Küba’da devrim ilk anından bugüne kadar halkla iç içe, giderek halk inisiyatiflerine dayanarak geliştirildi. Bugün de en küçük birimlere yayılan bir örgütlü halk gücüne sahip olan Küba, bunu sokaklarda vakur ama onurlu bir duruşla gösterdi.

Küba, sokaklar ve budalalar

EMİR YILDIZ

Küba, enerji, gıda ve tıbbi malzeme yetersizliğiyle karşı karşıya. Covid salgını tüm dünya ekonomilerinde ciddi sarsıntılara neden olurken, Amerikan ablukası altındaki Küba’da bu kriz daha da derinleşti. Küba Devlet Başkanı Diaz-Canel, Küba’da her şeyin güllük gülistanlık olmadığını ifade ediyor. Bu sorunlar üzerine geçtiğimiz günlerde Küba’da sosyalizm karşıtı gösterilerle birlikte kimi tartışmalar da gündeme geldi. Küba’daki güncelliği anlamak için öne çıkan bazı başlıkları tartışmak yerinde olacaktır.

AMBARGO

Reel sosyalizmin yıkılmasının ardından çeyrek yüzyılı aşan bir zamandır tek başına ayakta durmaya çalışıyor. Bu hiç de kolay değil! Sosyalizmin reel bir güç olmaktan çıktığı uzun bir dönem boyunca bir küçük adada sosyalizmi (çürümeye ve yozlaşmaya yol açmadan) ayakta tutulabilmesi ABD ve tüm kapitalistleri çıldırtmaya devam eden bir Küba mucizesi. ABD, Küba’nın bağımsızlığını ve sosyalizmi yok etmek üzere sayısız (açık ve gizli) girişimde bulunmakla birlikte bunu başaramadı. Sovyetler Birliği sonrası dünyada ise bunun daha kolay olacağını düşündü, ancak bunda da yanıldı. Bunlar Küba mücadele tarihinin de parçası olan bilinen konular. Bugün için daha özgün olan ise ABD’nin yeni bir yıkıcı hamleye hazırlık içinde olması gerçeğidir, dikkati de buraya toplamak gerekir.

Trump’la başlayan Biden ile devam eden süreçte ABD, Küba’ya yönelik ambargoyu yoğunlaştırdı. 2019’dan bu yana enerjiden gıdaya her alanda abluka yoğunlaşırken Küba, ABD tarafından ‘terörist ülkeler’ listesine eklendi. Küba’daki ambargoyu yoğunlaştırarak krizi derinleştirmek ve Küba’yı yalnızlaştırmak ABD planının ilk halkası.

CIA

ABD, son dönemde Latin Amerika’ya yönelik bir dizi yıkıcı müdahalede bulunmaya devam ediyor. Venezuela’dan Brezilya’ya ilerici iktidarlar ABD’nin hedef tahtasında durmaya devam ediyor. Bu tür müdahale arzusunu Pentagon’un 2021 bütçesinde ABD özel kuvvetler aracılığıyla ‘gayri nizami harp’ için ayrılan fonun yükselişinde de görebiliriz. Libya’dan Suriye’ye iç savaşları kışkırtmak üzere hazırlanmış cihatçılardan, Latin Amerika’daki darbe ve ayaklanmalara kadar hepsinde ABD’nin ve CIA’nın izlerini görmek mümkün.

Biden’ın şimdilerde “Küba başarısız devlet, komünizm başarısız bir ideoloji” sözlerine bakmayın, buna kendisinin de inandığı yok. Pandemiyi en kötü yöneten ülkelerden birisinin başında olan Biden da çöken emperyalizminin temsilcisi olduğunun pekâlâ farkında. Latin Amerika’ya da dünyanın başka bir yeri için ABD’nin “kurucu” ve “içerici” bir kapasitesi kalmadı. Bunun yerine saf yıkıcı bir güç kullanımı ile hegemonyasını sürdürmenin peşinde. Küba ve sosyalizm ise 20. yüzyıla ait bir anıt olmaktan çok, şimdi çürüyen kapitalizme karşı 21. yüzyılın bir seçeneği olma ihtimali nedeniyle korkutuyor. Bu sadece Küba’ya da ait olmayan, Latin Amerika’da pembe dalganın sona ermesinin ardından yaşanan kısa bir kaostan sonra yeniden toparlanmaya başlayan sola ilişkin de Amerikan müdahalesi zincirinin bir parçası.

