Google Play Store
App Store

Silikozis hastalığı, kot taşlama yasağının ardından bu kez yapay taşın kullanıldığı iş kollarında çalışan işçileri de tehdit ediyor. Ülke genelinde 1300’ü aşkın silikozis hastası olduğu belirtilirken bunun artmasından endişe ediliyor.

Kot taşlama bitti, silikozis bitmedi
Fotoğraf: AA

Tamara Öykü BAYAR

Akciğerlerde toz birikmesine bağlı gelişen ve ölümcül sonuçlar doğurabilen silikozis hastalığı, kot taşlama sektörünün yasaklanmasına rağmen yeniden gündemde. Özellikle yapay taş kullanılan mutfak tezgâhı, banyo malzemeleri ve vitrifiye üretiminde yoğun toz maruziyetine bağlı silikozis vakalarının arttığını söyleyen hekimler, önlem alınması çağrısı yapıyor.

ÖLÜMCÜL SONUÇLAR

Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metin Akgün, 2000’li yılların başında İstanbul’da apartman bodrumlarında kurulan kot kumlama atölyelerinde çok kötü koşullarda çalıştırılan işçilerin, ölümcül bir meslek hastalığı olan silikozisle karşı karşıya kaldığını anımsattı. Akgün ‘‘O dönemde kotlara ‘eskitilmiş’ görünüm vermek için yapılan kumlama işlemi sırasında işçiler ciddi anlamda toz soluyordu. Maskeler ya hiç kullanılmıyor ya da uygun olmayan, koruyucu özelliği bulunmayan maskeler takılıyordu. Anadolu’nun köylerinden gelen bu işçilerin barınacak yerleri olmadığından, iş yerlerinde yatıp kalkıyorlardı. Bu da toza maruziyeti artırıyordu’’ dedi.

2004 yılında ilk vakaların görülmeye başlandığını anımsatan Akgün, başta bu hastaların tüberküloz (verem) veya sarkoidoz sanıldığını, bunun da teşhisleri zorlaştırdığını söyledi. Bu vakaların aslında silikozis olduğunu vurgulayan Akgün ‘‘Bu toz akciğere yerleşiyor ve ne yazık ki geri dönüşü olmayan bir hastalık süreci başlıyor. Özellikle yoğun maruziyet yaşayan genç işçilerde ölümcül sonuçlar görüldü’’ diye konuştu. Konunun basına yansımasının ardından 2009 yılında kot kumlama işleminin yasaklandığını ifade eden Akgün, şöyle devam etti:

‘‘Bugün hâlâ hayatta kalan ve geçmişte bu işte çalışan işçiler, kronik silikozis hastalığı nedeniyle polikliniklerimize başvuruyor. Kot kumlama yasaklandı ama benzer işlemler farklı sektörlerde hâlâ devam ediyor. Özellikle ahşap, cam ve tersane sektörlerinde yapılan kumlama işlemlerinde silika tozuna maruz kalmak hâlâ ciddi bir tehdit. Bu alanlarda risk kot kumlamadaki kadar olmasa da varlığını sürdürüyor. İş sağlığı ve güvenliği açısından bazı önlemler artırıldı. Polikliniklere başvuran bazı hastalarda silikozis ve benzeri akciğer bulgularının arttığını gözlemledik. Bu kişilerin mermer ustası olarak geldiklerini, detaylı sorgulamalar sonucunda asıl mesleklerinin yapay taş tezgâh işçiliği olduğunu öğreniyoruz. ‘Eskiden mutfak, banyo gibi alanlarda doğal taş dediğimiz mermer ya da granit kullanılıyordu. Mermerde silika oranı yüzde 1 ila 4 arasında, granitte ise bu oran yüzde 40’a kadar çıkıyor. Ancak yapay taş, adından da anlaşılacağı gibi insan eliyle üretilen bir malzeme ve silika içeriği yüzde 90’ın üzerinde. İşçiler bu taşları keserken, zımparalarken ya da montaj yaparken yoğun bir şekilde silika tozuna maruz kalıyor. Yapay taşla çalışma sektörü oldukça yeni. Hastalar bu işlerde yaklaşık 17 yıldır çalıştıklarını ifade ediyor. Eskiden Çin’den ithal edilen bu ürünler artık Türkiye’de de üretilmeye başlandı. Üretimden montaja kadar, kesim, zımparalama gibi işlemler sırasında yoğun şekilde silika tozuna maruz kalınıyor. Bazı iş yerlerinin bilinçli hareket ederek işçilere uygun toz maskeleri veriyor, ıslak ya da nemli çalışma sistemleri uygulayarak toz oluşumu azaltılmaya çalışılıyor. Ancak bu önlemler her zaman doğru şekilde uygulanmıyor. ‘Avustralya, Temmuz 2024’te yapay taş işçiliğini tamamen yasakladı. Türkiye için de benzer adımların atılması gerekir. "

Prof. Dr. Metin Akgün
Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

YAPAY TAŞ YASAKLANMALI

Doç. Dr. Akgün yapay taş işçiliğinde çalışanların da tıpkı geçmişte kot kumlama işçileri gibi önce başka hastalıklarla karıştırılarak yanlış tanılarla değerlendirildiğini ve bu nedenle etkili bir tedavi süreci yürütülemediğini de dile getirerek ‘‘Silikozisin şu an bilinen bir tedavisi yok. Bu hastalık akciğere yerleştikten sonra, eğer toz maruziyeti kesilmezse geri döndürülmesi mümkün değil. Ne ilaçla ne de cerrahi bir müdahaleyle bu hastalık tedavi edilemiyor. En etkili yöntem işçileri toz ortamından uzaklaştırmak" dedi. İş yerlerine bu konuda önerilerde bulunduklarını dile getiren Akgün, buna rağmen hâlâ yeterli bilincin oluşmadığını söyledi.