Oyun Atölyesi’nin altı sezondur sahnelediği ve kapalı gişe oynadığı, ‘Kundakçı’; din, iktidar ve yargı ilişkisini mizah ve müzikal öğelerle sorgulayan bir oyun. Muharrem Özcan ve Tuna Kırlı sorularımızı yanıtladı.

Kundakçı, kutsalı ateşe veriyor

Eda Köprü YILMAYAN

Yıl M.Ö 356. Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı yanıyor. Bu kutsal mekânı yakan pazarcı Herostratos’tur. Tarihe adını altın harflerle yazdıran ne onu yargılayan baş yargıç Kleon’dur ne de Pers Hükümdarı Tissafernes’tir. Artemis Tapınağı’nı yakan, papirüslere hayat hikâyesini yazarak efsaneleşen ve günümüze kadar ulaşan Herostratos’un ta kendisidir.


Grigory Gorin tarafından 1972'de yazılan ve yazarın en sevilen oyunlarından biri olarak kabul edilen ‘Herostratos'u Unutun’ Türkçe’ye ‘Kundakçı’ adıyla Haluk Bilginer tarafından çevrildi. Kundakçı’nın yönetmenliğini oyunda Tissafernes’i canlandıran Muharrem Özcan yapıyor. ‘Daha İyi Günlerimiz Olmuştu’ oyununda da rol alan Tuna Kırlı ise 'Kundakçı' rolüyle seyirci karşısında. Baş yargıç Kleon’a Haluk Bilginer hayat veriyor. Oyunun kadrosunda yer alan diğer isimler; Tuğba Çom Makar, Gözde Kırgız, Timuçin Başgül, Sedat Bilenler, Mithat Ozan Küren, Serkan Ilgaz. Seyircinin dikkatini bir an bile sahneden ayırmamasını sağlayan müzikler ise Çağrı Beklen’e ait.

'Kundakçı' oyunuyla ilgili merak ettiklerimizi hem oyunu yöneten hem de Pers Hükümdarı Tissafernes’i canlandıran Muharrem Özcan ve Kundakçı Herostratos rolündeki Tuna Kırlı yanıtladı.

Oyunu hem yönetiyorsunuz hem de Kral Tissafernes’i canlandırıyorsunuz. Kalabalık kadrolu bir oyun. Her ikisini bir arada yürütmek zor olmadı mı?
Muharrem Özcan
: İlk etapta oynamak tercihim değildi. Oyunun prömiyerine son on gün kala oyuncu değişikliği yapmak zorunda kaldık. Oynamanın dışında oyunun matematiğini, enstrüman ve efektlerin trafiğini düşününce bu kısa sürede yeni bir oyuncuyla çalışmak oyuncu için de oyun için de zor olacaktı. Küçük bir toplantı sonrasında benim oynamama karar verdik. Haliyle yine de kolay olmadı ama çıkan sonuçtan memnunum. Sahnede olmaktan keyif alıyorum. Oyun esnasında işin yönetmenlik kısmını bir kenara bırakmak istesem de ister istemez o anda gelişen her türlü şeye dikkat ediyorum, bakıyorum.

'SARAYI YAKSA AYNI ŞEY DEĞİL!'

Metnin orijinal adı ‘Herostratos’u Unutun’. Oyunda anlatılan bir yandan da bizim hikâyemiz. Bugün yaşadığımız iktidar, din, yargı üçgenindeki çıkmaza çok benziyor. Sizce Herostratos’u unutmak mümkün mü?
Tuna Kırlı:
Herotratos’u unutmak mümkün fakat yaptığı olayı unutmak mümkün mü bilmiyorum. Tarihte olan ve unuttuğumuz pek çok şey var. Herostratos tapınağı yakmış, böyle bir şey yaşanmış deli olarak adlandırılmış olabilir. O dönemki siyaset bunu nasıl anladı bilmiyoruz tabi. Oyun geniş zamanlı tamamen iktidar problemi üzerine kilitlenmiş durumda. Herostratos halkı da iktidarı da hukuk sistemini de çok iyi biliyor. Papirüslere kendi yaşamını yazıyor, dağıtılmasını sağlıyor. Bugün teknik olarak şekil değiştirmiş sadece. Mekanizmada değişen bir şey yok. Tüm dünyada bir din, hükümet mekanizması var.
Fakat Herostratos’un başlangıç yeri harika. Tissafernes’in sarayını yaksa aynı şey değil. Tapınak tabu kim engelleyecek o dönemin tanrısı engellemeli. Engellenmiyor. Herostratos yazının gücünü biliyor, kendini efsaneleştiriyor, tanrının oğlu olarak adlandırıyor.