SOKAKLAR

Küba’da kıtlık nedeniyle halkın zor durumda olduğu bir gerçek. ABD ve CIA destekli güçler de halkın bu zor günlerinden faydalanmanın peşinde. Ayaklanma ve mümkün olursa bir askeri müdahalenin koşullarını yaratmaya çalışıyor.

Ancak, Küba’da sokağa çıkan herkesi CIA’nın bir uzantısı olarak görmek kuşkusuz ki doğru olmaz. Kıtlıkla boğuşan insanların çaresizliğinden Amerikan müdahalesi çıkarmaya çalışan bir bozgunculuk temel mesele olarak karşımıza çıkıyor. ABD, Küba halkına bağımsız ve sosyalist bir ülke olmakta ısrar ederek kıtlıktan kurtulamayacağı göstererek kendisine mecbur etmek istiyor. Bunun için de uzun yıllardır güç ve para ile devşirdikleri işbirlikçileri devreye sokuyor. Başka ülkelerden de bildiğimiz müdahale yöntemi devreye sokuluyor.

Bu ilk girişim, Küba halkının devrime sahip çıkan yürüyüşleriyle sınırlandırılmış durumda. Öte yandan, Küba ne kadar zor durumda olsa da devrimin halen çok güçlü bir biçimde sahiplenildiğini de sokaklar ortaya koydu. Bu aslında Küba devriminin bugüne kadar ayakta kalmasına da neden olan orijinalliğinin de bir ifadesi. Küba’da devrim ilk anından bugüne kadar halkla iç içe, giderek halk inisiyatiflerine dayanarak geliştirildi. Bugün de en küçük birimlere yayılan bir örgütlü halk gücüne sahip olan Küba, bunu sokaklarda vakur ama onurlu bir duruşla gösterdi.

BUDALALIK

Bu yaşananların gösterdiği bir başka önemli husus ise liberal şarlatanlığın bir kez daha kendini göstermesi oldu. ABD kışkırtmasından özgürlük çıkaranlar; Küba’da sosyalizmin aslında olmadığını iddiası altında (sözde radikal tutum altında) işbirlikçi akıllarına ortaya koyan çok bilmişler hızla ortaya çıkıverdi. Bir yanı sosyalizm düşmanlığına bir yanı Amerikan sevdasına uzanan bu kibirli budalalar sola akıl vermekten de geri durmuyor.

Bu budalalığın arkasındaki en önemli husus ise yıllardır ABD’den demokrasi ihracatı beklenmesinden başka bir şey değil. Trump döneminde hayata küsen bu kesimler, Biden ile birlikte tekrar umutlandı. Biden’ın, küresel liberal demokratik bir restorasyona girişeceği umuduyla dolup taşıyorlar. O yüzden de şimdi Küba’da, elinde ABD bayrağı ile sokağa çıkan bir azınlığı özgürlük ve demokrasinin taşıyıcısı olarak görürken; ABD müdahalesine karşı çıkan solculara ise “ulusalcı” gibi bildik yaftaları yapıştırarak işi idare etmeye çalışıyorlar. Ama onlar da ardında demokrasi aradıkları çürüyen emperyalizm gibi ipliği pazara çıkmış kifayetsiz muhterisler olduklarını pekâlâ biliyorlar!

FİDEL

Fidel, gidişinin öncesinde “Bir gün Küba’nın bana ihtiyacı olursa, ben yine omzumda silahımla bir kıyıdan Küba’ya geri dönüyor olacağım” demişti. Küba’da halk, #YoSoyFidel (Ben Fidel’im) sloganlarıyla sokağa çıktığında, Fidel geri dönüyordu. Bu Küba halkının bağımsızlığı, onuru ve sosyalizm için mücadele kararlılığını bir kez daha ortaya koyuyor. Bu da sadece ABD açısından değil; bu zorluklarla baş etmek için kimi restorasyon planları içinde olan Küba’daki sosyalizmin önderliği için de bir mesaj olmalı. Sosyalizmin ve devrimin yaşadığı sorunları aşarak ilerleyebilmesi için de bir kez daha halkın yaratıcı inisiyatifine başvurmaktan başka çare yok. Bu da Küba’nın halen süren büyük imkânı!

Viva Cuba

Viva Fidel

Viva Sosyalizm