Salgına karşı ‘kriz belediyeciliğini’ hayata geçirdiklerini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, dayanışma içinde virüse karşı mücadele ettiklerini, salgının boyutunu ve hızını düşürmeye çalıştıklarını söyledi

Korona salgınına karşı, kriz belediyeciliği devrede

NAMIK ALKAN

Salgına karşı büyük bir mücadele veren İzmir Büyükşehir Belediyesi, “kriz belediyeciliğini” hayata geçirerek salgının en az hasarla atlatılması için adeta seferberlik ilan etti. Kriz belediyeciliği yönergesini yayımlayarak belediye mevzuatına önemli bir katkı sağladıklarını kaydeden Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bizzat her adımı yakından takip ediyor. Karşılarında dünyanın karşı karşıya olduğu büyük bir sorunun varlığını dikkat çeken Soyer, “Bu sorunun üstesinden sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gayretleriyle gelinemez. Kamunun birlik içinde hareket etmesi gerekir. Biz de İzmir’de tüm kamu kurumlarıyla birlikte hareket etmeye çalışıyoruz” dedi.

►Büyükşehir Belediyesi virüsle mücadelede ne gibi önlemler alıyor? Şimdiye kadar neler yapıldı, neler yapılması planlanıyor?

Koronavirüs salgınına karşı birçok önlem aldık, ekiplerimiz dezenfeksiyondan gıda yardımına kadar onlarca farklı alanda seferber oldu. Toplu taşımadan marketlere sosyal mesafeyi korumak için uyarılar ve yeni kurallar getirdik. 65 yaş ve yardıma ihtiyacı olan hemşerilerimize her türlü hizmeti sunarak onların ve toplum sağlığının güvende olmasını sağladık. Türkiye’nin tek belediye hastanesini, Eşrefpaşa Hastanesi’ni seferber ettik. Sağlık çalışanlarına kalacak, yer ve maske üretmeye başladık, ulaşımı ücretsiz yaptık. Pazarlarımızı güvenli alışveriş mekânları olacak şekilde yeniden düzenledik. Kamu özel ayrımı yapmadan dezenfekte ekiplerimiz halkın yoğun kullandığı her yeri ilaçladı. Açıkta, kaldırımda gıda satışını yasakladık. AVM'lerin market ve eczaneler dışında kapatılmasını istedik, uydular. İzmir’de 20 noktada termal kamera kurmaya da başladık.

►Merkezi yönetim, İzmir'de yerel yönetimlerle işbirliği içerisinde mi?

Salgın boyunca alınan önlemler kadar bir başka noktanın önemli olduğuna dikkat çektik. Dayanışmanın. Karşımızda dünyanın karşı karşıya olduğu bir sorun var. Bu sorunun üstesinden sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin gayretleriyle gelinemez. Kamunun birlik içinde hareket etmesi gerekir. Biz de İzmir’de tüm kamu kurumlarıyla birlikte hareket etmeye çalışıyoruz. Ortak sorunları beraber, yetki alanlarımızdaki sorunları ise fikir alarak, dayanışarak çözmeye çalışıyoruz. Kamu kurumlarından gelen talepleri de doğal olarak karşılıyoruz.

►İllerde kurulan pandemi kurullarında İzmir Büyükşehir Belediyesi de yer alıyor mu? Alıyorsa koordineli bir çalışma söz konusu mu?

Pandemi Kurulu’nda biz de yer alıyoruz. Herkes iyi niyetle çalışıyor, fikirlerimizi açık açık ifade ediyoruz. İlk toplantı pazartesi günü yapıldı ve İzmir’de iki haftalık bir sokağa çıkma yasağı uygulanması fikrini Pandemi Kurulu’na bizzat ilettim. Büyükşehir Belediyesi olarak uygulanmasında yarar gördüğüm konuları bildirdim. Kamu görevi üstlenen kurumların bu gibi kriz durumlarında iletişimi kesmeden, birlikte harekete geçebilmesi çok önemli.

►‘Kriz belediyeciliği’ nedir?

Görüldüğü gibi çok sayıda önlem aldık ve uyguladık ama biz bunlardan daha önemli bir adım attık. İzmir’de “kriz belediyeciliğini” hayata geçirdik. Kriz belediyeciliği yönergesini yayımlayarak belediye mevzuatına önemli bir katkı sağladık. Bu yeni yönetim modeli sayesinde sorunlara hızlıca çözüm üretiyoruz. Artık İzmir’de belediyecilik hizmetleri Kriz Yönetim Üst Kurulu, Kriz Yönetim İcra Kurulu ve Bilim Kurulu olmak üzere üç ana kurul üzerinden yürütülüyor. Salgının boyutunu ve hızını düşürmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de yaşadığımız krizin ekonomik ve sosyal boyutlarını düşünüyoruz. Dayanışmayla birlik oluyoruz. Kent, yaşadığı sorunu çözmek için kenetleniyor, belediyemiz olanaklarını seferber ediyor ama sorunu beraber çözüyoruz. Bu da bizim en büyük kazancımız olacak. Salgını atlatınca geride gösterdiğimiz dayanışma kalacak ve bizi birbirimize daha da yakınlaştıracak.