Ali Tansu Turhan’ın uzun metrajlı filmi “Diyalog” Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde seyirciyle buluştu. Oyuncu Hare Sürel, “Köşelere sıkıştık, İyi hissetmiyoruz. Sanat insanlara nefes aldırıyor, umut veriyor” dedi.

Köşelere sıkıştık
Fotoğraf: Başka Sinema

Işıl ÇALIŞKAN

Ali Tansu Turhan, ilk uzun metraj filmi Diyalog’la sinemaya içeriden bakan bir hikâye anlatıyor. Bir yönetmenin yeni çekeceği filmin oyuncu seçmeleriyle başlıyor film. Hare Sürel ve Ushan Çakır’ın oynadıkları Ushan ve Hare’yi tanıyoruz yönetmenle birlikte. Hiç görmediğimiz, sadece sesini duyduğumuz yönetmenden, ilişkilerinin sonuna yaklaşmış bir çifti canlandıracakları filmin hikâyesini dinliyoruz. Çekimlerle birlikte, Ushan ve Hare arasında da bir yakınlaşma başlıyor. Filmde biten bir ilişkinin sıkıntılarını yaşayan oyuncular, gerçek hayatlarında yeni bir ilişkiye başlayabilecekler midir? Sette başlayıp sette biten bir film içinde film olan Diyalog; seyirciyi hayatın mı filmlere, filmlerin mi hayata etki ettiği sorusu üzerine düşündürüyor. Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde seyirciyle buluşan Diyalog’un oyuncuları ile konuştuk.

Texti ilk okuduğunuzda ne hissetmiştiniz?

Hare Sürel: Ben çok şaşırmıştım açıkçası. Onuncu sayfada bir durup “Ben ne okuyorum acaba? Bu nasıl bir yere gidecek?” diye heyecanlanmıştım. Bittiğinde de öyle oldu benim için. Çok cesur ve heyecan verici bir senaryoydu bence. O yüzden çok etkilenmiştim.

Ushan Çakır: Ben de enteresan bulmuştum. Film cevap vermekten çok soru soruyor. Ben o noktadan etkilenmiştim. Söylemek istedikleri şeylerde biz operatör gibi değiliz. Film soru sorarak başlıyor ve devam ediyor. Bazı sorular var, çok temel sorular aslında. Biz bunların cevaplarını zamanında verdik ama sonucunu hiç düşünmediğimiz sorular. Onları tekrar sorduğumuz zaman “Evet ya! Acaba neydi bunların cevabı?” diye düşünmeye başladığımız sorular.

Bu film içindeki film durumu, izleyici açısından farklı. ‘İç film’ deneyimi sizin için nasıldı?

Hare Sürel: Biraz bireysel bir yolculuğa da dönüştü. Sadece isimleri aynı, orada başka bir karakter kurmaya çalıştık yine ama isimlerin aynı olması bile, bunu en azından benim için bireysel bir yere çekti. Daha çok kendimize sorduğumuz; cevap aldığımız, alamadığımız bir sürece dönüştü.

DİL, HEM BİRLEŞTİREN HEM DE AYIRAN BİR ŞEY

Filmdeki senaryo sizin ilişkilere bakışınızı ne kadar yansıtıyor?

Hare Sürel: Biz bu işi yaparken aslında kadın erkek ilişkisinin ötesinde bir ilişki olgusu ele almaya çalıştık. Dolayısıyla sadece kadın erkek ilişkisi olarak değerlendiremem ama insani ilişkide kurulan ya da kuramadığımız diyalog, sessizlikle başlayan bir şeyin nelerle yıprandığı ve iletişimsizliğe dönüştüğü… Daha çok bunlar üstüne düşündük ve bunları aradık.

Aslında diyalogsuzluğun da diyalog olduğunu gösteriyor değil mi bu film?

Hare Sürel: Kesinlikle. Çünkü dil çok tuhaf bir şey. Bence hem çok şanslıyız sahip olduğumuz için hem de çok sınırlı bir şey. Kavramlar sınırlı ama bir yandan da bir araya getiren bir şey. Dil, hem birleştiren hem ayıran bir şeye dönüşüyor. Diyalog, kurmakla geliyor ya. Kurulacak bir şey işte. İnşa edilmesi gereken bir şey. Orada da yine bir mimari yapıdaki gibi boşluklar, holler, sessizlik… Kesin olması gereken şeyler.

Pandemi döneminde gerçekleşen çekimler sırasında ilginç şeyler yaşandı mı?

Hare Sürel: Pandeminin bir de ilk dönemiydi. Daha aşı bulunmamıştı. Maske ve dezenfektan dışında bir önlem yoktu. Ne olacağımızı bilmediğimiz bir dönemdi. Kapalı geçen bir dönemden sonra çalışmaya başlamak bize iyi gelmişti ama bir yandan endişeliydik. Pandemi günlerinde olması başlıca değişikti. Belki 30 dakikalık o plan bizim için değişikti. Hiç denemediğimiz bir şeydi. Bir de 8 günde çekmemiz ilginçti, çok kısıtlı imkanlar söz konusuydu. O da bir gecede, 12’den 5.30’a kadar... O şartlarda yalnızca üç take almamızı mümkün kılıyordu.

Günümüzde birçok festival yasaklanıyor. Şu an bu festivalin gerçekleştiriliyor olmasının nasıl bir önemi var?

Ushan Çakır: Şarkı söylemedikçe sorun yok anladığım kadarıyla.

Hare Sürel: Yani üzücü tabii. Ushan çok iyi bir cevap verdi, artıramıyorum. Gerçekten biraz köşelere sıkışmış durumdayız. Küçük alanlarda, kıyıda köşede bir şeyler yapmaya çalışıyoruz gibi. Çok iyi hissetmiyoruz bence toplu olarak. O yüzden bir şeylerin gerçekleşmeye devam etmesi insanlara nefes aldırıyor, umut veriyor. Çünkü umutsuz olmaz ama çok iyimser bir umutla da olmaz. Yani işler karışık. (gülüşmeler)

Son olarak, önümüzdeki projeleriniz neler?

Hare Sürel: Benim kesinleşen, aktif olarak çalıştığım bir iş yok. Festivalde Diyalog ve Cadı Üçlemesi ile yer aldım.

Ushan Çakır: Biz de bir oyun çalışmaya başladık. Kasım ortasında prömiyerini yapacağız. GAIN’de Cezailer diye bir işimiz var. Çekimlerinde çok eğlendiğimiz, heyecanlandığımız bir çalışmaydı. Bir de Altın Portakal’da ‘Lütfen Cevap Veriniz’ diye bir filmimiz var. Melisa Şenolsun ve Cem Yiğit Üzümoğlu ile beraber oynuyoruz.