Kültür-sanat ve eğlence sektörü ‘kademeli normalleşme’ kararlarında yine yok sayıldı. Kararın ideolojik olduğunu söyleyen müzisyenler ve sektör temsilcileri, “Bu, yaşam tarzına müdahaledir. Kötülüktür” diyor.

Kültüre düşman, umuda düşman

Işıl ÇALIŞKAN

Pandeminin başından bu yana tamamen duran kültür-sanat ve eğlence sektörünün gözü kulağı haziran ayı için açıklanacak olan kademeli normalleşme kararındaydı. Fakat umudu yaz aylarına bağlayan sanatçılar ve eğlence sektörü yine yok sayıldı. Müzisyeniyle, organizasyoncusuyla, sesçisiyle bir buçuk senedir eli kolu bağlı olan on binlerce emekçinin mağduriyeti yine çözüme ulaşmadı. Onlarla ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. Emekçiler arasında yaşamına son verenler, enstrümanını satanlar, evini kapatıp ailesinin yanına yerleşenler var. Önceki gün açıklanan kararlar sosyal medyada büyük tepki çekti. Yurttaşlar saat 22.00’den sonra başlayacak sokağa çıkma yasağını iktidarın yaşam tarzına ve temel özgürlüklere dönük geliştirdiği saldırılar olarak nitelendirdi.

YURTTAŞ KORKU İÇİNDE

Sosyolog Hatice Özhan, bu kararların ‘tamamen politik’ olduğuna vurgu yaparak, yurttaşların büyüyen korku canavarıyla karşı karşıya kaldığının altını çizdi. “Sosyal devlet anlayışından bağımsız bir konu değil” diye konuşan Özhan, kararları şöyle değerlendirdi:

“Türkiye’deki durum politiktir. Çeşitli yaşam tarzları insanların kutuplaşmadan uzaklaşarak bir arada yaşamalarını sağlar. Bu uygulamaları gelişmiş ülkelerde görüyoruz. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında. Bugün Türkiye’de insanlar ekonomik kriz, gelir adaletsizliğindeki eşitsizlik, siyasi kutuplaşmalar ve birçok korku arasında yaşıyor. Bu nedenle kararlar için ‘devlet pandemiyi bahane ederek yaşam tarzıma müdahale mi ediyor?’ sorusu oluşmaya başladı. Dini ve dogmalara zemin hazırlayan bir yönetim biçimiyle karşı karşıya olduğumuz için seküler yaşam bugün dumura uğratılmış vaziyette. Seküler ve dini hayat tarzlarına dayalı kutuplaşmaların gündelik etkileşime etkisi insanı korkutuyor. Şu an büyüyen korku canavarıyla karşı karşıyayız. Yaşama müdahale nedeniyle yurttaş derin korku içinde. Diyaloğa kapalı bir yönetim anlayışı olduğu için karşıt durumdaki kişiler kendilerini korkunç şekilde tehlike altında hissediyorlar. İhtiyacımız olan şey demokrasi. Demokrasi olmadığı sürece bu müdahaleleri sıkça duyacağız.”

kulture-dusman-umuda-dusman-882809-1.
Gözde Öney

İTAATSİZLİKLER ZİNCİRİ

Müzisyen Gözde Öney, kararların tamamen ideolojik olduğunu söyleyerek başlıyor söze. Alınan kararların tamamen müzik ve eğlence sektörüne yapılan bir kötülük olduğunu beliren Öney, düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Artık tek bir yol kaldı. İşletmeciler, mekân sahipleri, müzisyenler hepimizin itaatsizlik yolunu seçmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü başından sonuna kadar saçmalık. Pazar günü dışarı çıkamamamız da saçmalık, saat 22.00’de eve girmek zorunda olmamız da, o zamana kadar mekânda yiyip içmemiz serbestken orada müzik dinleyemiyor olmamız da... Hiçbirinin elle tutulabilir bir yanı yok. Buna boyun eğmemek ve itaat etmemek gerektiğini düşünüyorum. Cezaysa da ceza, o cezayı ödememekse ödememek… Sonuna kadar giden itaatsizlikler zincirini takip etmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

