Yaşamlarını sosyal ve ekonomik anlamda sürdürmekte oldukça zorlanan engelli yurttaşlar Dünya Engelliler Günü kapsamında BirGün’e konuştu. Ortak serzeniş devletin engelli politikasının olmaması

Köstek değil destek olun

DENİZ YERLİKAYA

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Engelli bireylerin yaşadığı ayrımcılıklara dikkat çekme günü. Ülkemizde engelli bireyler, toplumsal hayata tam anlamıyla katılamıyor. Bedensel engelli Sevim Çelik ‘Türkiye’de engelliysen öldün demektir’ diyor. Engellilerin yaşadığı sorunları, Bedensel Engelliler Dayanışma Merkezinde bulunan tekerlekli sandalyesine bağlı Sevim Çelik ve artık cüceliğin engelli bile sayılmadığı Ebru Mutlu ile konuştuk.

Türkiye’de engelli olmak nasıl bir şey?
Sevim Çelik: Türkiye’de engelliysen öldün demektir, yaşamayacaksın. İş imkânımız yok, ulaşım çok zor. Durakta bekliyorsun otobüs senin önünden geçiyor ve almıyor. Sanki canavar görmüş gibi davranıyorlar. Otobüslerdeki boş alanları insanlar dolduruyor. O alan benim hakkım olmasına rağmen onlar orada olduğu için otobüslere binemediğim oluyor. Biz acınası insanlar değiliz. İkimiz de çocuklarmızı tek başımıza büyüttük. Devlet bize yardım etmiyor. Çok kötü bir barakada yaşıyordum. Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği Başkanı Kemal Demirel bunu öğrendiğinde bana hemen ev ve iş ayarladı. Sadece bana değil tüm engellilere yardım ediyor.

Ebru Mutlu: Türkiye’de cücelik artık engellilik sayılmıyor, engelli cetvelinden çıkarıldı. Bir arkadaşım sırf bu yüzden askerlikten muaf olduğu halde rapor alamıyor. Ben de iş bulma konusunda çok sıkıntı yaşadım. Engellileri alan iş başvurularına baktım, görüşmelere gittim. ‘Sen engelli değilsin. Biz kolu bacağı olmayanları arıyoruz’ dediler hep.

Devlet tarafından neler yapılması gerekiyor?
Ebru Mutlu: Bizler için öncelikle bir bakanlık kurulmalı. Bizi ancak bizim gibi olanlar anlar. Engelli derneklerine devlet yardımı yapılmalı. Yani yasaların düzenlenmesini istiyoruz. Kimsenin ne olacağı belli değil, şuan sağlıklı durumda olan birinin de engelli olma durumu var. Ayrıca engelli raporlarının düzenli olarak yenilenmesi prosedürünün de kaldırılmasını istiyoruz. Bu hastalık değil ki öbür yıl geçsin.

Sevim Çelik: Çünkü rapor almak zor bir süreç. Hastaneden üç ay sonraya rapor alıyorsun. Bu üç ay sürecinde senin maaşını kesiyorlar. Zaten verilen 600 lirayı tam alamıyoruz. Doktora gidiyorum diye her ay 100 TL kesiyor. Bir de okuyan çocuğum var... Hayatımız zaten zor, daha fazla zorlaştırmasınlar.

kostek-degil-destek-olun-537606-1.

***

Veriler gerçeği ortaya koyuyor

CHP’li vekil Gamze Akkuş İlgezdi’nin Devlet Personel Başkanlığı verilerinden hazırladığı raporu, durumun vehametini ortaya koyuyor. Buna göre 2012-2018 yılları arasında engelli memur alımı için ihdas edilen kadro sayısı 37.428 oldu. Buna karşın kura ve EKPSS yoluyla kamuda memur olarak istihdam edilenlerin sayısı 33.343 olarak kayıtlara geçti. Başka bir ifadeyle engelliler için açılan kadroların yüzde 11’i boş kaldı. Diğer veriler şöyle:

Devlet Personel Başkanlığı verileri, her fırsatta “Kamuda engelli alımını her geçen sene artırıyoruz” diyen iktidar sözcülerini yalanlıyor. Zira 2012’de engelliler için ihdas edilen kadro sayısı 7.746 iken, 2018 yılında yüzde 68 azalarak 2.500’e geriledi.

Daralan istihdam en fazla ortaöğretim mezunlarını vurdu. 2012 yılında ortaöğretim mezunu engelliler için ilan edilen kadro sayısı 3.052 iken bu sayı, 2018’de yüzde 82 azalarak 540 oldu. Söz konusu kadroya yerleşen engelli sayısı da yüzde 76 azalarak 502’ye geriledi. Öte taraftan ilköğretim ve önlisans mezunu engelliler için 2012’de 2.562 olarak ilan edilen kadro sayısı, 2018 yılında yüzde 66 azalarak, 860 oldu. Bu kadrolara yerleşen engelli devlet memuru sayısı da yüzde 61 oranında geriledi.

Bin bir emekle üniversite bitiren engelliler için de devletin kapıları kapalı. 2012’de üniversite mezunu engelliler için 2.132 kadro açılırken, bu rakam yıllar içinde eriyerek, 2018 yılında 1.100’e geriledi. EKPSS ile devlet memuru olan üniversiteli sayısı da yüzde 14 azalarak, 2018 yılında yalnızca 854 oldu.

