AKP yerine ‘AK Parti‘ kısaltması, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kararlılıkla sahiplendiği kullanım. Nedeni, ’ak‘ sıfatının olumlu çağrışımı. Acaba, 21 kalemde 21 yıl bilançosu yapılsa, ak ve kara dağılımı nasıl olur? Hukuk ve liyakat dışı yönetiminin neden olduğu yıkımları gölgelemek için kullandığı kavramlar, ad konusunda içtensizliğin de bir göstergesi. Yalnızca dört örnek:

KUMPAS (tertip, hile): Ergenekon vb. kurgu toplu davaların sorumluluğunu, 10 yıl boyunca ülkeyi birlikte yönetim ortağına yüklemek ve AKP‘yi ‘ak’lamak için kullanılan kavram. Başbakan, “Savcısıyım” demişti(2008). “Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşması” diyen(2013) yardımcısı ise, üç yıl sonra, Ergenekon davası için “kumpas” nitelemesi yaptı.

İSTİKŞAF (Keşif çalışması): 7 Haziran 2015 seçimlerinde TBMM’de çoğunluğu kaybeden AKP, hükümeti kurmama sorumluluğundan sıyrılmak için CHP ile koalisyon görüşmelerini “istikşafi” olarak niteleyerek, seçimleri yinelemek için CHP’yi oyaladığını itiraf etmiş oldu.

İLTİSAK (Bitişme, kavuşma, yapışma, birleşme): “Her istediklerini verdiği“ eski ortağının darbe girişimini fırsata çevirerek, hukuk yanlısı liyakatli kamu görevlilerini “temizlemek(!)” için bu kez, Ceza Kanunu’na yabancı bir kavram olan “iltisak“ KHK’leştirildi. Oysa AKP-Cemaat iç içeliği, tipik bir iltisak göstergesi idi; Habur Kapısı’na uzanan işlemler ve eylemler zinciri ise, PKK ile iltisakı.

KÖSTEBEK (Kör sıçan): Covid-19 salgınında bile, gelecek kuşakları borçlandıran yatırımlardan vazgeçmek bir yana, Saray eksenli lüks harcamalardan hiç geri adım atmayan AKP yönetimi, sosyal devlet gerekleri doğrultusunda somut önerileri ortaya koyan ve sonuç alan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu çıkışlarının önünü kesmek için köstebek aramaya koyuldu. Sn. Kılıçdaroğlu da haklı olarak, “Köstebek, Saray“ dedi.

AKP yönetimini özetleyen 4 sözcük: kumpas, istikşaf, iltisak ve köstebek: KİİK

GÖREV+YETKİ+SORUMLULUK

AKP, neden hukuki olmayan ve dilimize yabancı kavramları yeğledi? Amaç açık: Görev + yetki + sorumluluk zincirini kırmak.

Hukuk, AKP için hep ayak bağı oldu: Yürürlükteki hukuka uymama veya kuralları yürürlükten kaldırma ya da ihkak-ı hak yoluna başvurmak.

KİİK, aslında hukuka uymama dörtlüsü.

Ankara, Bursa ve İstanbul vd. belediye başkanlarını görevden almak, ihkak-ı hak; görev + yetki + sorumluluk halkasını kırmak yoluyla hukuku işletmemek. Bir örnek: Ankara BBB görevinden alınan kişinin suç dosyasının ne denli kabarık olduğu günbegün ortaya çıkmakta. Şu halde ihkak-ı hak, suçu örtbas girişimi aslında.

KANUN+HUKUK+SOSYAL DEVLET

Sn. Kılıçdaroğlu, kanunsuz emre, hukuk dışı yönetime ve sosyal devlet ilkelerinin sürekli çiğnenmesine karşı çıkıyor; yasa + hukuk + sosyal devlet üçlüsünün saygı görmemesine isyan ediyor ve Saray yönetimini kurallara uymaya çağırıyor. Bu yolla, güçsüz toplumsal katmanların hak ve çıkarlarını koruma çabası, aslında, anayasal çizgiye davet ettiği AKP ve yönetiminin de iyiliğine.

ANAYASA VE SEÇİM DARBESİ

2015’te Anayasa darbesi yoluyla seçmenlerin iradesi yok sayıldı; 2019’da, İstanbul’da kullanılan 4 oydan biri çalındı. İlki, belli ölçüde tuttu. İkincisinde ise, kullanılan hukuk dışı (YSK iptali), kirli (KHK’zedelere oy yasağı girişimi) ve karanlık (İmralı mesajı) yol ve yöntemler geri tepti.

Özetle kendisine “AK Parti” diyen AKP, giderek kişiselleştirilen iktidarının süresi uzadıkça keyfilik ve kirlenme batağına gömüldü.

Bir yanda, Gezi tutsakları, 28 Şubat generalleri, tutuklu siyasetçiler, ‘düşünce suçluları‘ gerçeği; insan hakları ve çevre savunucuları, sanatçılara ve emekçilere yönelik baskı ve şiddet uygulamaları; öte yanda, Saray’ın bile örtemediği parti gölgesindeki hukuk dışı ve kirli ilişkilerle örülen çıkar ağları.

Hukuk ve keyfilik ayrışması büyürken AKP’nin, -bu kez MHP ile- , demokratik hukuk devleti yolunda ortak söylem/işlem ve eylemleri kırmaya yönelik tuzaklarına karşı uyanık olmak, bütün yurtseverlerin tarihsel sorumluluğu; yurtta barış, dünyada barış için.