha da sarılmaktır.”

Meriç Demir Kahraman eşi Tayfun Kahraman ile Can Atalay’ın mesajını okudu: “Gezi’yi karalamaya çalışanlar şimdiden dezenformasyona başladılar. Mahkeme kisvesi adı altında tarih tezi yazmaya çalıştılar. Türkiye’nin geleceğini karartmaya çalışan bu çaba başarısız olmaya mahkûmdur. Gezi bu memleketin sönmeyen umududur. Silivri ile yükseltmeye çalıştıkları korku duvarı bir kez daha aşılıyor.”