Köy okulları

Ali Taştan - Eğitim Uzmanı

Milli Eğitim Bakanlığı 15 Şubat’ta köy okullarında yüz yüze eğitimin başlayacağını açıkladı ama öğrencilerin sadece yüzde 3,79’u köylerde…

Yıl 1927 nüfusumuz 13 milyon 648 bin. Nüfusun 3 milyon 305 bini şehirlerde, 10 milyon 342 bini (yüzde 75,7) ise köylerde yaşıyor.

Yıl 2019 nüfusumuz 83 milyon 154 bin 997. 2019 verilerine göre nüfusun sadece 6 milyon 3 bini (yüzde 7,2) belde ve köylerde yaşıyor.

2007 yılında toplam nüfusumuz 70 milyon 586 bin 256. Bu nüfusun 20 milyon 838 bini (yüzde 29,5) belde ve köylerde yaşıyor. 2007 yılında 34 bin 438 olan köy sayısı 2019 yılına geldiğimizde 18 bin 280’e düşüyor.

Elbette köy sayısının ve nüfusunun azalmasında Bütünşehir yasasının etkisi bulunuyor. Ancak tüm bu yasal değişikliklerin dışındaki etkenlerde köy sayısı ve nüfusunun azalmasında önemli rol oynamıştır. Bütünşehir yasası öncesinde de nüfusun sadece yüzde 22,6’sı köylerde yaşamaktaydı. Her durumda köy nüfusunun ciddi oranda azaldığı görülüyor.

AKP iktidarı boyunca yaklaşık 20 bin köy okulunun kapatıldığı tahmin ediliyor.

2002 yılında köy ilkokullarında 688 bin 270 öğrenci bulunmaktaydı. 2020’de bu sayının 5 bin 574 ilkokulda 271 bin 196’ya gerilediği görülüyor. MEB verilerine baktığımızda 2020 yılında köylerde 5 bin 574 ilkokul, 2 bin 781 ortaokul, 225 lise olduğu görülüyor. Toplam öğrenci sayısının (18 milyon 241 bin 791) sadece yüzde 3,79’u köylerde bulunuyor.

Köy nüfusunun azalması tarımsal üretimin azalmasına, hayvancılığın olumsuz etkilenmesine ve köy okullarının kapanmasına neden olmuştur. 2000’li yıllara kadar her köyde bir okul bulunmaktaydı. Öğretmenler köylünün diğer sorunları ile de ilgilenirdi. Hasta olan, başka bir şehre iş için gidecek olan gelir öğretmene danışırdı. Tam gün eğitim yapan köy okullarının servis, ısınma, temizlik, güvenlik gibi sorunları bulunmuyordu.

Köy okullarını kapatarak insanlarımızın şehirlere göç etmesine zemin hazırladık. Köylünün ekonomiye katkısını hiç hesaba katmadık. Eğitim imkanlarına eşit erişimin merkezleri olan köy okullarını kapatarak dezavantajlı çocuklarımızın dünyaya açılan tek şansı olan bu kapıları da kapatmış olduk.

Köy okulları yaparak yaşayarak öğrenmenin merkezleriydi. Yoksul ailelerin çocuklarının özgürce sosyalleştiği alanlardı bu okullar. Şimdi bu çocuklarımızı kilometrelerce mesafelere taşıyarak, özgüvenlerini yok ettik.

Yıllardır eğitim modelleri üzerine tartışmalar yürütülüyor. Kendi modelimize dönüp bakmak aklımızın ucundan geçmedi. Aslında 1923’ten bu yana kendimize özgün bir model oluşturduk. Köyleri boşaltarak kendi modelimizi yok ettik. Çocuklarımızı asfalt bahçeli apartman şeklindeki okullara hapsettik.

Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Niyazi Altunya gibi aydınlanmacı öğretmenlerin yetişmesinin önüne set çektik.

Bir köy okulunda yetişen Cumhuriyet Öğretmeni Şefik Sınığ’ın köy çocukları ile olan eğitim yaşamı bu kurumların önemini bir kez daha hatırlamamızı sağlıyor.

Şefik Sınığ kimdir?

1925 yılında Konya-Seydişehir’de dünyaya gelir. Gönen Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra, Afyon-Dinar ilçesi Sütlaç Köyü İlkokulu’na öğretmen olarak atanır. Burada ilk görevine başlar. 1949 yılı ekim ayında tamir etmekte olduğu okulun ara duvarının üzerlerine çökmesi sonucu ağır yaralanır.

O yıllarda, ulaşım şartları hayli zor olduğundan Çivril’e güç şartlarda getirilir. Doktor Şerif Gürsel, ağır yaralı olan Şefik öğretmeni muayene eder ve omuriliğinin hayli ezilmiş olduğunu görür. Çaresiz bir şekilde, öğretmen Şefik Sınığ görev yaptığı köye geri götürülür. Hasta yatağının başında öğretmen arkadaşı Mehmet Aydeniz ile köylülerden birkaç kişi bekler. Ancak, durum umutsuzdur. Dünyanın bütün çiçeklerini, köy çocuklarını, öğretmenlik mesleğini çok seven idealist öğretmen ölmek üzeredir. Sürekli öğrencilerini sayıklar. Bu sayıklaması gün boyunca sürer. Hep, öğrencilerini, kaderleri kendisine benzeyen o köy çocuklarını sayıklar. Dünyanın bütün çiçeklerini yanına ister. Son sözleri şu olur: “Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.” Zorluklarla geçen yaşamı bu sözlerle son bulur.

Ceyhun Atuf Kansu, Şefik öğretmenin ölümü üzerine yazdığı o meşhur şiirinde bir köy öğretmeninin öğrencilerine olan sevgisini, ilgisini şu şekilde dile getirmektedir.

….

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,Son şarkımı söyleyeceğim,

Bütün çiçeklerini getirin buraya,

Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,

Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer

Bütün köy çocuklarını getirin buraya,

Son bir ders vereceğim onlara,

Getirin, getirin,

Ve sonra öleceğim.

…………

Köy okulları “Bey çocuğu bey, ırgat çocuğu ırgat olmasın” diye açılmıştı.

Bizler köy okullarını kapatarak binlerce Şefik Sınığ’ı bir kez daha toprağa vermiş olduk…

*Eğitim Uzmanı