Bir kişiyi insanlığın vicdanı yapan nedir? Dimdik, adam gibi yaşamak nasıl bir şeydir? Kime, niçin filozof denir?

“Okuduğumu söylediğim kitaplarını hediye etmek istiyordu. Okudum dememe rağmen kitaplarını hediye etmek isterdi; o böyle bir insandı. İnsanlığın vicdanıydı; dimdik, adam gibi yaşadı; insanlığın tanığıydı, büyük bir filozoftu; Yaşar Kemal’le küçük şeyler konuşamazdınız, onunla büyük meseleler, dünya meseleleri konuşulurdu.” Gelmiş geçmiş tüm büyük insanlar için söylenmiş daha bir sürü sıfatı birkaç dakikalık canlı yayında bir sözcük makinesi gibi saydı Kültür Bakanı; bu kadarını not edebildim.

Bir kişiyi insanlığın vicdanı yapan nedir? Dimdik, adam gibi yaşamak nasıl bir şeydir? Kime, niçin filozof denir? Bunlar hakkında birazcık olsun fikriniz varsa vicdansızlık yapmazsınız. Kamu gücünü birilerine ayrıcalık sağlamak, ötekine baskı için kullanamazsınız. Eğer elinize geçirdiğiniz kamusal gücü çevrenizi ihya etmek için kullanıyor, toplumu biz ve diğerleri diye ikiye ayırıp ona göre davranıyorsanız böyle büyük lafları etmeyeceksiniz.

Kültür Bakanı’nın bu büyüklükte sözleri kullanma ehliyeti yoktur; neden yoktur anlatayım: Kültür Bakanlığı, yıllardan beri bağlı kütüphanelerinde bulundurmak üzere yazar ve yayıncılardan kitap ve dergi satın alır. Kriterler arasında hükümeti destekleyen, desteklemeyen diye bir şey yok. Fakat Ömer Çelik’le birlikte kitap ve dergi alımında AKP’nin zihniyetine uygunluk kriteri geldi.

Bakan,  ‘parasını ben veriyorsam kütüphane okuruna sunacağım yayının içeriği de benim fikrime uygun olmalı’ diye düşünüyor. Bildiğim kadarıyla Ertuğrul Günay’dan devralınana dek sistem şöyle ya da böyle yansız davranmaya özen gösteriyordu. Fakat Ömer Çelik, yetkisini yandaş lehine, muhalifin aleyhine kullanma yolunu seçti. Bu kanıya Eleştirel Pedagoji dergisine ambargo uygulanınca fark ettim. Sonra sorup öğrendim ki ambargo kapsamında olan sadece Eleştirel Pedagoji değilmiş; Çelik, hükümet politikasına uymayan, daha doğrusu sol taraftaki dergilerin tümüne  ambargo uyguluyormuş.

2015 yılında kütüphanelere girsin diye 360 dergi Kültür Bakanlığı’na satış başvurusunda bulunmuş. Bakanlık 92 dergiyi reddetmiş. Alınanlar arasında  yandaş medya tarafından çıkarılan ve aylık reklam cirosu 200 bin TL olan magazin dergileri var. İçinde kültürün, arşivlenecek bilginin kırıntısı yok çoğunda. Alınmayanlar ise bizimki gibi sermaye ve kurumsal desteği olmayan, çoğu zaman yayıncısının emekli maaşı ile finanse edilen fikir dergileri. Sanırım asıl gerçeği Bakan Ömer Çelik aşağıdaki soruları doğru bir şekilde yanıtlarsa  öğreneceğiz.

1. 2015 yılında Bakanlığınız birimleri tarafından kütüphanelere gönderilmek üzere satın alınan dergiler hangileridir? Alınan dergilerin her bir sayısından alınan miktar ve indirim oranı nedir?
2. Dergilerin alımında hangi ölçütler göz önünde tutulmaktadır?

Dergilerle ilgili sorular kitaplar için de düşünülüp yanıtlanırsa ziyadesiyle bilgilenmiş oluruz. Unutmadan şu soru da yanıtsız kalmasın: İl kütüphaneleri kendi döner sermaye hesaplarından hangi yayınevlerinin hangi kitaplarından ne kadar almıştır?

Bu hükümetin Eğitim Bakanlığı, ders kitabı piyasasına yılda 400 milyon TL pompalıyor.  Görülüyor ki geç de olsa Kültür Bakanlığı eli ile kültür kitapları da para transferine bulaştırıldı.