Kültür ve Turizm Bakanlığının 2015 yılında yerel yönetimlerin, dernek ve vakıfların projelerine yaptığı yardım listesine baktım. Karınca kaderince, memleketin kültür etkinliklerini elinden geldiğince desteklemiş. Tam 935 “kültürel” etkinliğin her birine 2 bin ile 230 bin Tl. arasında para yardımında bulunmuş. Kültür bakanı buna kültür ekonomisi diyor; umarım ekonomisini kültüre yatıran bakanlık, yatırımının karşılığını ramazan etkinliklerinden çıkarır! Çünkü yatırım payı en yüksek alan burası! 230 bin lira ile desteklenen etkinlik, el yazması Kuran’ların sergilendiği Mukaddes Miras Sergisi. Serginin düzenleyicisi Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye Diyanet Vakfı; vakfın başkanı Mehmet Görmez. Sergi için Ankara’daki bir caminin salonu kullanılıyor; sergilenen eserlerin telif ücreti yok. Nakliye dışında masrafı olduğunu sanmıyorum. İşin bu tarafını geçelim…

Haklı olarak ‘Sana ne! Bu bir devlet bütçesi değil, parti bütçesi; tasarruf hakkı kendilerine ait!’ diyebilirsiniz. Öyle de olsa kendi aralarında adil olsalar bari diyorum: 2015 yılı bütçesi 1 milyar 843 milyon 91 bin lira olan Kültür Bakanlığının yardım ettiği Türkiye Diyanet Vakfı, inşaattan marketçiliğe her alanda faaliyet gösteren ticari bir işletmedir ve bütçesi Kültür Bakanlığından daha küçük değildir (bağlı olduğu DİB’in 2015 bütçesi 5 milyar 743 milyon 383 bin liraydı). Bu pek anlaşılır gelmedi bana! Öte yandan Kültür Bakanlığımızın bir sürü belediyenin Karagöz-Hacivat gösterisine (ramazan etkinliği diyorlar) 3-5 bin lira yollamış olması sizce de adıl olmayan bir uygulama değil mi? Mesela Abana Belediyesinin düzenlediği Kurban Bayramı Pilav Şöleninin, Kalecik Belediyesinin Ramazan Etkinliğinin 20 bin lira ile desteklenmesini şahsen pek adil bulmadım. Belediyelerle Diyanetin farkı ne ki?
Kültür ve Turizm Bakanlığının kültürümüzü korumak için desteklediği sadece beş pilav, altı aşure şenliği değil tabi. Allah var, epey bir yayınevine de destek çıkıyor. 2015 istatistiği yayımlanmadığı için size 2014 bilgilerini vereyim: Bu bakanlık 2014 yılında kütüphanelere gönderilmek üzere 1 milyon 565 bin yayın almış. Kiminden bir çeşit kiminden binbir çeşit. Haliyle ödemesi de ona göre. Alınan yayınların 360 bini süreli yayın, yani dergi. Abone olduğu 265 farklı dergiden 360 bin adet alındığına göre her birine ortalama 1350 adet abone olunmuş. Bu ortalaması; içeriğine göre bir dergiye 100 adet abone olunurken bu sayı 2000’e de çıkabiliyor. Örneğin olta balıkçılığı ile ilgili bir dergiye 400 adet abone olabilirken Türkiye’nin en ciddi eğitim dergisi Eleştirel Pedagojiye ambargo uygulanabiliyor.

Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Eleştirel Pedagoji dergisine abone olunmamasının nedenini sordum ilgili kuruma: “Bütçe imkânları da dikkate alınarak materyalin seçimi yapılırken, fırsat eşitliğinin sağlanması adına her yıl aynı süreli yayınların yerine farklı süreli yayınlara fırsat yaratılmaya çalışılmaktadır.” diye bir yanıt aldım. Bu altına imza atılmış (hem de bakan Mahir Ünal adına) koca bir yalan! Yalan değilse çağırsınlar 2016 yılında abone olunan dergi listesini geçmiş yılların listesiyle karşılaştıralım.
2016 yılı için Kültür Bakanlığına 415 dergi abonelik teklifi göndermiş, bunlardan 295’ine abone olunmuş. Elenen 120 dergi, büyük ihtimalle farklı kültürlerin varlığından söz ediyordur. Bizim Kültür Bakanlığımız mevcut kültürü koruma/yaşatma derdinde olduğu için haklı olarak mevcudu sarsan yeni ve farklı kültürleri desteklemeyecektir. Yeter ki arkaiklerin eşitliği bozulmasın, paracıklar yabancıya gitmesin…
•••
Düzeltme: Geçen haftaki yazımda, öğrencisine tecavüz eden öğretmenin “bir dönem Aktif Sen üyesi” olduğu bilgisine yer vermiş, sendikanın olay karşısında suskun kaldığını belirtmiştim. Bu bilgi, yerel ve güvenilir kaynaklara dayanıyordu. Ancak sendika yönetiminden Seyit Mehmet Tezcan, söz konusu kişinin hiçbir zaman üyeleri olmadığını ve olayı kınadıklarını belirten bir açıklama gönderdi. Bu resmi bilgiye itibar etmek durumunda olduğumu bildirmek isterim.