Çevirmenler Meslek Birliği (Çevbir) Yönetim Kurulu geçen hafta bir açıklama yayımlayarak çevirmenleri, “kölelik şartlarını reddetmeye, baskılara direnmeye, haklarını savunmak için örgütlenmeye” çağırdı.

Hep yayıncı tarafını dinlediğimiz için tek duyduğumuz “kâğıt krizi ve dövizin hali” oluyor ama sigortası, sağlık güvencesi, emekliliği olmayan bir meslekte, asgari ücrete bile denk gelmeyen aylıklara çalışan çevirmenler ile yayınevlerinin ilişkisi nasıl?

Sordum, şunları anlattılar:

“Yayıncılık sektörü bir süredir ciddi bir krizin içine. Bundan ilk etkilenen butik yayınevleri oldu: Bir kısmı tamamen kapandı, bir kısmı yayın programına ara vermek zorunda kaldı. Büyük yayınevleri bir süre daha dayandılar ama şimdi kriz onları da etkiliyor.

“Darboğazla karşı karşıya gelince de gözlerine ilk batan, ‘masraf kalemi’ çevirmenin mütevazı kazancı oldu. Binlerce satan kitaplardan çevirmenin aldığı cüzi payın adı ‘Çevirmeni neden zengin ediyoruz?’ oldu. Oysa kitap çevirmenliği zaten çoğu zaman aylık asgari ücrete erişecek kadar bile gelir elde edemediğiniz, büyük oranda manevi tatminle yapılan bir meslek.

“Bazı yayınevleri, maliyeti düşürebilmek için çevirmene verdikleri payı kısmaya karar verdiler. Bu nedenle de halihazırda yürürlükte olan sözleşmeleri nihayetinde çevirmenin şimdikinden daha az para kazanacağı muhtelif formatlarda değiştirmek istiyorlar. İşte biz tam da buna karşı çıkıyoruz. Bu tür bir krizde akla ilk gelen tedbir, çevirmenin emeğini değersizleştirmek olmamalı.”

Bu arada halihazırdaki sözleşmelerin de işlemediğini eklediler:

“En sık karşılaştığımız durum, ödemelerin sözleşmede belirtilen çerçevede yapılmaması. Örneğin, çevirmen kitabın çevirisini anlaşılan süre içinde teslim ediyor ama yayınevi ödemeyi aylarca geciktirebiliyor, kısmen yapıp kalanını ertelemek isteyebiliyor vs. Bazen de kitabın yeni baskıları yapıldığı halde yayınevi çevirmene haber vermeyebiliyor, böylece yeni baskının ödemesini yapmaktan da ‘kurtulmuş’ oluyor.”

Memleketteki “çeviri kitabın/çevirinin” durumu bu ekonomik gelişmelerden nasıl etkileniyor?

“‘Kötü çeviri’ okurların hep şikâyet ettiği bir meseledir, malum. Bu gelişmelerle birlikte okurlar en güvendikleri yayınevlerinden bile kötü çeviriler okumaya hazır olmalı. Muhtemelen artık daha düşük ücretlerle daha niteliksiz çeviriler tercih edilecek, bu çevirilerin iyileştirilmesi sorumluluğu da yayınevlerindeki editörlere yüklenecektir.”

Peki, ne yapmalı, siz ne yapıyorsunuz?

“Çevirmenler sözleşmelerini ve kendilerine sunulan yeni koşulları bizimle paylaştıkları takdirde avukatımızla değerlendirip yasal olarak ne gibi hakları olduğunu onlara anlatabiliyoruz.

“Bazı yayınevleri çevirmenin hiç seçeneği yokmuş gibi bir tavırla yeni sözleşmelerin bir an önce imzalanması için baskı uygulasalar da, nihayetinde eser sahibi olan çevirmenin eli aslında hiç de güçsüz değil.

“Çevirmenler mevcut haklarını elde etmek için uzun yıllar boyunca mücadele etmek zorunda kalmışken şimdi bu şekilde geriye gidilmesine, hak kaybına izin vermemek gerekiyor.”

* Konuyla ilgili yasal haklar hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz: http://cevbir.org.tr