Memleketin en önemli gündemlerinden biri sınavlar. Milyonların gelecek arayışı. Merkezi sınavlara neden ihtiyaç duyuluyor ve aynı zamanda sınavlar neyi gizliyor?

Merkezi sınavların zorunluluğu efsanesine çokça gerekçeler üretiliyor. Gerçekte ise sınıfsal eşitsizlik, liyakatin yok edilmesi ,iktidarın zora dayalı baskı aygıtlarını zorunlu rızaya dönüştürmesi ancak eşit şartlarda yapıldığı iddia edilen sınavlar ile kabul edilebilir hale getiriliyor. Sınavlar iktidarın, sermayenin gücünü artırıyor. Gücünü müfredattan, ders/soru kitaplarının içeriğine, liyakatı yok sayan kadrolaşma politikalarından, atamalardan, mülakat, güvenlik soruşturmaları, arşiv araştırmaları, sözleşmeli, güvencesiz çalıştırılmaya, kopya, soruların çalınması skandallarına kadar bir otoritenin yaptırımlarından alan merkezi sınavlar sistemin devamını sağlıyor.

Son KPSS sınavı ile gizlenmeye, üstü örtülmeye çalışılan gerçeklik KPSS’ye giren gençlerin çabası, itirazı sonucu kamuoyunun temel tartışma başlığı oldu.

Sınavların, sınavlara hazırlık kitapçıkları, yayınlar, ihaleler, kurslar eliyle bir kesimi nasıl zenginleştirdiğini gösterdi. Sermayenin rantına rant katma aracı olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

Geçmiş yıllarda yaşanan sınav skandalları sonrası benzer skandalların bir kez daha yaşanmayacağı gerekçe gösterilerek ÖSYM’nin teşkilat yapısı başta olmak üzere tüm kurumların kontrolü cumhurbaşkanına verilmişti. Gelinen durum hiçbir şeyin değişmediğini kanıtlıyor. Yaşananların gerçek sorumlusu siyasi iktidar ve artık mızrak çuvala sığmıyor. Bazı yayınevlerinden, ÖSYM’nin, MEB’in yapısına iç içe geçmiş bir ilişkiler ağı ve “onların” bekası gençlerin umutlarına, geleceğine feda ediliyor.

Murat Ağırel imzalı haber; Yediiklim Yayıncılığın, yayınlarında noktası, virgülüne kadar değişmeden yer alan soruların KPSS’de sorulması ile birlikte “Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Dil Sınavı” ihalesini üç ihale teklifi gelmesine rağmen tek teklifin geçerli sayılıp alması ile var olan ilişkiler ağının boyutunu gözler önüne sermiş oldu.

Yine sosyal medyada yer alan iddialarla Yediiklim Yayıncılığın kurucularından bazı isimlerin cemaat ilişkileri ile bağlantılı olduğu paylaşımları yapılıyor. İddiaların kesinliğinden bağımsız yirmi yıldır oluşturulan kutsal ittifaklar ve sınav skandalları, protokoller, işbirlikleri eliyle cemaatlerin okul öncesinden yükseköğretime eğitim alanını kuşatmasıyla birlikte düşünüldüğünde bu ilişki ağının da ortaya çıkması hiç şaşırtıcı olmayacak.

Yaşanılan KPSS skandalı ile bir kez daha yıllardır bin bir emekle okuyanlar, eğitim yoluyla kendilerine bir gelecek yaratmaya çalışanlar ne kadar çaba gösterirse göstersin memleketin geleceğinde bir yeri olamayacağını görüyor.

KPSS sınavına giren gençlerin talebi doğrultusunda var olan durumda yapılmış ve yapılacak KPSS 2022 sınavlarının iptal edilmesi şart. Bu sınavın etik, akademik, pedagojik bir anlamı kalmamıştır. Yalnız sorun burada da bitmiyor. Bu denli iç içe geçmiş bir ilişkiler ağında yalnızca ÖSYM Başkanı’nın görevden alınması hiçbir sorunu çözmeyecek, yaşanılan kaygıları ortadan kaldırmayacak. DDK başkanının konumu, DDK’nın yapısı tüm sorumlular hakkında etkin, hızlı ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesini nasıl sağlayacak? Gerçeklerin tüm kamuoyu ile paylaşıldığı bir süreç yaşanacak mı? Atamalar, ihaleler, mevzuat değişiklikleri ile ilgili mecliste oluşturulacak bir komisyon tarafından ayrıntılı bir inceleme yapılacak mı? Sorumlular yargı önüne çıkarılacak mı?

Bugüne kadar yaşanılanlardan bu soruların cevabı “Yaptıklarının, yapacaklarının da teminatı” olduğu ise çok açık.

İşsiz, geleceksiz, güvencesiz bırakılmış binlerce genç için, milyonlar için yirmi yıldır yaşatılan filler ve çimenler hikayesine artık kimsenin tahammülü kalmadı. KPSS skandalı ilk değil ama son olmalı.

Son olmasına neden olabilecek tek güç ise halkın, gençlerin geleceğe sahip çıkma mücadelesi veren herkesin mücadelesi.