Net bir tavsiyeyle başlayayım. Keskin ve kendinden emin cümleler içeren tüm seçim analizlerini çöpe atın.

“AK Parti’nin seçim zaferinin sebebi muhalefet partilerinin ... yapmasıdır.”

“Seçmen ... gibi vaatleri onayladığı ve beğendiği için AK Parti’yi tercih etti.”

“Halk ... dedi ve AK Parti’yi seçti.”

Gazeteler böyle yüzlerce değerlendirme yazısıyla dolu. Hepsi sonuçların içerdiği anlamlara bir gün içinde vakıf olmuş, seçimden önce aklının ucundan dahi geçmeyecek cümleleri seçimden bir saat önce dizmeye başlamış gibi.

Seçim öncesi anketlerin tamamı zaten çöp olmuş durumda. İktidardan ödenek, ihale almak için kurulmuş, tek vazifesi AKP oylarını ‘inanılmaz yüksek’ göstermek olan anket şirketlerinin dahi en yüksek oy oranı tahmini sonucun altında kaldı.

Zaten yapılan seçim analizleri ‘tüm mümkünlerin’ sıralanmasından ibaret. İyi niyetli olanı da kötü niyetli olanı da tek bir algı yaratıyor: “Normal bir seçim geçirdik. Klasikti. Tüm partiler seçmenlere vaatlerde bulundu. Seçmen beğendiklerini seçti.”

Hayır, biz kriminal bir seçim dönemi geçirdik. 7 Haziran’da bir partinin iktidardan düşüşüyle ülke tarihinin en kanlı periyodu yaşatıldı seçmene. Sandığa giden sokaktan geçerken katliamları, çatışmaları, gazete baskınlarını, sokağa çıkma yasaklarını, medya operasyonlarını görmüş bir seçmen kitlesinin davranışlarını irdeliyorsan klasik seçim değerlendirmesi yapamazsın.

Ve zafer naraları, ‘selam olsun’lar...
Olağanüstü bir dönemde gidilen, sonuçları öngörülemez bir seçimdi.
O yüzden bir değerlendirme yapacaksak, buyurun kazananların değerlendirmesini doğru kabul edelim.

Ne diyorlar: “Millet istikrarı ve huzuru seçti.”

Meali: İnsanlar çatışmalı, oluk oluk kanın aktığı ortamdan bıktı. 7 Haziran’da düştükleri hatayı bu beş ayda gördüler ve doğru yolu bulup güçlü AK Parti’yi tercih ettiler.

Halkın ‘doğru yolu gördüğü’ değerlendirmesi yapılınca haliyle bir de ‘doğru yolu gösterenler’ faktörü ortaya çıkıyor.

Kim yardımcı oldu halkın istikrarsızlığı sezip doğru yolu görmesine?

-İlk elden Adıyaman’da bir çay ocağı var. Yetiştirdiği IŞİD canlı bombalarının katliamları bu doğru yolu gösterme işinde bir fener işlevi gördü anlaşılan.

-Kürt illerinde sokağa sürülen panzerler, hatta yer yer tanklar var. Bir başka partinin kalesi olan şehirlere tankla çıkabilmek her partinin olanakları dahilinde değildir mesela. Doğru yolu göstermek için cansız bedenleri panzer arkalarına bağlayıp yerlerde sürükleyenler oldu yani.

-Evinin önüne gidip gazeteci dövenler var. Ceplerinde parti kimlikleriyle tabii. Yine aynı partiden, önlerinde bir milletvekiliyle gazete basanlar oldu. Doğru yolu göstermede devlet himayeli vandallık da epey etkili olmuştur.

Demem o ki, normal bir seçim dönemi geçirmişizcesine yapılan seçim analizleri kadar atılan zafer naraları da ‘sakat’. Yani ‘millet doğru yolu gördü’ diyorsan o balkon konuşmasındaki ‘selam olsun Arakan, selam olsun Filistin, selam olsun Suriye’nin mazlumları, selam olsun bilmem nereden dualarını esirgemeyenler’ kısmına ‘selam sana da IŞİD eyvallah, selam sana panzer arkasına cansız bedenler sürükleyen askerim, selam gazete baskınlarında taşını sopasını esirgemeyenler’ eklemesini yapmandır doğrusu. Çünkü vefa bunu gerektirir.