Biden'a basın toplantısında Covid-19 ölümleriyle ilgili tek soru sorulmadı. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler kitlesel ölümler karşısında aynı duyarsızlığı paylaşıyor, Amerikan kapitalist sınıfının çıkarlarını koruyorlar.

Koronavirüsün etkileri gizlendi

Patrick MARTIN

ABD Başkanı Joe Biden 19 Ocak'ta uzun bir basın toplantısı yaptı. İki saatlik gösteri, Beyaz Saray, şirketler medyası ve ABD siyaset kurumunun sıradan insanların kaygılarından ne kadar uzaklaştığının kanıtı gibiydi. Biden soruları almaya başlamadan önce birkaç dakika konuştu. Covid-19 nedeniyle o gün hayatını kaybeden 2 bin 374 Amerikalıya değinmedi. Bu sayı, Omicron varyantı ortaya çıktığından beri yaşanan en yüksek günlük ölüm oranlarından birini temsil ediyor.


Tüm siyasi görüş ayrılıklarına rağmen Demokrat Başkan ve Cumhuriyetçi muhalifler kitlesel ölümler karşısında aynı duyarsızlığı paylaşıyorlar. Amerikan kapitalist sınıfının çıkarlarını temsil ediyor ve savunuyorlar. Milyarderlerin ise insan hayatını ve güvenliğini öncelemenin iyi bir fikir olabileceğine dair bir önerileri yok. Salgın süresince işyerlerini ve okulları açık tutmanın mantığı işte bu.

OMICRON VARYANTI GÜNDEM BİLE DEĞİL

Biden, iktidarının birinci yılını doldururken ‘önemli ilerlemeler’ kaydettiklerini söyledi. İstihdamdan, işsizliğin düşmesinden, başarılı aşı kampanyasından söz etti. Konuşmasında ‘kendini kandırmanın’ dozu gerçekten yüksekti. Amerikan toplumunun fertleri son yüzyılın en kötü sağlık krizini yaşadılar. Dedelerini, ebeveynlerini, dostlarını, iş arkadaşlarını ve hatta çocuklarını yitirdiler. Biden iktidara geldiğinden bu yana 475 bin Amerikalı daha salgın yüzünden hayatını kaybetti. Biden tabii ki buna değinmedi. Omicron varyantının yayılmasıyla bu kış hastalanıp öleceği öngörülen yüzbinlerce insana da değinmedi.

Basın toplantısına katılan gazeteciler de kitlesel ölümlerle ilgili soru yöneltmediler. 22 Ekim 2020 tarihinde yapılan adaylar arası tartışmada Biden’ın Trump’a yönelttiği eleştiriyi hatırlayabilirler. Biden, salgında ölen 220 bin Amerikalıya dikkat çekmiş ve “Bu sayıda ölümden sorumlu olan hiçbir insan ABD Başkanlığı koltuğunda kalmamalı” demişti. Şimdilerde ise ölü sayısı o günün dört katına yaklaşıyor.

BİNLERCE ÖĞRETMEN HAYATINI KAYBEDİYOR

Aynı tartışmada Biden öğretmenlerin haklarını savunmaktan söz ediyor ve Trump’ın izlediği politikanın “Öğretmenler, çoğunuz ölmeyeceksiniz, kafaya takmayın” demekten ibaret olduğunu söylüyordu. O günden bu yana binlerce öğretmen öldü. Ortaya çıkan yeni varyant, çocuklar için de tehlike arz ediyor ve Biden’ın politikası Trump’ın politikası ile aynı. Biden toplantıda “Kapanmaya gitmeyeceğiz. Okulları tekrar kapatmayacağız" dedi.

Öğretmen grevleri ve vakalar artarken yüzyüze eğitime dönülmesine karşı çıkan diğer eylemler sorulduğunda Biden bu tür muhalif eylemlerin önemli boyutta olmadığını söyledi ve eylemcileri küçümseyerek gülümsedi. Okulların yüzde 95’inin fiziksel eğitime döndüğünü söyledi. Emekçi kesimin muhalif eylemleri karşısında takındığı alaycılık, iki saatlik toplantı boyunca gösterdiği tek samimi tavırdı.

BIDEN'IN AÇIKLAMASINA BEYAZ SARAY'DAN TEKZİP

ABD’nin Rusya’ya karşı operasyon yürütmesi giderek daha olası hale geliyor ve mevcut durum basın toplantısının da başlıca konusuydu. Basın mensupları Biden’dan hasmane yorumlar alabilmek için tekrar tekrar sorular yönelttiler. Henüz kanıtlanmamış olsa da “Putin’in Ukrayna’yı işgal etme” planlarına değindiler. Bunun gerçekleşmesi halinde ABD’nin hızla misilleme yapacağını duymak için uğraştılar.

