15- 20 yıl önce; memlekette zehirli mantar söylentisi var. Ananemle dedem Erzincan’da köyde. “Bizim bahçenin mantarı nasılsa, zehirli olmaz” diye mantar yemişler. Sonra ikisinde de bir halsizlik, mide bulantısı, ateş… Demişler, herhalde biz zehirlendik. Birlikte evi silip süpürmüşler. Yıkanıp temiz pak giyinmişler. Helalleşip uyumuşlar… Şükür ikisi de uyandı. Mevzuyu öğrendiğimizde, niye temizlik yapana kadar doktora gitmediniz dedik. Cevap: “O arada ölür kalırdık da, Allah muhafaza, ev pis olursa, bizi bulanlar ardımızdan leşimize tükürürdü.”

İnsan öldükten sonra ardından ne söyleneceğinin ne önemi var demiştik. Ananemle dedemi, Kenan Evren ölünce anladım… Ananem yorumlasa, leşine tükürüyorlar der. Boris Vian yaşasa Mezarlarınıza Tüküreceğim- 2’yi yazardı.

Devlet erkânında da devlet ekranında da çıt yok.

Ne oldu? Faşizmin modası mı geçti? Ne demişler; moda kendini her on yılda bir tekrar eder. Faşizm tedavülde de o faşistin modası geçmiş demek.

Anaakım gazeteler, özenli bir yorumsuzlukla manşet attılar. “Kenan Evren öldü!” Genel bir yas havası görmedik.

Sözcü gazetesi ve Ertuğrul Özkök’ten başka seveni yokmuş. Emin Çölaşan; “En azından hırsız değildi” diyerek paşam sana söylüyorum cumhurbaşkanım sen anla yapmış. Çölaşan sürdürüyor: “oysa elinde büyük yetki vardı, siyasi açıdan yanlışlar yaptılar ama bir gün olsun harama el uzatmadılar. Kul hakkı yemediler.” Aslında Çölaşan; kellerin öldükten sonra sırma saçlı olmasına hiç gelemez. Turgut Özal’ın ardından ‘merhum’ diyenlere de çok kızardı. Ölünce kıymete mi bindi diye… Çocuktuk ama hatırlıyoruz yani…

Çocuktuk ama… Bir şey bildiğimiz yoktu aslında. Etrafta hayat tecrübesini kaç darbe gördüğüne dayandırarak anlatan büyükler vardı. Darbe? Okuduğumuz kitapta geçen bilmediğimiz bir kelime gibi, cümle içinde kullanımından anlamını çıkarmaya çalışıyoruz. Çocuktuk ama insanların asıldığını biliyorduk. Ben; Deniz, Hüseyin, Yusuf, Erdal Eren hep 80’de asıldı zannediyordum.

Çocuk da değildik; daha doğmamıştık. Kenan Evren, kuşaktan kuşağa aktarılacak bir korku bırakmış. Üniversiteye başlamadan bir gün önce dedem aradı. “Dikkat et o okulda çok olay varmış, aman bulaşma” Kenan Evren ne yaptı? Dededen toruna bir, ‘aman evladım sen bulaşma’ bıraktı.

Şimdi fikirlerinin peşinden gittiğimiz insanlar devlet tarafından ya öldürülmüş ya işkence görmüş; en hafifi, yıllarca hapis yatmış…
Yine bir gün biz daha doğmamışız; Evren, Kürtçe’ye yasaklar koymuş.

Çocuktuk ama hatırlıyoruz; Magazin Gazetecileri Derneği Ödül Töreni’nde, Ahmet Kaya’ya saldıranların yüz ifadesi. Kinli ve iktidara layık olmaya çalışan sefil kibir… Hah, işte o bile Kenan Evren’den yadigâr.

Kenan Evren öldükten sonra kızı demiş ki, 60 milyon babamı takdirle anıyor. Valla cinsiyetçi cinsiyetçi konuşmak istemem ama, biz takdirle değil, s.ktirle anıyoruz.

Kurtlar Vadisi’ndeki Çakır öldükten sonra bile helva kavrulan memlekette eski cumhurbaşkanı ölünce kına yakılıyor. Adamın leşine bile tüküren olmadı.

Adam cezalandırılmadı. Dağarcığımıza kazıdığı darağaçlarına rağmen… Ölümlere, işkencelere rağmen… 97 yaşında müebbet aldı. Sonra sağlık durumundan yırttı. Bir katilden bir ihtiyar yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim.

Paşa paşa yaşadı, paşa paşa öldü. Çoklu organ yetmezliğinden. E tabii, kalp yok, beyin yok…

Cenazesi Ankara’da öğle ezanıyla kaldırılırken, İstanbul’da Galatasaray Meydanı’nda Cumartesi Anneleri vardı. Cumartesi Anneleri, Kenan Evren’e talkın vermedi. Kayıtlara böyle geçsin…

Çocuktuk ama hatırlıyoruz. Bodrum’da yaşıyordu. Paşa. Hande Ataizi’nin resmini çizmişti. Öyle haberler çıkıyor. Paşa tuval başında…

Meğer Türkiye’nin en pahalı ressamıymış. Picasso’nun bir resmini görmüş de, ne var bunda ben de yaparım deyip resme başlamış. Eh, Picasso’nun Guernicası’nı memlekete yaşatmamış mıydı? Lakin olmuyordu, zira Evren, kübist değil faşistti.

Evren öldükten sonra; 80 döneminde 20 yıl hapis yatan Ferman Öztürk,  tek başına bir protesto eylemi yapmak istedi. Polislerce gözaltına alındı. Ağzı kapatılarak konuşması engellendi.

İşte böyle… Kenan Evren yüzünden 20 yıl hapis yat, onu yargıladığını iddia edenlerin döneminde, onu protesto ederken, yine polisler, yine gözaltı, yine susturulma…

Eh, ölüm hak miras helal demişler…