Belki duymuşsunuzdur, kripto “para” piyasalarında deprem yaşanıyor. Bu piyasada batanların sayısı hızla artıyor.

Okuduğunuz bazı kaynaklarda “kripto borsası” ifadesini görebilirsiniz. Bunu gördüğünüzde de bunların alışıla gelmiş borsalardan olduğunu düşünebilirsiniz ama öyle değil. Aslında bu “borsa” dedikleri yerler birer internet platformudur. Bunlar üzerinden alım satım yapılıyor. Hatırlayın iki yıl önce Türkiye’de böyle bir platformun sahibi milyonlarca dolarlık zarara yol açtıktan sonra Arnavutluk’a kaçtı. Yurtdışındaki platformlar da bundan farklı değil.

Kriptoların alınıp satıldığı büyük platformlardan birisi olan FTX, burada işlem yapanların paralarını çekmek istemeleri üzerine likidite krizine girdi ve battı. FTX’in Bahamalar üzerinden işlem yaptığını da hatırlatmak gerekir. Denetleme ve kontrol mekanizmalarının hemen hemen olmadığı böyle bir yeri neden seçmiş olabilirler acaba?

Birileri “paralarını istiyor” diye batıyorsa zaten buranın bir “piyasa” olduğunu da söylemek mümkün değildir.

Sorun sadece FTX ile sınırlı değil. Hemen tüm kriptolar tepe taklak gidiyor. Bunlardan en ünlüsü olan Bitcoin’in değeri yılbaşından beri yaklaşık yüzde 70 düşmüş. Zirve değerlerini dikkate alacak olursak kayıp oranının yüzde 80’e ulaştığı görülür. Bu analizi böyle devam ettirmek mümkün. Ancak ben daha çok bütün bu gelişmelerin bize etkisini merak ettiğim için biraz ona bakacağım.

Bu ay yayınlanan bir BIS çalışma makalesinde* kullanılan veriler erişime açık olduğundan, o verilerden hareketle Türkiye’de kripto paralara “ilginin” nasıl olduğunu merak edip ayrıntılarına baktım.

Nüfusa oranla yapılan analizler gösteriyor ki Türkiye kripto para alım satımı yapılan uygulamaları indirenler açısından dünyada birinci sırada yer alıyor. Bu uygulamalar Türkiye’den toplam 44,3 milyon kez indirilmiş. Bu da gösteriyor ki işlem yapmasalar bile pek çok kişi merak için bile olsa bu uygulamaları indirip bir bakmış.

Fakat daha ilginç olanı, bu paralarda işlem yapanların sayısı. Bahsedilen çalışmanın verilerini ayrıntılı incelediğimizde, toplam nüfusa oran açısından kripto paralarda açık ara en fazla işlemin yapıldığı ülkenin Türkiye olduğu net bir biçimde görülüyor. Hatta bu oran bize en yakın olan ülkenin 2 katından daha fazla.

Zaman içerisinde işlem yapanların sayısının hızla arttığı görülmekle birlikte 2021 yılının başından beri bunun bir çılgınlığa dönüştüğü bile söylenebilir. Bugünlerde Borsa İstanbul’da işlem yapanlarının sayısının 3 milyonu geçtiğine ilişkin veriler ortada dolaşırken, kripto para piyasasında işlem yapan vatandaşlarımızın sayısının bunun iki katından fazla olduğu görülüyor.

kriptolar-tepetaklak-1089178-1.

İLGİ YÜKSEK ÇÜNKÜ…

Çalışarak kazandığımız para yetmiyor ve çalışarak, gelecekte bile daha fazla para kazanma umudumuz yok. Durum bu olunca da kısa yol, kolay çözüm, hızlı formül arıyoruz.

Normalde, insanlar elde ettikleri gelirle sadece ihtiyaçlarını karşılamazlar aynı zamanda bir kısmını tasarrufa ayırır, zaman içerisinde biriken parayı kullanarak ev, araba gibi varlıkları almak için kullanırlar.

Bizde maalesef gelirler o kadar düşük ki, bırakın bu gelir ile tasarruf etmeyi, temel ihtiyaçları bile karşılamak mümkün olmuyor. Ama yine de bir şekilde bir miktar parası bir kenarda durunlar da bunu kısa zamanda nasıl artırabileceklerinin yollarını arıyorlar. E, kripto paralarda kısa sürede bilmem kaç katına çıkabiliyorsa neden bunlar olmasın, değil mi? İşte bu piyasaya giren milyonlarca vatandaşın temel gerekçesi de bu oluyor: Kısa sürede çok para kazanmak!

Ama maalesef kolay para diye bir şey yok. Zaten kriptolara para bile diyemeyiz. Ne ödemelerde yaygın kullanılabiliyor ne de bir servet birikim aracı. Daha çok saadet zincirine benzeyen işler. Yeni birileri ve yeni para sisteme geldiği sürece “işler” bir biçimde yürüyor. Ama bu gelişler durunca ne oluyor? İşte onu da FTX’de gördük: Çok kısa bir sürede her şey buharlaşıyor.

Kripto paralar üzerine işlem yapanların büyük çoğunluğunun gençler olduğu görülüyor.

Bu bize ne söylüyor? Türkiye’de çalışarak para kazanıp, zaman içerisinde mal mülk sahibi olma imkânının olmadığını düşünen gençler, buralarda şanslarını denemek istiyorlar. Ama maalesef bu işlemler genellikle hüsranla bitiyor.

Siz bakmayın öyle sağda solda duyduğunuz “acayip paralar kazanıyorlarmış” laflarına. Söz konusu çalışmanın verilerine göre bu paralarda işlem yapanların yüzde 81’i zarar etmiş. Sadece çok küçük bir azınlık bu işlerden para kazanmış. Peki, para kazanan o küçük azınlık kim? Para kaybeden yüzde 80’e bu piyasaların ne kadar çok kazandırdığını anlatanlar, kenarda üç beş birikimi olanlara “gel, sen de kazanırsın” diyenler, ama tek kazananın kendileri olduğunu size söylemeyenler. Bunların sayısı da parmakla gösterilebilecek kadar az.

Kişi başına ortalama kaybedilen tutarın bin doların altında olması bize şunu söylüyor: Bu piyasalar sadece, parası az ama beklentisi çok olanlardan, onlara “gel-gel” yapan küçük bir azınlığa servet transferinden başka bir işe yaramıyor

Veriler bize gösteriyor ki Türkiye’de de çok sayıda küçük tasarruf sahibi, para kolay para kazanmak için çıktıkları yolda, zor kazandıkları paraları hızla kaybetmişler.

Umarım siz de buralarda para kaybedenlerden değilsiniz.

Ettiyseniz de çok dert etmeyin, Borsaya girersiniz! Elinizde hâlâ üç beş bir şeyler kaldıysa, şansınızı bir de orada denersiniz.

*Kaynak: R Auer, G Cornelli, S Doerr, J Frost and L Gambacorta (2022): "Crypto trading and Bitcoin prices: evidence from a new database of retail adoption", BIS Working Papers, no 1049, November.