Hasan Hüseyin Korkmazgil’in tabiriyle “Yeni meydanlar açmak için yeni ayaklara” ömrünü verenlere, canından olanlara selam ve hürmet ile başlayalım…

1 Mayıs 2015:

Halkın korkusundan ordu kurdular.

Kovalıyor gibi görünenler aslında kaçıyorlar. Sözümüzden, adımlarımızdan, hayallerimizden, hafızamızdan kaçıyorlar.

“Camiye ayakkabılarıyla girdiler” diyenin polisi; gaz ve sudan korunmak için Zincirlikuyu Mezarlığı’na giren eylemcilere gaz ve su sıkmaya devam etti.

Deniz Gezmiş’in babası anlatıyor; Hüseyin, Yusuf ve Deniz idam edildikten sonra mezarlığa gittiklerinde; gömülmeleri için aralarında üçer tane boşluk bırakılmış, üç mezar yeri göstermiş görevliler. Deniz’in babası isyan etmiş:

-Yahu bunlar öldükten sonra, üçü bir araya gelip komite mi kuracaklar, nedir bu korkunuz?

-Efendim emir böyle.

- Allah belanızı versin. ( ‘Abim Deniz’, Can Dündar, Hamdi Gezmiş; Can Yay.)

Ölü ya da diri, devlet bir araya gelmemizden korkuyor. 1972’de Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un yan yana gömülmesine bile tahammül edemeyen zihniyet, 2015’te direnenler bir araya gelmesin diye mezarlığa biber gazıyla girdi!

Ne demişti başbakan? 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkılabilir, ama numunelik olarak… Kimin meydanını kime yasaklıyorsun diye sorarlar adama… “Sorarlar bir gün sorarlar” zira, Sabah’ın çok sahibi var!

Davutoğlu baktı ki başbakanlık makamı numunelik birini kaldırıyor,

1 Mayıs anması da kaldırır sandı zaar.

Meydanlar numuneliklerin değil, emekçilerindir.

Biz yıllardır, Laleli’den Taksim’e doğru giden bir tramvaydayız. 2009’da gaz, su ve cop yedikten sonra, tek tek tutulmuş bütün ara sokakları aşıp nasıl Taksim’e çıktıysak, bir gün yine çıkacağız.

Yıldırma politikası sürüyor. Bu sene de 1 Mayıs’ta sokağa çıkanları, gözaltına aldılar, yargıladılar, tutukladılar. Emniyet genel müdürü açıkladı: “İç Güvenlik paketini uygulamaya başladık.”

Erdoğan, “Esnaf gerektiğinde askerdir, polistir” dedikten aylar sonra, 1 Mayıs’ta Beşiktaş’ta bir otoparkçı bir, eylemciyi bıçakladı.
Bütün bunlar, bir gazetenin (Cumhuriyet) okurlarına Komünist Manifesto hediye ettiği gün oldu. Memleketi evinde komünist manifesto var diye insanların tutuklandığı günlerden, gazetelerin Komünist Manifesto hediye ettiği hale, direnenler getirdi.

Soma’da 301 madencinin öldüğü yıl, Torunlar İnşaat’ta 10 işçinin öldüğü yıl… Ölen sayısı desteyi aşmadıkça basının pek de haber değeri atfetmediği kadar çok iş cinayeti işlenen yıl, 1 Mayıs’ı yasaklanmaya kalktılar.

Bu sadece hak savunusuna değil, hafızaya da saldırıdır.

Sosyal Haklar Derneği ve Plaza Eylem Platformu, bu yıl 1 Mayıs yürüyüşüne İstanbul’daki Soma Holding binası önünde, katliamın hesabını soracaklarını belirten bir basın açıklamasıyla başladı.

Mezardakileri savunanlara mezarlıkta gazla saldırdılar…

13 Mayıs’ta 301 madencinin iş cinayetine kurban gittiği Soma katliamının 1. yılı doluyor. Soma’da yakınlarını kaybedenler, hepimizi 10 Mayıs’ta Soma’da gerçekleşecek mitinge çağırıyor. Sendikaları, partileri, hareketleri, kitle örgütlerini, aydınları, gençleri, kadınları, tüm emekçileri… Hesap sormak, adalete ulaşmak, yalnız olmadıklarını görmek ve göstermek için… Özetle diyorlar ki:

“… Tekmeyle, yumrukla, rüşvetle, şovlarla bizi kandırmaya, öfkemizi yatıştırmaya çalışıyorlar. Ama biz hesap soracağız. Yüzlerce insanı toprağın yedi kat altına gömmenin öyle ucuz, öyle kolay olmayacağını göstereceğiz. Bizi davadan caydırmak istediler, bize mahkeme salonlarını kapatmak istediler, sesimiz çıkmasın diye ablukaya aldılar. Ama kararlıyız, hesap soracağız…”

Mitinge çağrıcı olmak için kurumsal imza ulaştırmak ve mitinge katılmak için; mitingin çağrıcılarından, Soma’daki temsilciliğiyle, yakınlarını iş cinayetinde kaybeden aileler ve madencilerle çalışmalar yürüten Sosyal Haklar Derneği ile iletişime geçilebilir: sosyalhaklar@yahoo.com

Adımlarımız, 77’de 1 Mayıs için meydana çıkıp öldürülenler ve 2014’te ekmeğini kazanmak için yeraltına inip bir daha çıkamayanlar için…  Adımlarımız “Yeni meydanlar açmak için yeni ayaklara…”