Destek paketlerinin hem yetersizliğinden hem de koşullu olmasından yakınan Öney, “Zamanında meslek birliklerine teklif edilen 4 ay boyunca yapılacak biner liralık yardımın bile hesap sorulursa ve cevap vermeleri gerekirse ‘ne münasebet biz müzisyenlere yardım ettik’ diyebilmek için hesaplandığını, sus payı olarak yapıldığını düşünüyorum” dedi. Öney, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bin lira 4 ay boyunca neyine yeter ki 3 faturanı ödersin. 1 buçuk yıldır işsiz olan insanlara teklif edilecek bir rakam bile değil. İnsanlar aylardır kirasını ödeyemiyor. Bu kadar kayıt dışı çalışan müzisyenin olduğu bir ülkede koşullarla yapılıyor olması yanlış. Bu zaten komikken bir de yok proje koşulu yok vergi koşulu bunların konuşulması bile en basit tabiriyle ayıp.”

kulture-dusman-umuda-dusman-882810-1.
Orçun Sünear

YAPILAN KÖTÜLÜK

Müzisyen Orçun Sünear ise müzisyenlere ilişkin hiçbir açıklama yapılmaması ile ilgili ‘kötülük’ cevabını verdi. Sünear, “Artık bir an önce bütün meslek birliklerinin, müzisyenlerin, tiyatrocuların acilen toplanıp sokağa çıkması gerekiyor. Bu böyle olmaz çünkü artık canımız yanıyor” diye konuştu. Sinema salonlarının yüzde 50 dolulukla açıldığını hatırlatan Sünear, “Bu çok doğru bir karar. Birçok konser mekânı da bunu çok güzel programlayabileceğini Kültür Bakanlığı’na ispatladı. Açık hava mekânları zaten söz konusu. Kocaman bir karanlığın içindeyiz. Griden başka hiçbir rengimiz yok artık. Cinnet ülkem oldu cennet ülkem” açıklamasında bulundu.

“Ben ne SGK’si olan ne bir garantisi olan bir bireyim” diyen Sünear, şöyle devam etti: “Meraktan kredi başvurusunda bulundum. Acaba eşinizin bilmem nesinden mi gitsek diye bana yol göstermeye başladılar. Çünkü yokum ben. Devlet nezdinde zaten yokum. 128 milyar dolar nerede? Önce bunun bir cevabını versinler öteki kısmı hallederiz.”

Öte yandan Müzisyen Haluk Levent sosyal dayanışma ağı AHBAP Platformu’yla, müzisyenler için bir destek haberi verdi. Levent paylaşımında müzisyenlere 400 liraya kadar olan ödenmemiş su, elektrik ve doğalgaz faturaları için başvuru yapılabileceğini açıkladı. Levent ayrıca, bir heyet oluşturup kalıcı bir çözüm için Ankara’ya gideceklerinin müjdesini verdi.

***

kulture-dusman-umuda-dusman-882812-1.
Oktay Çaparoğlu

İktidar bizleri işsizlikle ve yoksullukla sınıyor

İktidar tarafından açıklanan tek seferlik hibe desteğinden ise müzisyenlerin büyük bir çoğunluğu faydalanamazken, eğlence sektöründeki mekânların ise yalnızca şahıs şirketlerinin bu hibeden yararlanabildiği ortaya çıktı. İzmir Müzisyenler Derneği Başkanı Oktay Çaparoğlu, müzisyenlerin yüzde 90’ının hibeden yararlanamadığını aktardı: “Müzisyenlerin neredeyse tamamı kayıt dışı çalışıyor. Kademeli normalleşme kararlarıyla müzik yine yasak oldu. Olay sadece parasızlık değil. Üretemiyoruz ve iktidarın sanki özellikle garezi var gibi. Ekonomik nedenler, belirsizlik, çaresizlik, umutsuzluk, terk edilmişlik, amaçsızlık insanların içindeki yaşam şevkini kırdı. Bizleri işsizlikle, yoksullukla sınıyorlar.”

