Trump’ın saat başı değişen twitlerinden çoğu akıllara ziyan, bazıları asla hazmedilemeyecek küstahlıkta. Ancak, bozuk saat gibi, bazen öyle şeyler yazıyor ki ABD saldırganlığını yaşamı boyunca eleştirmiş olanlara şapka çıkartır.

Bir tür oksimoron; ABD Başkanı “savaşa hayır” diyor!

Türkiye’nin Suriye’ye girişine “yeşil ışık” yaktığı twitlerin önünde arkasında ABD dış politikasına dair öyle laflar etti ki… Irak işgalinin ABD tarihinin en büyük hatası olduğunu söyledi. Bitmez tükenmez savaşlarda ölenlerin ana babasını, eşini ararken içinin nasıl yandığını söyledi. ABD devlet kurumlarının tümünün şiddetli eleştirilerine karşın, çıkmaktan söz ettiği Suriye’yi de “kum ve ölüm” olarak tanımladı.

Trump’ın “kum ve ölüm” dediği yerden, 8 yılda işlerin daha da içinden çıkılmaz hale geldiğini görenler, kursaklarında kalan birkaç ayda iktidar değiştirme hevesleriyle birlikte ellerini yıkayıp çıkmaya çalışırken, Türkiye her şeyiyle oraya girdi!

Dün İ. Cihaner’in harika yazısında da belirtildiği gibi; kiminin “savaş”, kiminin “operasyon”, “kiminin terörle mücadele”, “inşaat”, kiminin de “fetih” dediği bir karmaşa içinde girdi.

Bu karmaşa, ülkesi için kaygılanan herkesin kafasında sorulara, endişelere, kaygılara yol açıyor. Aslında, vatanseverlik şimdi cesaretle bu soruları sorabilmekte!

23 Haziran’da yüzde 54’ün üzerinde destekle İstanbul Belediye Başkanı seçilen İmamoğlu da “Mehmetçiğimizin tabii ki yanındayız” derken; “Bir yurttaş olarak kafam rahat değil, bu yüzden endişeliyim. Bir karmaşanın içine mi çekiliyoruz? Güvenli alan gerçekten oluşturabilecek mi? Suriyeliler oraya yerleştirilebilecek mi? Belirsizlikler var. … çok bilgi sahibi değilim ama kaygılıyım”, da diyor.

İktidar ve işi soru sormak olması gereken medyası, kimse hiçbir soru sormasın istiyor. Soranlar “vatan haini” damgası yiyor!

AKP’liler dahil, memleketin çoğunluğu iktidarın Suriye politikasını eleştirirken; ana muhalefet partisi o politikayı yerden yere vururken, iktidar tam da o politikanın yol açtığı sonuç olan askeri harekatı başlattığında, sorgusuz sualsiz onu desteklemek vatanseverlik olamaz!

İktidar; Pakistan, Azerbaycan ve Katar’dan başka kimsenin desteğini alamadığı harekatı BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve ABD’nin karşı çıkışıyla kınanmadığı için, bir diplomasi başarısı sayıyor.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet’e inanacaksak, “Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, operasyonun kapsamı konusunda tam olarak anlaştılar.Trump kapsamında anlaştığı bir iş için Türkiye’yi kınatmayacak tabii!

Putin ise, Trump’ın “kum ve ölüm” dediği sahada son gülen olma çabasında. Rusya, Esad’ın davet etmediği bütün yabancı askerlerin Suriye’yi terk etmesi gerektiğini söyleyip toprak bütünlüğünü vurgularken, Türkiye’ye de mesaj veriyor!

Uçağının düşürülmesinin ardından elde ettiği üstünlüğünü de kullanan Putin, Türkiye ile ilişkilerini “kum ve ölüm” sahasında bir “yüzyılın anlaşması” kotarabilme umuduyla yürütüyor. Şimdi, Trump’ın yalnız bıraktığı ve Türkiye’nin sıkıştırdığı YPG/PYD’yi Şam’a yaklaştırır ve sınır ötesindeki harekatın getirdiği diplomatik, ekonomik, politik ve askeri yük altındaki Ankara’yı da Şam’la masaya oturtabilirse, göz kamaştırıcı bir başarının sahibi olacak.

Başarırsa; “yüzyılın anlaşmasının mimarı” olmak ona, madem sonunda yapacaktım bunca yıl neden Şam’la doğrudan ilişki kurmadım diye sormak da Türkiye’ye kalacak. Olmazsa, Guardian’daki bir analizde söylendiği gibi, o da Ortadoğu’nun “kum ve ölüm” olduğunu kabul edecek!

Onlara bakmayın; emperyalistler Ortad oğu’ya silah satar paralarını alır, “kum ve ölüm” bölge halklarına kalır!