Salzburg Eyalet Meclisi'ne girme başarısını gösteren Avusturya Komunist Partisi'nin Sözcüsü Tobias Schweiger BirGün ile yaptığı söyleṣide “İnsanları siyasi sürece dahil etmeyi ve siyaseti eşit bir şekilde yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Sosyal konuları ele alarak, sosyal istişareler sunarak güvenirliğimizi arttırmak bizim için önemli” dedi.

KPÖ: Siyasal elitlerin değil , katılımcı siyasetin ürünü

Ezgi GÜNEYTEPE

Avusturya'da Komünist Parti (KPÖ), eyalet parlamentosu seçimlerine damgasını vurdu. Komünistler, 1949'dan bu yana ilk kez Salzburg Eyaleti´nde önemli bir oy oranı ile parlamentoya girme başarısını gösterdi. Komünistlerin baṣarı öylüsü 2012 yılında Graz Belediyesi'ni kazanmak ile baṣladı. O günden bu yana taban inisiyatifini katılımcı bir biçimde öne çıkaran parti, siyasal elitlerin sahne baṣarısına karṣı, sahici, yerel inisiyatiflere dayanan katılımcı bir arayıṣın yeni yüzünü temsil ediyor. Federal Parti Sözcüsü Tobias Schweiger ile öncesi ve sonrasıyla seçimleri konuṣtuk.

Kazanımların uzun bir mücadele geleneğinin sonucunda elde edildiğini vurgulayan Sözcü Tobias Schweiger, dayanışma ve güvende yolun halkla iyi iletiṣim kurmaktan geçtiğini anlattı.

İṣte KPÖ Sözcüsü Tobias Schweiger ile söyleṣimiz:

KPÖ ile KPÖ-Artı arasındaki farkı açıklayabilir misiniz? Bu isim değişikliğine neden gidildi? 

Bu bir isim değişikliği değil, daha çok bölgesel seçim listelerini belirlemek için ortaya konulan bir isim. Salzburg’daki çalışmaya önderlik eden parti Avusturya Komünist Partisi'dir. KPÖ- Artı parti üyesi olmayan insanların da partide aktif olabileceği anlamına geliyor. Yani bir isim değişikliği söz konusu değil. Gençlerden oluşan büyük bir kesim birkaç yıl önce KPÖ'ye katılım kararı alarak partide bir açılıma neden oldu. Haliyle bu açılım partideki seçim listelerine de yansıdı. Günlük çalışmalarımızda insanların üye olup olmaması önemli değil. Parti konferansında parti üyesi olmayanların adaylığına karar verilir. Üyelik durumundan bağımsız bir şekilde çalışmalara katılmak isteyen herkesten mutluluk duyarız. KPÖ her zaman üye olmayanlara da açık olmuştur. Bizim için önemli faktör, aktif çalışma yapmak ve mücadele etmek isteminin olmasıdır. Bu açılım ile toplumun KPÖ üyesi olmalarının önündeki engelleri aşmak istedik. Örneğin işleriyle ilgili herhangi bir gerekçeden dolayı üye olmak istemeyenler olabiliyor.

Avusturya'da ve Avrupa'da sağa sapmaya rağmen KPÖ Salzburg Eyalet Parlamentosu’na girmeyi baṣardı. Bunu nasıl baṣardınız? Salzburg'da farklı bir sosyo-ekonomik statüden bahsedebilir miyiz?

Halkın takdiri ve siyaseti farklı bir şekilde yaptığımızın somuta yansımasıdır. Bizler, siyasetçiler ve seçmenler arasında ayrım yapmıyoruz. İnsanları siyasi sürece dahil etmeyi ve siyaseti eşit bir şekilde yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Sosyal konuları ele alarak sosyal istişareler sunarak güvenilirliğimizi arttırmak bizim için önemli. Yetkilerimizi aynı zamanda sosyal açıdan dezavantajlı kesimin refahını artırmak için kullanıyoruz. Doğrudan kurduğumuz ilişkiler sayesinde toplumda güven temelini oluşturacak ağlar örebiliyoruz. Örneğin, maaşımız ortalama bir gelirin üstünde ise ihtiyacımız olanı alıp gerisini kamuya bırakmayı tercih ediyoruz. Graz Belediye Başkanımızı buna örnek gösterebilirim. Bu güven temelli ilişkiler sayesinde toplum bizim için kariyerizmin önemli olmadığını farketti. Güvenilirlik, şeffaflık ve eşit seviyede siyaset bizim için önemli faktörlerdir. Toplumun daha iyi yaşam koşullarına sahip olması için mücadele ediyor ve gerçekçi çözümler sunuyoruz.

“ÇEKİMSER SEÇMEN, EN YOKSUL SEÇMEN”

Son seçimlerde nasıl bir strateji izlediniz? Bazı haberlerde çekimser seçmene odaklandığınız yazmakta. Bu sizin için nasıl bir önem arz etti?

