Krizin bedeli özgürlüğümüz
Ekonomik kriz en çok kadınları vuruyor. Üniversiteyi kazansa da metropol şehirleri tercih edemeyen kadınlar, aile yanında yaşamak zorunda kalıyor, kendine gedikler açmakta zorlanıyor. Metropol kentlerde okumak hayal olsa da Türkiye’nin en iyi üniversitelerinin metropol kentlerde bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Demet Lüküslü, “Bu eğitimde de eşitsizlik yaratıyor” dedi.
Sarya Toprak
saryatoprak@birgun.netÜniversite kayıtları dün itibarıyla sona erdi. Öğrencilerin üniversite tercihlerindeki en belirleyici etken ekonomik kriz oldu. İstediği bölümü okuma hayali kuran birçok öğrenci şehir dışında bir tercih yapamadığı için ailesinin yaşadığı kente ve onların evine mahkûm kaldı. Büro Emekçileri Sendikası geçtiğimiz günlerde 4 kişilik bir ailenin 2024 Ağustos ayı açlık sınırını 26 bin 832 lira olarak açıkladı. Bir öğrencinin aylık yaşam maliyeti ise en iyi ihtimalle 20 bin liraya tekabül ediyor. Bu tablo rehberlik uzmanı Salim Ünsal’ın geçen yıl büyük şehirlerde üniversite tercih eden öğrencilerin sayısında büyük bir düşüş yaşandığını gösteren verileri daha anlaşılır hale getiriyor.
KRİZİN BEDELİNİ KADINLAR ÖDÜYOR
Üniversite hayatı özellikle genç kadınlar için hayatını kurmak için bir adım. Kadınlar aile baskısı, mahalle baskısı içinde kendini var etme mücadelesi veriyor. Ekonomik kriz böyle bir noktaya gelmeden önce üniversite okuyan genç kadınlar büyük kentlerde okuyabilme şansını buluyordu. Fakat son yıllarda cep harçlığı, KYK bursu ile üniversite okuyabilmek bir hayalden öteye gitmiyor. Her kriz döneminde ilk hedef kadınlar oluyor. İşsizlik artarken kadın işsizliği erkek işsizliğine oranla daha fazla artıyor. Ağırlaşan ekonomik koşulların bedelini kadınlar özgürlükleriyle ödüyor.
Uzmanlar, daha önceki yıllarda üniversite okuyanlar ve şimdi okuyanlar bu durumu BirGün’e değerlendirdi.
METROPOLDE BASKIDAN KURTULABİLİYORLAR
Yeditepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Demet Lüküslü ailesinden ayrı, metropol bir kentte üniversite okumanın gençler için bağımsızlaşabilmek anlamında önemli olduğunu söyledi. Lüküslü, “Genç kadınlar için daha da önemli. Çünkü genç kadınlar ciddi bir aile ve mahalle baskısı yaşıyor” dedi. Genç kadınların büyük şehirlerde küçük şehirlere kıyasla daha anonim olabildiğini belirten Lüküslü, “ Büyük kentlerde o baskıdan biraz olsun kurtulabiliyorlar” ifadelerini kullandı. Lüküslü sözlerine şöyle devam etti: Gençler için büyük şehirde üniversite okuyabilmek bir hayal oldu. Bu bir eşitsizlik de doğuruyor. Türkiye’nin en iyi üniversiteleri metropol kentlerde. Her şeye rağmen metropolde okumayı göze alan gençler için ise hayat hiç kolay olmuyor.”
İLK GÖZDEN ÇIKARILANLAR BİZ OLUYORUZ
EŞİK Gönüllüsü Özgül Kapdan da eğitimde çok boyutlu bir laiklik ve cinsiyet eşitliği karşıtı saldırı dönemi yaşadığımızı söyledi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi yurdunun kapatılacağını gördüğünde ilk yorumunun Talibanlaşmanın Türkiye versiyonu yaşanıyor olduğunu ifade etti. Bunun amacının kadınları eğitimden koparmak olduğunu belirten Kapdan sözlerine şöyle devam etti:
Ekonomik çöküş ilk önce kız çocuklarının ve genç kadınların eğitimden koparılmasına yol açıyor. Her krizde önce kadınlar işten çıkarılır, önce kızlar okula gönderilmez. Hele de üniversiteye göndermek için kimse kendini zorlamaz.”
