Koza'ya maden kıyağı: "Çanakkale'nin suyunu, Eskişehir'in toprağını feda ediyorlar"
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Koza Altın İşletmeleri’nin Çanakkale ve Eskişehir’i kapsayan altın ve gümüş madeni projesine "ÇED olumlu" kararı verdi. Eskişehir SOL Parti'den Avukat Mert Yedek, “Çanakkale’nin içme suyu ve Eskişehir’in tarım alanları maden şirketlerinin kâr hırsına kurban ediliyor” diye tepki gösterdi.

Ezgi Can CEYLAN
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 17 Eylül 2025 tarihinde Koza Altın İşletmeleri’nin Çanakkale ve Eskişehir’i kapsayan madencilik projesine Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararı verdi.
Proje kapsamında Çanakkale’de açılacak maden ocağından çıkarılacak 3 milyon 221 bin 711 ton cevherin 2 milyon 700 bin tonu, 490 kilometre uzaklıktaki Eskişehir’in Sivrihisar ilçesi Kaymaz Mahallesi’ne günde 149 kamyonla taşınarak zenginleştirilecek.
Bu karar, madencilik katliamı uğruna 5 milyon 500 bin metreküp kapasiteyle mahkeme kararlarına rağmen yapılan üçüncü zehir atık barajına taşınması anlamına geliyor. Yaşam savunucuları karara tepkili.
Eskişehir SOL Parti'den Avukat Mert Yedek, açılacak maden ocağı projesiyle 490 km uzaklıktaki Çanakkale’den 2 milyon 700 bin ton cevherinin, günde 149 kamyon ile Eskişehir Kaymaz mahallesine taşınarak zenginleştirme yapılmasının planlandığını, bunun da bir doğa katliamı anlamına geldiğine dikkat çekti.
Yedek açıklamasında, ''Çanakkale’nin suyunu, Eskişehir’in toprağını altın uğruna feda ediyorlar. Üçüncü atık barajı mahkeme kararlarına rağmen tamamlandı. Bu rant projesinin karşısında hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz'' dedi.
''ETKİLERİ GÖZ ARDI EDİLDİ''
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin usulüne uygun yapılmadığına dikkat çeken Avukat Mert Yedek ''ÇED raporunda Eskişehir’e olan etkiler neredeyse hiç değerlendirilmedi. Koza'nın bir başka projelerinde de Sarıcakaya, Tepebaşı, Bozüyük, Erzurum, Ürgüp, Söğüt ve Gediz’den de cevher taşınması planlanıyor. Bu projelerin kümülatif etkileri incelenmeli, ancak raporlarda böyle bir değerlendirme yok. Kaymaz halkının içme suyuna erişimi ve sağlık riskleri göz ardı edilmiş. Özel kanser taramaları gibi önemli sağlık değerlendirmeleri yapılmamış. Bu, halk sağlığının tamamen önemsenmediğinin göstergesidir" diye konuştu.
İÇME SULARI RİSK ALTINDA
Maden entegre projesinin Çanakkale’nin içme suyunu sağlayan Atikhisar Barajı’na sadece 1,4 kilometre uzaklıkta olduğu, ayrıca baraja su sağlayan Sarıçay (Koca Dere) ve yan dereler proje alanı içinde kaldığını kaydeden Yedek; açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Bu dereler hem sulama hem balıkçılık hem de içme suyu açısından kritik öneme sahip. Proje faaliyetleri, Sarıçay ve Değirmen Deresi’ni kirletecek; Çanakkale halkı ve deniz ekosistemi ciddi şekilde tehdit altında olacak. Cevherin Eskişehir Kaymaz ve Bergama Ocavık’a taşınması ise ek riskler yaratıyor. Proje hem Çanakkale hem de Eskişehir için bir maden katliamı anlamına geliyor. Yetkililer sorumluluklarını yerine getirip halk sağlığını ve çevreyi korumalı."
Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu başta olmak üzere, birçok çevre örgütü, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları, ÇED olumlu kararına karşı önümüzdeki 30 gün içinde iptal davası açmayı planlıyor.
DENETİMSİZLİK ENDİŞESİ
Mahkeme kararlarına rağmen inşasına devam edilen ve 5 milyon 500 bin metreküp kapasiteye sahip üçüncü Maden Atık Depolama Tesisi (MAD-3), projenin risklerini artırıyor. Bakanlık, tesisin inşaatının durdurulduğunu ve 8 denetim yapıldığını açıkladı. Ancak Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu uydu görüntüleriyle bu açıklamaları daha önce çürütmüştü.
Mert Yedek konuya ilişkin şu ifadeleri kaydetti:
''Mahkeme kararına rağmen tesis inşaatı devam ediyor. Bakanlık’ın açıklamaları ile gerçekler arasında ciddi farklar var. Kaymaz Altın Madeni ve MAD-3’teki denetimsizlik, olası bir maden felaketine davetiye çıkarıyor. Bu yönde şüphelerimizi dile getiren bizler, toplumu manipüle etme amacında olmakla itham edildik. Bütün bu hususlarla Bakanlığın gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu uydu görüntüleriyle kanıtlamamız üzerine Bakanlık hala sessizliğini korumaktadır. Kaymaz altın madeninin bu denetimsizlikle maden faciasına dair endişelerimizi güçlendirmektedir Halk sağlığı ve çevre ciddi risk altında.''


