Hepimiz en az onlarca kez izlemişizdir Kibar Feyzo’yu. Büyük şehire başlık parası kazanmaya gitmek için kendini köyden kovdurmaya çalışan Feyzo’nun hikâyesi. Film boyunca yapmadığını bırakmadığı halde parayı toplamasını istemeyen ağa ve Feyzo arasında sürekli tekrarlanan diyalog herkesin aklındadır:

- Ağam beni kovimisen? 

- Kovmirem! 

İşte Prandelli’nin hikâyesi de pek farklı değil. Kendini takımdan kovdurmak için ne gerekirse yapmasına rağmen bir türlü kovulmadı. Sneijder’i yedek bırakıyorum dedi, çift forvet oynatmam dedi, önceliğimiz lig dedi yenildi, Şampiyonlar Ligi olmasa da Avrupa’da devam edeceğiz dedi olmadı... Ama yine de hep aynı cevabı aldı: “kovmirem!” O kovulmadan gitmeyeceğini; yönetim de sözleşme şartları gereği verilecek tazminatın çok ağır olduğunu her fırsatta dile getirdi. 

Biz taraftar olarak bekledik. Önceliğimiz ligdi madem, soğuk demedik, yağmur demedik gittik Trabzon maçına. Yenilen üç golden sonra taraftar sanıyorum toplu olarak ikinci kez teknik direktörü istifaya davet etti. Bu davete icabet etmeyeceğini maçtan sonra verdiği demeçle ifade eden İtalyan, bununla da kalmayıp neredeyse her şeyin yolunda gittiği mesajını verdi. Basının yerden yere vuran, gayet açık soruları karşısında haklı olduklarını, kendisinin de kötü gidişe pek anlam veremediğini ama tabii ki teknik adam olarak kendisinin sorumlu olduğunu söyledi. 

Maç sonrasında yönetim adına konuşan Abdülrahim Albayrak kendisinin de tribünlerden geldiğini, taraftar olarak her durumda takımın desteklenmesi gerektiğini söyledi. Köyün ağası olarak da, maç kaybettik diye hoca gönderilmeyeceğini belirtip, “kovmirem!” dedi. Prandelli’nin arkasında durdu. 

Hafta sonu geçip de gruptaki Anderlecht maçı geldiğinde taraftar olarak rahattık zira ne de olsa önceliğimiz ligdi (!) Söylentilere göre hocaya grupta üçüncülük hedefi konmuştu. Malum olduğu üzere maç sonrası Galatasaray’ın Avrupa’da da hiçbir iddiası kalmadı. 

Taraftar olarak “Bu da mı gol değil?” dediğimiz noktada şok bir açıklama geldi. Prandelli’ye tüm yılın parası verilecek olmasına rağmen gönderildi. Yerine ise bugüne kadar hiç ismi geçmeyen bir ismin geldiği söylendi: Hamza Hamzaoğlu. Milli takımda yardımcı antrenör olarak Fatih Terim ile çalışan eski Galatasaraylı’nın Gaziantep maçında takımın başında olacağı söyleniyor. 

Verilecek tazminat can yaksa da, gelen gideni aratır mı psikolojisi insanın kafasını kurcalasa da sonuçta köyün ağası “kovirem ulan!” dedi ya bu da bir başlangıç. 

Totemlerle yaşıyorum
Takımın kötü gidişinde günah keçisi yaptığım formamı biliyorsunuz. İngiltere’de Arsenal deplasmanında ve Dortmund maçında aynı forma ile 4 yemiş ve uğursuz formamı yakacağımı söylemiştim. Sonrasında ikinci Dortmund maçını formasız izleyip yine 4 ve hatta Brezilya karşısında yine 4 yiyince sorunun formada değil bende olduğunu sanmıştım. “Adımını attığın her tribünde 4 yeniyor, yeter!” mailleri gelince laf dinleyip Anderlecht maçını izlemedim. Yine olmayınca ne yalan söyleyeyim biraz rahatladım. “Sorun bende değil sende Prandelli” dedim ve ilişkimizi gözden geçirmeye karar vermiştim ki ayrıldık...