ŞEHİR DIŞINDA OKUMANIN HAYALİNİ BİLE KURMADIM
Geçen sene Ankara Üniversitesi psikoloji bölümüne yerleşen Şiliya Gezik “Şehir dışında üniversite okumanın hayalini bile kurmadım dedi. Evde pişen yemekten 1 tabak yemem aileme yük olmuyor fakat şehir dışında okusaydım cebimde kalan son 75 lirayla gıda ihtiyacımı karşılamak zorunda kalacaktım” diyen Gezik sözlerine şöyle devam etti: Biz üç kardeş yaşıyoruz. Şehir dışında okusam birbirimizi her görmek istediğimizde bir gidiş için 1000 TL mi vereceğiz diye düşündüm. Eve çıkmak zaten imkânsız. İKYK yurdunda kalan arkadaşlarım porsiyon küçüklüğünden doymuyor. Aç aç fakülteye geliyorlar. Bir de yetmiyormuş gibi yemekhane zamları… O beş lira o kadar çok şey değiştiriyor ki bizim hayatımızda. Herkes birbirine destek olmaya çalışıyor."
Ekonomik koşullarla toplumsal kimliği arasında sıkışan bir öğrenci profili oluştuğunu söyleyen Gezik, “Hayatımız hakkında seçim yapamaz hale geldik. Sağlanamayan koşulların sorumlusu olmadığımız halde ekonomik şartların altında eziliyoruz” dedi. Gezik, “Sadece bazı şanslı ailelerin çocukları daha nitelikli bir eğitime kavuşabiliyor” ifadelerini kullandı. Gezik sözlerine şöyle devam etti: “Sağlanamayan imkanlar kendimizi yetersiz hissetmemize sebep oluyor. Gelecek kaygısı yaşıyoruz.
KÜÇÜK KARABALIĞIN PEŞİNDEN GİTTİM
Ekonomik koşullar bu kadar ağırlaşmadan önce liseyi Samsun’da bir kasabada okuyan Filiz Çelebi o dönemde en büyük hayalinin şehir dışında üniversite okumak olduğunu söyledi. Çelebi, “Üniversite için İstanbul’a taşındım. Ailemden uzakta eğitim almanın beni hayata karşı daha donanımlı hale getireceğine inandım. Küçük kara balığın peşinden gitmek istedim” dedi. Tek başına olmanın özgüvenini artırdığını söyleyen Çelebi sözlerine şöyle devam etti: “Özgürlüğüm için bedel ödeyerek özgürleştim.
SADECE AKADEMİK DENEYİM DEĞİLDİ
Liseyi Tokat’ta okuyan Nazlıcan İpek ise üniversite için Antalya’ya gitmişti. İpek “Lise eğitimim boyunca büyük şehirin sunduğu imkanlara kavuşmak motivasyon kaynağım oldu” dedi.
İpek “Genç bir kadın olarak büyük bir şehirde tek başıma üniversite okumak sadece akademik bir deneyim değil aynı zamanda kişisel gelişimimin önemli bir parçasıydı” ifadelerini kullandı.
SAVUNMA MEKANİZMASI GELİŞTİRDİK
Seda Balmumcu ise “Üniversite için Antalya’ya gittim. İlk yılımda özel bir yurtta kalmak zorunda kaldım çünkü KYK yurdu çıkmadı” diye konuştu. Balmumcu sözlerine şöyle devam etti: Özel yurtlar pahalıydı. olduğu Bütçemize uygun bulduğumuz yurdun lokasyonu da kadınlar için güvenli bir konumda değildi. Dışarıda olduğumuz saat, kıyafetimiz fark etmeksizin sadece kadın olduğumuz için yolda yürürken sürekli erkekler tarafından taciz ediliyorduk. Bu nedenle bir savunma mekanizması geliştirmek zorunda kaldık. . Ailemle politik konularda zıt görüşlüydük. Bu nedenle, üniversitenin ilk yılında maddi bağımlılığımı kestim.. Maddi bağımsızlık, kendimi daha güçlü hissetmeme neden oldu.
∗∗∗
KAPASİTELER YETERSİZ
KYK yurdu kapasitesi geçen yıl 950 bine yükselmişti. Kapasite artışı 100 bine yaklaşsa da bunun 33 bin 806’sı var olan yurtlardaki yatak sayısı artırılarak yapılmıştı. Geçen yıl 898 bin 24 öğrenci üniversitelere yerleşmesine rağmen KYK yurtlarına başvurusu kabul edilen öğrenci sayısı 424 bin olmuştu. Örgün öğrenim içerisindeki öğrenci sayısı ise 4 milyon civarında. Geçen seneye göre yurt ücretleri yüzde 60 zamlandı. KYK bursu ve kredisi 2000 TL iken İstanbul’da yurt fiyatları 30 bin liraya kadar çıkabiliyor.
∗∗∗
YKS TERCİH DEĞİŞİMİ
SOSYALLEŞEN ÖĞRENCİNİN 1 GÜNÜ
• Kahvaltı: 100 TL
• Kahve: 110 TL
• Sinema: 170 TL
• Sinemada atıştırmalık: 150 TL
• Kitap almak: 200 TL
• Öğlen yemeği: 200 TL
• Akşam yemeği: 200 TL
• Toplam: 1130 TL
(ortalama fiyatlar)