Merhaba değerli okuyucular. Önümüzdeki günlerde ülkemizdeki ilk kurulan ve en çok üyeye sahip meslek birliği olan MESAM’ın (Türkiye Musiki Eserleri Meslek Birliği) 16. Olağan Genel Kurul’u var. Bu nedenle sizlere bu örgütler hakkında kısa bilgiler vermeye çalışacağım. Zira Türkiye’de hep kavgalarla, iç çekişmelerle, kayyumlarla, genel kurullarında çıkan olaylarla anılır bu hak arama örgütleri. Yöneticileri de genellikle tanınmış kişilerden oluştuğundan toplumda hep bir merak konusudur meslek birlikleri.

Türkiye’de toplam 6 adet Müzik Meslek Birliği vardır. Eser sahiplerinin haklarını takip eden MESAM ve MSG, fonogram yapımcılarının haklarını takip eden MÜYAP MÜYABİR, MÜZİKBİR ve de icracı-yorumcu- sanatçıların haklarını takip eden alanında tek MÜYORBİR.

Meslek Birlikleri; fikir ve sanat eseri sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin ve süreli olmayan yayınları çoğaltan veya yayanların ortak çıkarlarını korumak, kanun ile tanınmış hakların idaresini ve takibini, alınacak ücretlerin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlamak üzere 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Fikir ve Sanat Eseri Sahipleri ile Bağlantılı Hak Sahipleri Meslek Birlikleri ve Federasyonları Hakkında Tüzük hükümlerine göre kurulmuş birliklerdir. Mali ve idari olarak TC Kültür Bakanlığı’nın denetimine tabidir. Üyelerinden aldıkları yetki belgesine göre de kısaca amaçları;

■ Üyelerinin ortak çıkarlarını korumak.

■ Üyelerine kanunla tanınmış haklarının idaresini ve takibini sağlamak.

■ Üyeleri adına hakların idaresi ve takibiyle ilgili telif ücretlerini tahsil etmek.

■ Bu ücretleri genel kuruldan geçen dağıtım yönergesine göre üyelerine dağıtmak şeklinde özetlenebilir…

Meslek birlikleri toplu hak idare etme örgütleridir. Aslında birer hak ediş kurumu olmalarına rağmen ülkemiz bir sosyal devlet olmadığı için meslek birlikleri bazı üyeleri için bu görevi de üstlenmek zorunda kalmışlardır.

2 yılda bir gerçekleşen genel kurullarda asıl üyeler yönetim, denetleme, haysiyet, teknik bilim kurulu üyelerini seçer. Her meslek birliğinin tüzüğünde üyelik türleri belirtilmiştir. Asıl üye, yararlanan üye, aday üye vb. Ama sadece asıl üyeler seçimlerde oy kullanabilirler. Seçim öncesi genel kurula katılan asıl üyelerin oylarıyla bir divan kurulu ve divan başkanı seçilir. Seçimi onlar yönetir. Seçilen yöneticiler de 2 sene boyunca Meslek Birliği’nin yönetiminde söz sahibi olur.

Türkiye’de meslek birliği yöneticisi olmanın en büyük zorluklarından biri kullanıcıların telif konusuna olan duyarsızlıkları. Bu yüzden lisanslama ve de ardından tahsilat yapmak gazetelerde “telif zulmü” diye başlıklar atılırken çok zor. Kullanıcılar deyince aklınıza bakkal dükkanı, kuaför salonu falan gelmesin. Ülkenin kocaman holdingleri, televizyonları, radyoları, otelleri AVM’leri var karşımızda. Kısacası koskocaman bir sermaye var. Sermayenin iktidarla olan ilişkisi de düşünüldüğünde söz yazarı, besteci, yorumcunun haklarını takip ve tahsil etmekle görevli meslek birliklerinin karşısına çıkan engelleri tahmin etmek zor olmasa gerek. Pek bilinmeyen bir durumdan söz edeyim sizlere. Bizim şarkılarımız biz öldükten 70 sene sonra kamuya mal oluyor. Yani ev gibi, araba gibi, arsa gibi çocuklarımıza torunlarımıza kalmıyor. Evet, yanlış duymadınız. Zira bir soyut mülkiyet sözünü ettiğimiz. Şimdi söz yazarının bestecinin yorumcunun hakkını yaşarken vermiyorsunuz öldükten 70 sene sonra da kamuya mal ediyorsunuz.

Böyle bir adaletsizlik olur mu? Bu yüzden telif hakları çok ama çok önemli.

Şarkılarımızı, yapımlarımızı izinsiz çalanlar, kullananlar korsanlık değil düpedüz hırsızlık yapıyorlar. Bu böyle bilinsin…