Engelliler için ayrılan Devlet Memurluğu kadroları sistematik olarak boş bırakılırken, işçi olarak çalışabilmek için İŞKUR kapısında kuyruğa giren engelli yurttaş sayısının her geçen yıl arttığı görülüyor. 2003 yılında İŞKUR’a başvuran engelli sayısı 49.218 iken, bu sayı 2017 sonunda yüzde 104 oranında artarak 100 binin üzerine çıktı.

Engelli yurttaşlar tarafından, İŞKUR’a geride kalan 15 yılda, toplam 821.558 başvuru yapıldı. Bu veriler 2003-2017 yılları arasında saatte 6 engelli yurttaşın iş bulabilmek için İŞKUR’a geldiğini gösteriyor.

İŞKUR’a başvuran engellilerden, kamuya yerleştirilenlerin oranı yüzde 1’de kaldı. Geride bıraktığımız 15 yılda İŞKUR’a başvuranların sadece 8.612’si kamuda işe yerleşirken, özel sektörde istihdam edilenlerin sayısı da yüzde 42’de kaldı.
Cinsiyet eşitlikçi olmayan istihdam politikaları engelli kadını da mağdur ediyor. 203-2017 yılları arasında kamu ve özel sektörde istihdam edilen 357.587 engellinin yalnızca 51.845’ini kadınlar oluşturuyor.

***

Engelli kişiyle engelsiz kişi aynı olanaklara sahip olmalı

kostek-degil-destek-olun-537607-1.

Türkiye Görme Engelliler Derneği (TURGED) Genel Başkan Ahmet Cantürk ile Tanıtma, Basın, Yayın ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Sümer Cantürk görme engellilerinin sorunlarını ve çözüm önerilerini aktardı.

Sadece 3 Aralıkta mı anımsanıyorsunuz?
Sümer Cantürk:
Mesela seçim dönemlerinde hatırlanıyoruz. En son seçimlerde nerdeyse bütün partilerden ziyaret oldu buraya. Ayrı ayrı yöneticilerle görüşüldü. Bir geri dönüş aldık mı, hayır! 3 aralık evet biraz daha özel bir gün bizim için ama yeterince değil. Çünkü genelde fiili hareketler oluyor resepsiyon düzenleniyor bu resepsiyona görme engelli camiasından kişiler çağırılıyor ama bunlar yemek için ve dert dinlemek için yapılıyor. Çözüm olmuyor çünkü bu yemeklerin asıl amacı basına bir görüntü vermek.

Peki toplumsal olarak hayatınızı zorlaştıran meseleler nedir?
Sümer Cantürk: Daha hukuki açıklamasını yaparsam, anayasada pozitif ayrımcılık diye bir kapsam var. Örneğin engellilerin işe alınımının yükseltilmesi gibi ama tam manasıyla karşılığını alamıyoruz.

Ahmet Cantürk: Bizi toplumla kaynaştırmayı engelleyen şey kendimizi ifade edemememiz, bizimle ilgili yapılacak yasal düzenlemelerde kendimiz için söz sahibi olamıyor oluşumuz. İkincisi de erişebilirlik. Ulaşım mesela. Engelli olmayanla olanlar arasında erişebilirlik farkı varsa toplumla kaynaşma gerçekleşemez. Bir de eğitim var. Engelinin toplumla birlikte olabilmesi için iyi bir eğitim alması gerekiyor. Aynı zaman da toplumun da bilinçlenmek için bu konuda eğitim alması gerekiyor. Eğitim konusunda da aradan geçen yirmi yıllık zaman diliminde bir sürü şey değişti. Görme engellilerin kaynaştırılmış okul sistemini değiştirmeleri, üniversitelerde eşit ağırlık bölüme girebilecek kadar eğitimlerinde şans tanınmayınca eskisi gibi matematik- fen sorusunu yapamayan görme engelliler yarışamaz ve iyi bölümlere giremez oldu ve iş yerlerinde engelliler angarya olarak görülmeye başlandı. Sanat açısında da engelliler için müzik eğitimi çok önemliydi fakat bu dersler bir saate indirildi. Yeteneklilerin de tespit edilemediği bir durum haline geldi.

Sizin çözüm önerileriniz nelerdir?
Ahmet Cantürk: Biz görme engelli okullarının müfredat bakımından nitelikli hale gelmiş olarak eğitimlerini sürdürmelerini doğru buluyoruz. Oysa bugün devletin politikası net olarak görme engelli okullarını hızla kapatmak. Önce yatılılarından vazgeçti, sayılarını azalttı şimdi de okulların kapanma süreci başladı okullara gelemeyenler eğitimsiz kaldıklarını hiç kimseye anlatamıyorlar. Başka kötü tarafı da eksik ve yanlış bilgilendirmeyle çocuklarının evden gitme halinde engelli maaşının aile tarafından kaybedilme korkusu. Çocuklar okula giderse paralarını almaz sanıyorlar. Sorun kendisini ifade edebilen engellilerle çözülür.

Ahmet Cantürk: Bütün engelli bireylere sahip ailelerin de rehabilitasyon merkezlerine gitmeleri gerekir ve engellilik ile tanıştırılıp, eğitim görmesi lazım. Kreş ve anaokulu başladığında bu çocuklara taklitçilik yapılarak görmedikleri halde görüyormuş gibi yapılamaması lazım. Kendi özel koşullarına uygun eğitimle desteklenmeleri gerekiyor ki ilkokula hazır hale getirilsinler.