Çekimser seçmene ulaşmak bir strateji değildi ancak komünist bir parti olarak bu insanlara ulaşmak bizim için önemliydi. Yoksulluk içinde yaşayan ya da işgücü piyasasının dışına itilen insanlarla ilgileniyoruz. Çekimser seçmenin kimler olduğuna baktığımızda, bu yoksul toplulukla örtüşen bir kesişme var. Bu yoksul topluluk on yıllardır olumlu anlamda bir şeylerin değişmediğini gören ve düşünen emekçilerden oluşuyor. Siyaset kurumuna karşı büyük bir hayal kırıklığı mevcut. Bu yoksul emekçi kesiminin sorunlarına odaklanan bir siyasi partiye yoğun ihtiyaç var ve bu kesimi temsil etmek bizim için önemli. Salzburg, konut kiralarının en yüksek olduğu şehirlerden biri. Birçok insan gelirinin yüzde ellisini kira masraflarına ayırmak zorunda kalıyor. Bu da yoksullaşmaya doğru bir eğilime yol açıyor. Bu sadece Salzburg'da değil, tüm Avrupa'da da çok can yakıcı bir sorun. Dün ülke çapında bir kampanya başlattık. Salzburg şehrinde bir depozito fonu oluşturduk. Yeni daireye taşınmak isteyen kiracıların, bu fon yardımıyla depozitolarının devlet tarafından üstlenilmesi için başvuru yapabilecekler. Bu da insanların yeni bir konut aramasını kolaylaştıran bir faktör. Avusturya’nın bir bölgesinde büyük bir emlak şirketi konutları yenilemek için kiracıları tahliye etme kararı aldı. Bizler bu bölgede kiracılara hakları konusunda tavsiyelerde bulunduk ve yasal haklarını savunmalarını destekledik. Bunu yaparken doğrudan bu işin mağdurları ile temas kurmaya çalıştık. Bu tarz somut örnekler güvenilirliğimizi güçlendiren etkenler arasında. 

Sağ popülist Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) bu seçimlerde oy oranını yükselten partiler arasında. Sebebini öĝrenebilir miyiz?

Son birkaç yılda konut kiralarında yılda ortalama bin avroluk bir artış yaşadık. Kira maliyetleri emekçilerin ücretlerinden kat ve kat fazla arttı. Hükümet mevcut fiyat artışlarına karşı neredeyse hiçbir şey yapmıyor. Bu da dolayısıyla büyük bir öfkenin ortaya çıkmasına neden oluyor. Ortaya çıkan öfke, hükümetin yanlış politikalar konusunda kendini kanalize edecek bir yol arıyor. Biz olgusal ve rasyonel bir düzeyde eleştiri yaparken, sağ popülist partiler kolayca bir düşman imajı yaramakta. Sağ popülist partiler büyük mali kaynaklardan destek aldıkları için propagandalarını iyi yürütüyorlar. Son yıllarda bu propaganda atmosferinin Avusturya'da çok güçlü bir şekilde geliştiğine tanık oluyoruz. Sağ popülizmin Avusturya'da yüksek oy olma bir potansiyeline sahip. Ancak bizi bir alternatif olarak gören seçmenler de var. Halkın içinde yani sokakta siyaset yaparak, aynı sorunlara farklı çözüm önerileriyle yaklaşıyoruz. Böylelikle halkın güvenini kazanmanın yolları açılıyor.

“KİTLENİN TAM ORTASINDAYIZ” 

Bu süreçte bizlerle hangi deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz?

Toplumun eşit bir parçası olarak kitle ile doğrudan temas kurmak ve çalışmalarımızı anlattığımız iletişim kanalları açmak bizler için çok önemli. Ana-akım medyanın ilk etapta bizim hakkımızda ne söylediği önemli değil, mahalledeki komşuların bizim hakkımızda ne söylediği önemli. Diğer siyasetçiler gibi kendimizi yükseklerde ve ulaşılmaz görmüyoruz. Biz buna kesinlikle karşıyız ve önemli olan halkın güvenini kazanmak. Ayrıca Avusturya'da medyanın oldukça muhafazakâr olduğunu da unutmamak gerekiyor. Hakkımızda çıkan olumlu haberler her zaman takdir edildiğimiz anlamına gelmiyor. Bunun aksine, bu haberlerin arkasında kısmen demokrasiyi baltalayan bir strateji var. Ayrıca sadece sosyal olarak zayıf sınıfları desteklediğimiz de söylenemez. Biz de bu sınıfın bir parçası olarak bu sorunlardan etkileniyoruz ve aynı zamanda konunun muhataplarıyız. Yani kitlenin ortasındayız.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Türkiye kökenli birçok yoldaşımız var ve gündemi çok yakından takip ediyoruz. Türkiye'de yaşanan korkunç olaylardan endişe duyuyoruz. Aynı zamanda, zor koşullara rağmen Türkiye'de ne kadar çok insanın özgür bir toplum için mücadele ettiğini görmek bizleri cesaretlendiriyor. KPÖ adına söyleyebileceğim tek şey; büyük bir kesimi tüm zorluklara rağmen mücadeleden vazgeçmedikleri için tebrik ediyorum.