Biden da Putin’in Ukrayna’yı işgal edeceğini düşündüğünü dile getirdi fakat durumun kesinlik kazanmadığını söyleyerek NATO ile Rusya arasında yaşanacak doğrudan bir çatışmanın tehlikelerine dikkat çekti. Basın mensupları tatmin olmuş gibi değillerdi. Biden, Rusya’nın Ukrayna’yı düpedüz istila etmesiyle, belli bir bölgeyi işgal etmesi arasındaki farka dikkat çekti. İstila durumunda ağır ekonomik yaptırımlar söz konusu olacaktı, diğer koşulda ise sonuç böyle olmayabilirdi. Biden’ın Putin’e işgal için ‘yeşil ışık yaktığı’ yorumları dakikalar içinde manşetlere taşındı. Beyaz Saray temsilcileri hızla tekzipler yayınlamaya koyuldular ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması halinde Amerika’nın en sert cevabı verileceği söylendi.

Basın toplantısının en çarpıcı anlarından biri de, Biden’ın Cumhuriyetçilere dair itirafıydı. Cumhuriyetçileri hafife aldığını itiraf etti ve yönetiminin önüne bu denli taş koyacaklarını öngörmediğini söyledi. Hafife alacak ne var? Cumhuriyetçiler seçimleri feshetmeye çalıştılar. Kongre, haftalar boyunca Trump’ın yalanlarının peşinden gittiler, seçimin meşruiyetine gölge düşürdüler. Kongre'deki Cumhuriyetçilerin üçte ikisi Biden’ın seçim zaferini tasdik edecek oylamada karşı oy kullandılar. Bu oran Kongre'yi rehin almaya ve Trump’ın Beyaz Saray’da kalmasını sağlamaya yetmedi.

CUMHURİYETÇİLER FAŞİST BİR HAREKETE DÖNÜŞTÜ

Cumhuriyetçilere halen Trump liderlik ediyor. Trump ise Biden’ın zaferini tanımıyor ve başkanlığını gayrimeşru olarak tanımlıyor. Cumhuriyetçilerin yönetimin politikalarına karşı çıkmasına Biden nasıl şaşırabilir?

Biden Cumhuriyetçi Parti’nin Trump’ın şahsi otoritesine bu denli teslim olmasına şaşırdığını da ifade etti. Alışıldık kapitalist politikaları çift partili süreçle hayata geçirmek için Cumhuriyetçi kongre üyelerinin ve senatörlerin pazarlığa girmekteki isteksizliklerini de buna bağladı. Fakat Cumhuriyetçi Parti’nin, eski başkanın diktatörlüğü altında faşist bir harekete dönüşmesinin ne gibi tehlikeler barındırdığına değinmedi.

Aksine, toplantı boyunca Cumhuriyetçilere hitap eden açıklamalar yaptı. Senato’daki Cumhuriyetçilere övgüler sundu, azınlık lideri Mitch McConnell’dan ‘arkadaşı’ olarak söz etti. Savaş çığırtkanı John McCain’i aziz gibi andı. Fox Haber’in provokatif sorusuna cevaben “ülkeyi solcu politikalara çekmeye çalıştığı” iddiasını reddetti. “Sosyalist değil, kapitalistim,” dedi.

TEKNOLOJİYLE İLGİLİ DEĞİŞİM UYARILARI

Yaşanan siyasi krizin çarpıcılığı bir noktada deşifre oldu. Biden, devrim niteliğindeki teknolojik gelişmelerin toplumu kökten değiştirdiğinden söz etti. “10 yıl sonra bambaşka bir dünyada yaşıyor olacağız” dedi. Önümüzdeki 10 yılda yaşanacak değişimlerin, son 50 yılda yaşananlardan da fazla köklü olacağına değindi. “Ülkemizde ve dünyada demokratik kurumların korunmasını sağlayabilecek miyiz?” diye sordu. Kendi yanıtı “Zor olacak” oldu.

Dünya radikal değişimlerin eşiğinde, bunu ABD başkanı da kabul ediyor. Değişimin önümüzdeki 10 yıl patlama yapacağını öngörüyor. “Demokratlar hayatta kalabilecek mi?” Biden bu soru karşısında kafasını kaşıdı ve “Kim bilir?” dedi. Bu yanıt, altta yatan gerginlik ve korkunun tezahürüydü. Biden faşist tehlikenin farkında fakat adını anamıyor. Çünkü temsil ettiği sınıfın gerçek korkusunun bambaşka olduğunu biliyor: İşçi sınıfına mensup geniş kitleler sağa değil, sola kayıyorlar.

KAPİTALİZM DÜNYADA EŞİTSİZLİĞİN KAYNAĞI

Dünyanın en güçlü emperyalist ülkesinin liderinin ‘demokrasi’ adıyla andığı şeyin hayatta kalıp kalmaması önemli değil. Asıl kast ettiği kapitalizm ve rant sistemi. Bu sistem hiçbir gerçek demokraside tahammül edilemeyecek ekonomik adaletsizlikler üretti. Dünyanın her yerinde faşist hareketler türetmekten başka bir işe yaramıyor. Bu hareketler demokratik hakları lağvetmek ve işçi sınıfını zenginlerin çıplak diktatörlüğü ile yönetmek istiyorlar.

Sosyalizm ya da barbarlık, seçeneklerimiz bunlar. İşçi sınıfı kapitalist düzeni sürdüren kurumlarla bağını kesmek, uluslararası düzeyde bir araya gelip mücadele etmek zorunda.

Kaynak: World Socialist Web Site
Çeviren: Fatih Kıyman