İnanın bana bizim bir Kamu Denetçiliği Kurumumuz var!

Batı ülkelerinde genellikle Ombudsman(lık) olarak adlandırılıyor bu kurum. Bazı ülkelerde de farklı adalarla kurulmuş benzer kurumlar var: Mediateur, Parlamento Komiseri, Purokuratura vs.

Temel işlevleri özetle aynı; idare ile yurttaşlar arasındaki sorunları hızlı bir şekilde gidermek, haklı şikâyetler doğrultusunda idareyi harekete geçirmeye çalışmak, idarenin işleyişinde şeffaflığın sağlanmasında aracı ve denetçi olmak ve böylece temel hak ve özgürlüklerin korunması. Yargının “anahtar teslimi” Fethullah Gülen Cemaati'ne teslim edildiği süreci başlatan 2010 Anayasa referandumu ve 2012 tarihli “Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu” ile hayata geçti.

Kusura bakmayın Sayın Ombudsman siz de az kült değilsiniz! Bakın cemaati yargıya sokanlardansınız şimdi de cemaatçileri yargıdan atacaksınız!

“Adalet Sistemimizin Sorunları, İyileştirilmesi ve Güvenilirliğinin Artırılması Hakkında Özel Rapor” yayınladı. Geçen yazımda küçük bir alıntı yapmıştım. Raporun tamamı 616 sayfa. Rapor, Kamu Ombudsman’ın sunuşu ile başlıyor. Ombudsman, sunuşunda şu tespitte bulunmuş: “... temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi noktasında önemli bir işlev üstlenmiş bulunmaktadır. 'Bireysel Başvuru' esasına göre, hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan haklarına saygının geliştirilmesi ve ayrıca halka karşı sorumluluk anlayışı temelinde bağımsız ve tarafsız bir şekilde yürüttüğü inceleme ve araştırmalar sayesinde Kurumumuz, çok kısa süre içerisinde kamu vicdanının güçlü bir sesi olmayı başarmıştır...Bu sayede Kurumumuzca yürütülen inceleme ve araştırmalar, verilen kararlar ile diğer çalışmaların etkisinin, tek başına bireysel mağduriyetlerin giderilmesi ile sınırlı kalmayıp; kamu idaresine ışık tutucu mahiyette katkıda bulunmakta olduğunu; ayrıca, ülkemizin insan hakları karnesine, siyaset dünyasına, hukuk ve kamu yönetimi hayatına da olumlu etkide bulunduğunu görmekteyiz ve bundan büyük bir memnuniyet duymaktayız.”

Bu sesi duyan var mı bilmiyorum! Ayrıca Ombudsmanın “büyük memnuniyetinin” kaynağını sahiden merak ediyorum! İfade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlüğü gibi özgürlüklerin artık kullanılamaz hale gelmiş olması mı? Ya da yağmalanan ormanlar ve kıyılar mı? Yerle bir edilen yerleşim yerleri mi? Vatandaşın cebinden finanse edilen kaçak elektrik paraları mı? Orta büyüklükte bir savaştan bile fazla can kaybı yaşadığımız çatışmalar mı? Yargıya güvenin yerlerde sürünmesi mi? Çöken turizm mi?

Mesela yurttaşın birisi başvurmuş. Demiş ki, “Devlet elektrik faturalarımdan TRT payı adı altında kesinti yapıyor. İznim ve rızam yoktur.” Kamu vicdanının sesi Ombudsman, epey inceledikten sonra başvuruyu reddetmiş. Ama temel ret gerekçesi olarak, TRT’nin kamu yararını gözettiğini ve yasasındaki ilkelere uygun hareket ettiğini yazmış!

O ilkeleri de yazmışlar karara: ''Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ve çabukluk ilkeleri ile çağdaş habercilik teknik ve metotlarına bağlı olmak, ... tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak” ve vicdanımızın sesi TRT yayınlarında bu ilkelere aykırılık görmemiş!

Konuyu dağıttım gene! İşte bu kararında ne kadar tarafsız(!) olduğunu gördüğümüz Ombudsmanımız, yargı sorunlarına el atmış ve özel bir rapor yazmış. Raporda ayrı bir başlık açılan konu güncel bir sorunla ilgili: “YARGIDA GİZLİ (YASA DIŞI) YAPILANMA”

Yargıda gizli bir yapılanmanın var olduğunu tespit etmiş. Gizli yapılanmaları tarif etmiş. Örgütlenmesini, finansal yapısını, kamuya yerleşmesini anlatmış. Ama ilginç olanı adını koymuyor. Mesela “İlk aşamada N… cemati içinde filizlenen bu yapı”, “Faaliyetleri, …ist şeklinde adlandırılan”, “ABD’nin P… Eyaleti New York Şehri yakınlarında bir merkezden yönetilen”, “…ist yapıya mensup kişilerin hâkim olduğu.” Niçin açıkça yazılmaz anlamak mümkün değil. Ama bu raporda 2010 referandumu sonrası oluşan HSYK sürecini geçiştirmesini anlayabiliyoruz. O dönem HSYK seçimlerine AKP/Cemaat koalisyonu olarak giren listenin mimarlarından olduğu biliniyordu. Hatta Demokrat Yargı Derneği bu süreci deşifre ederek; o dönem Yargıtay üyesi olan Ombudsman’ın, "Ben onlara güveniyorum, iyi çocuklar" dediğini yazmıştı. Hadi böyle bir söz söylediği tartışmalı diyelim. Ama şimdi firarda olan “iyi çocukların” hukuku katleden uygulamalarını, hukuk kılıfına sokmak için ne kadar çaba sarf ettiğini biliyoruz. 17/25 Aralık sürecinde, Zekeriya Öz’le olan aile dostluğu ve gizli saklı görüşmelerine hiç girmeyelim.

Şimdi adını yazmaya cesaret edemediği, Fethullahçı yapılanmaya “Kült Örgüt” diyor raporunda. Nur Cemaati yazamıyor, Gülenist diyemiyor, Pensilvanya merkezli bile yazamayıp üç nokta ile geçiştiriyor buraları. Ama aklımıza hakaret ettiği asıl yer “Gizli” nitelendirmesi. Palazlanmasında ve en kritik kumpaslarının başarıya ulaşmasında bir misyoner gibi hareket eden, çelik çekirdeğindeki figürlerle aile dostu olan Ombudsmanımız, şimdi bunlar gizli örgütmüş diyor! Sıradan yurttaşların bile fark ettiğini kendisinin fark etmediğine inanmamızı istiyor!

Kült örgüt diyor!

Kusura bakmayın Sayın Ombudsman siz de az kült değilsiniz! Bakın cemaati yargıya sokanlardansınız şimdi de cemaatçileri yargıdan atacaksınız! Bu arada eliniz değmişken TRT tarafsızlığında(!) bir yargı inşa edeceksiniz!

İşte kült olmak budur bence!