kulture-dusman-umuda-dusman-882813-1.
Hami Tomurcu

Kıbrıs Şehitleri Caddesi İş İnsanları Derneği Başkanı Hami Torcu, saat kısıtlamasının zarar etmek anlamında geldiğini belirterek, şunları söyledi: “Biz içkili mekânlar olarak zaten 19.00’dan sonra iş yapıyoruz. Böyle bir karar bizim için çok kötü. Sabah açacağımız dükkânın şartını gece 03.00’da öğreniyoruz. Genelgede yazan açık alanlarla ilgili getirilen 2 metre gibi bir kısıtlamayı gerçekçi bulmuyoruz. Zaten birçok mekânın açık alanı çok küçük. Bu açıklanan kararlar yeme içme ve eğlence sektörünü olumsuz etkileyecek Biz kapalı olduğumuz dönemde hiç değilse kapalıyız diyorduk. Şimdi açığız diyoruz ama nasıl açığız o belli değil” diye konuştu.

İzmir Alsancak’ta bir mekânın sahibi olan Levent Kalındamar ise bir buçuk senedir mekânını hiç açamadığını vurguladı: “Bizim bulunduğumuz sokakta 20 farklı işletme var bunların 16 tanesi içkili kafeterya ruhsatına sahip. Çalışma anlamında hiçbir farkımız yok. Onlar açabiliyor ancak biz ruhsatımız bar olduğu için açamıyoruz. Geçen sene 15 Mart’ta bizi kapattılar o günden beri bir daha hiç açmadık. Hiçbir destekten faydalanamadık. Hiçbir hükümet yetkilisi bizi dinlemedi. Barlar, gece kulüpleri yani eğlence sektörü şu anda cüzzamlı gibi alınan her karardan muaf tutuluyor. Nereye kadar böyle gidecek merak ediyoruz.”

***

Sanatçılardan tepki: Bizi görmezden geliyorlar

‘Kademeli normalleşme’ kararlarına tepki gösteren müzisyenlerin sosyal medya paylaşımları ise şöyle:

Tarkan: Pandemi sürecinde müzik ve eğlence sektörüne yapılan haksızlık ve çifte standart hiç hoş değil. Yetkililerin sanata ve sanatçıya karşı duyarsız, saygısız yaklaşımı ise üzücü ve düşündürücü. Yetkili merciler acilen müzik ve eğlence sektörünü destekleyici yönde yeni karar ve uygulamalarla sanata, sanatçıya, tüm sanat çalışanlarına ve emekçilerine sahip çıkmalı.

Harun Tekin: Müzikten, sahneden, sanattan korkmak korkanlar açısından makul gibi görünse de beyhude bir tavır. Keyfi yasaklar aşının yerine geçemez. Bu ülkenin birbirinden değerli müzisyenlerinin, müzik emekçilerinin, sahne sanatçılarının maruz bırakıldıkları şey rasyonel değil ideolojiktir.

Redd: Sanatçı, müzisyen, sanat ve eğlence sektörü emekçileri ve dinleyiciler olarak konuşmaktan bir adım öteye geçmemiz gerekiyor. Hayatı sadece kendi yaşam biçimlerinden menkul sanan siyasi iktidar için adeta halk sağlığı sorunuyuz. Dert edip geceleri uyuyamaması gereken kültür bakanı için bir turist kadar değerimiz yok?

Ersay Üner: Kendimi bildim bileli müzisyenim. Açlığı, uykusuzluğu, parasızlığı, önyargıları, hep arka plana atılmayı, saygısızlığı, sınıflandırmayı defalarca yaşadım. Ama hiç bu kadar yok sayıldığımızı hatırlamıyorum. Müzisyen dostlarım ve sektörümüz için çok üzülüyor sabır ve güç diliyorum.