Cihan şümul milletimizin Cenubi Amerika’yla münasebetleri artıyor.12-18 Temmuz 2009 tarihleri arasında, dış ticaretten sorumlu devlet bakanı Zafer Çağlayan’ın başkanlığında iş adam ve kadınlarından oluşan...

Aykan Sever
Cihan şümul milletimizin Cenubi Amerika’yla münasebetleri artıyor.12-18 Temmuz 2009 tarihleri arasında, dış ticaretten sorumlu devlet bakanı Zafer Çağlayan’ın başkanlığında iş adam ve kadınlarından oluşan 120 kişilik bir heyet Şili ve Brezilya’yı ziyaret etti. Gezinin daha başlangıcında yani Türkiye’den uçak henüz havalanmışken, tesadüf sonucu uçakta bulunan bir Brezilyalı iş adamına, bir patroniçe tarafından endüstri ipliği satışı gerçekleştirildi. Gezinin sonrası Türkiye’de iş çevreleri tarafından yapılan değerlendirmelerde, memnuniyetler ifade edildi. Hele sayın bakanın, bizimkiler oradaki şirketlerle görüşürken, kartını uzatıp, ben bu şirkete kefilim demesi, garantörlüğü takdire şayan karşılandı. Olay Şili ordusuna kıyafet satma olasılığına kadar varmış…  Bir de arada öğrendiğim bir şeyi size aktarayım. Şili’nin tank modernizasyonları Türkiye’de yapılıyormuş.  Atlantiğin ötesi falan demeden. Her neyse bu gezi basınımızda Güney Amerika’ya dönük büyük bir taarruz  gibi sunuldu.
Bu fetih faaliyetleri benim aklıma, Abdullah Çatlı ve arkadaşlarının bir zamanlar Kosta Rika’da, darbe yapıp ülkeyi ele geçirme hayallerini getirdi…Tabi öncelikle bu haberin kaynağının bir kaç sene önce,Sabri Canbeyli imzasıyla Tempo dergisi için yapılmış, o dönem MHP genel başkanlığına aday olan Abdülkadir Erdil olduğunu ifade edeyim.Her neyse lafı fazla uzatmadan,12 Eylülden bir süre önce Abdullah Çatlı’ya darbenin geleceğini söyler,o da yurtdışına topuklar.Bu arada Almanya’da bir araya gelen ülküdaşlar vatan hasretiyle yanıp kavrulurlar. Cuntanın onları da hapse atacağı korkusuyla Türkiye’ye dönemezler. Hemen bir beyin fırtınası yaparlar, kafalarda şimşekler çakar. Öncelikle dikkatlerini Angola üzerinde yoğunlaştırırlar. Ama oradaki insanların yakin zaman bir iç savaş tecrübesi olduğunu hesaba katarak oradan vazgeçerler. (Bu arada akıllarına hiç Turan illerinden birinin gelmemesi ilginçtir.)
Her neyse önlerine yaydıkları dünya haritasından Kosta Rika’yı seçerler. Hesap basittir: Bu küçük ülkeye( 3.5 milyon civarı)İsviçre üzerinden önce 165 kişi iltica edecektir sonra sayı yavaş yavaş 650’ye çıkacaktır. Ve bir sabah ülkenin ulusal radyosuna el konularak toplumun sosyal ekonomik refahını artırmak için milliyetçilerin iktidarı aldığı söylenecek. Kürşat diye bir arkadaşları yedi dil bildiği için radyodan o konuşacak …
Önce Abdullah Çatlı araştırma için gider ve altı ay  Kosta Rika’da kalır. Dönüşte raporu olumludur. İltica dilekçeleri verilir ama Kosta Rika bu talepleri geri çevirir, onların da hayalleri yatmış olur.
Adam böyle anlatıyor ama tabi ki bu hikayenin doğruluğu şüphe götürür. Belki MHP ye başkan adayı olduğu dönemde reklam için uydurulmuştur,belki de başka açılardan gerçekliği söz konusudur. Ama burada önemli olan faşistlerin hayallerinin bile, gasp,provokasyon ve yalanla süslü olduğudur.
Olayın diğer bir tarafıysa, Abdullah Çatlı’nın gerçekte Kostarika’da ne yaptığıdır. Nitekim M. Ali Ağca’nın Güneri Cıvaoğlu’na verdiği mülakatta (Kanal D 2 Subat1997) bu olay için şöyle der: “Çatlı yabancı servisler tarafından anti -terör eğitimi görmüştü.”  “CIA mı sorusuna ise “CIA demiyorum, CIA’den bir kaçı…”diye yanıtlar.
Evet öteden beri duyarız memleketimizin güzide işkenceci polis şeflerinden bir kısmının Güney Amerika’da eğitim gördüğünü. Ne de olsa darbelerin çoğu Türkiye’den önce burada CIA tarafından organize edilmiştir. işkence ve insan öldürme konusunda yeterince tecrübeli ve bizimkilerle paylaşmayı da sevecekleri malumunuzdur. Onların  bir kısım hocası ise bir sürü hikayesini oradan buradan okuduğunuz Nazi artıklarıdır.Demem o ki yeryüzünün bütün faşistleri birbirini “seviyor”,darısı sol’un başına…