Çok sevdiğim kısa filmi “Sulukule Mon Amour” ile bu yola koyulan Azra Deniz Okyay, “Hayaletler”de gene hareketli kamerasıyla köşeye sıkışmış karakterleri kovalıyor. Üstelik o kargaşada “kadın azmi”nin de altını çizmiş.

Köşeye sıkışmış karakter kovalamacası

Burnumu jüri üyeliği sıfatıyla sinemamıza bir soktum, önce Antalya Altın Portakal’ın Seçici Kurul üyesi, sonra da Adana Altın Koza’nın Ulusal Jüri üyesi olarak neredeyse yılın bütün kayda değer yerli filmlerini gördüm. Aslında, yorucu olsa da, Seçici Kurul üyeliğini seviyorum. Bu sayede büyük ihtimalle izleyemeyeceğim pek çok filmi görmüş oluyorum çünkü.

57’nci Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Yarışma Jürisi Başkanı Ercan Kesal kendisi, Gülse Birsel, Kıvanç Sezer, Taner Birsel, Zeynep Oral’dan oluşan jürileri için “Jüriler özneldir. Çoğu ilk kez orada bir araya gelir. Bizim jürimiz hazırlıklıydı. Bu filmlerden önce ortak bir kavram anlayışı geliştirdiğimizi düşünüyorum. Ödüller boyunca 'cesaret' kelimesi önemliydi ve biz cesaretten yana tavır almak istedik,” demiş. Kararları oybirliğiyle aldıklarını da belirtmiş.

Jüriler gerçekten öznel oluyor. Bu yüzden de, şahsen benim çok sevdiğim beş filmden dört tanesini ödül listesinde görmek beni sevindirdi. Beşincisi jüriye ulaşamayıp seçici kurulda elenmişti. Eh, zaten eleştiri de nihayetinde öznel bir iştir.

Tunç Şahin (Karışık Kaset, 2014) “İnsanlar İkiye Ayrılır”da bankaların kredi borçlarını tahsil eden kuruluşları, orada çalışanları ve çifte mağdur durumuna düşen borçluları ele almış. Hikâyesini geriye dönüşlerle sağlam bir akış içinde nakleden yönetmen, En İyi Senaryo Ödülü’ne de hak kazandı. Festivalin ekonomik zorlukları temel edinen üç filminden (Diğerleri “Çatlak” ve “Kumbara”) biri olan “İnsanlar İkiye Ayrılır”, bir yandan ekonomik sistemi eleştirirken, bir yandan da bu keşmekeş içinde kurulan yakınlıkları vurguluyor. Filmin oyuncularından Nezaket Erden, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü paylaşınca çok duygulandı.

Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü’nü alan “Çatlak”, daha önce “Sarı Sıcak ile tarımla uğraşan ve sıkıntıya düşmüş bir aileyi anlatan Fikret Reyhan’ın filmi. Buradaki aile ise şehirli. Kafeleri, bakkalları var, servisçilik yapıyorlar. Ama bir gün ağabeylerinin sterlinle borç aldığı alacaklı gelip parasını istiyor. Aile babanın başkanlığında akşama toplanıyor ve bu çatlak, bütün anlaşmazlıkların ortaya dökülmesine yol açıyor. İyi oynanmış bir film. Aslında erkek karakterler ön planda, ancak En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü beş kadın paylaştı: Canan Atalay, Elif Ürse, Gülçin Kültür Şahin, Süreyya Kilimci, Tuğçe Yolcu. Şahin ve Reyhan’ın filmleri iyi ansambl oyunculuk örnekleriydi. Birden çok kadın oyuncuya giden son ödül ise Cahide Sonku Ödülü ve Nesimi Yetik’in “Dirlik Düzenlik”inin oyuncuları Asiye Dinçsoy, Betül Esener ve Dudu Yetik’in oldu. Dinçsoy bence festivalin en iyi kadın oyuncularındandı.

“AHMET MÜMTAZ ÇOK İYİ” DEMİŞTİM

Üçüncü ‘ekonomik’ filmimiz ise epeyce zamandır peşini kolladığım, ilk uzun metraj filmini beklediğim Ferit Karol’un imzasını taşıyor. Mehmet Açar, ödüller belli olmadan önceki yazısında, “En iyi ilk film ödülü için ‘Kumbara’ sağlam dramatik yapısıyla öne çıkabilir,” demiş. Karol, alışık olmadığımız türden bir hikâye anlatıyor. Baş karakterimiz orta yaşlı aile reisi Orhan. Arkadaşına kefil olmanın sıkıntısını çekiyor. Bundan kurtulmak için türlü meslek deniyor, sonunda ahlâkî değerlerini sorgulamak zorunda kalıyor. Murat Kılıç’ın dört dörtlük oyunuyla daha da güçlenen bir film. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü ise “Gelincik”le Ahmet Mümtaz Taylan aldı. Gıkım çıkmaz, çünkü ilk seçimimiz için tuttuğum notlarda onun oynadığı iki film için şunları demişim: “Ahmet Mümtaz çok iyi”.

GÖLGELER İÇİNDE DİSTOPİK ATMOSFER

İlk filmi Altın Portakallı ‘Zerre’ (2012) ile tanıdığımız Erdem Tepegöz’ün yönettiği ‘Gölgeler İçinde’, sinemamızda pek rastlanmayan türde distopik bir atmosfer filmi… “Zerre”de kamerasıyla günübirlikçi bir tekstil işçisinin peşine düşen Tepegöz, bu kez çok farklı bir filmle yine bir emekçi hikâyesi anlatıyor. Gürcistan’da bir maden kasabasında çekilen filmde Tepegöz ve görüntü yönetmeni Hayk Kirakosyan çok etkili bir atmosfer yaratmışlar. “Gölgeler İçinde” En İyi Görüntü (Kirakosyan), Sanat Yönetimi (Armen Ghazaryan) ve Müzik (Greg Dombrowski ödülleri ile SİYAD’ın En İyi Film, Film-Yön’ün En İyi Yönetmen Ödülü’nü aldı.

Ve tabii “Hayaletler”… Çok sevdiğim kısa filmi “Sulukule Mon Amour” ile bu yola koyulan Azra Deniz Okyay, gene hareketli kamerasıyla köşeye sıkışmış karakterleri kovalıyor. Türkiye çapında bir elektrik kesintisiyle bir günde aynı mahalleden geçen dört kişinin yolları çakışır. Okyay’ın Venedik Film Festivali’ Eleştirmenler Haftası’nda En İyi İlk Film Ödülü alan “Hayaletler”i, o semtte yaşananları bu dört kişinin hikâyeleri üzerinden anlatıyor. O kargaşada “kadın azmi”nin altını çizmiş. “Hayaletler” En İyi Film, Yönetmen, Yardımcı Kadın ve Erkek Oyuncu, Kurgu ödüllerini aldı.