'HERKES KENDİ İKTİDARININ PEŞİNDE'

M.Ö:
Artemis Tapınağı tabu, dokunulmaz, üzerine söz söylenmez. Herostratos’un tapınağı yakması dinin de, adaletin de, iktidarın da sorgulanabilir olduğu anlamına geliyor. Kleon’un oyun içinde söyledikleri var. “Madem tapınağı yaktı neden tanrılar müdahale etmedi o zaman?” diyor. Artemis Tapınağı’nın rahibesi Erita da tam bir çıkarcı, şarlatan. Kralın karısı, kral, hepsi ayrı ayrı işin parçası. Herkes kendi iktidarını sağlam tutmaya çalışıyor. Kleon da öyle. Herostratos pazarcıyken haksızlığa uğruyor. Yargı mekanizması onun insan olarak yaşayabilmesi, hakkını alabilmesi için doğru karar vermiyor. Evlenirken bile kandırılıyor. Boşanmak için mahkemeye başvuruyor ama adalet, kontratı(!) bozmaktan yüzde 78 faiz ödemesine karar veriyor. Hepsinin kendi içinde çıkarcı yanları var, herkes kendi iktidarının peşinde.

Bir sistem eleştirisi olarak oyunu seyrediyoruz.
T.K
: Başka nasıl görürüz bilemiyorum.
M.Ö: Gece yarısı kararnamesiyle bir şeyler değişiyor. Oyunun ikinci perdesinde Tissafernes, Kleon’a “Kanunları ben koydum, değiştirebilirim” diyor. O güç bendeyse değiştirip aynı gece kaldırabilirim.

'HAYAL KAHRAMANI BİR KUNDAKÇI'

Kundakçı nasıl bir karakter? Onu nasıl tarif edersiniz?
T.K:
Çok zeki bir adam, bir hayal kahramanı olarak planladık onu. Süper kahraman gibi bir adam. Hem yazar olarak iyi hem halk psikolojisini çok iyi biliyor. Aslında bütün mekanizmaları çözmüş durumda. 32 yaşında tüm bunların bilincinde.

Oyunda müzikler de öne çıkıyor. Seyircinin dikkatini sahnede tutmayı başarıyorsunuz. Herostratos bir bölümde rap müziği bile yapıyor.
M.Ö
: Müziklerin önemli bir kısmı prova esnasında bütün ekiple doğaçlama olarak çıktı. Çağrı Beklen tüm müzikleri düzenledi ve bazı yerlere besteler yaptı. Müziğin ve efektlerin oyuncular tarafından canlı icra edilmesi oyuna önemli bir boyut kattı. İşitsel olarak da görsel olarak da çok etkileyici olduğunu düşünüyorum.

Oyun Atölyesi ekibi olarak Cübbeli Ahmet’in “Öp beni, yala beni,…” diye devam eden sözlerinden bir şarkı yaptınız. Bu video viral oldu. Bunu bekliyor muydunuz?
T.K:
Cübbeli’yi tiye almaya gerek yok. Zaten o tiye alıyor, bana öyle geliyor. Yakın zamanda bir röportaj yapılmış kendisiyle. Keyifli olduğunu söylemiş. Videonun viral olması beklediğimiz bir şey değildi. Viral olmak değil ortak bir tavrı eğlenerek ifade etmekti niyetimiz.

'İNSANLARDA BÜYÜK BİR SIKIŞMIŞLIK VAR'

M.Ö
: Birileri nasıl giyinmemiz ne dinlememiz ne tüketmemiz hatta ne düşünmemiz gerektiğini söylüyor. Başkalarının hayatına müdahale etmeye çalışıyor. Bırakın insanlar istediğini giysin, dinlesin. Başkasının özgürlüğüne müdahale etmediğimiz sürece istediğimiz gibi hareket edebilir, istediğimiz seçimi yapabiliriz. İnsanlarda büyük bir sıkışmışlık var. Sahnede tek cümlede anlattığımız ortak bir derde büyük reaksiyon alıyoruz. Dile getiriyor olmak, bu hissi yaratıyor olmak insanlarda bir rahatlama yaratıyor. Bu oyunu yaparken de birlikte olma hali üzerine yola çıktık. Bir yükselti üstünde mesafe koyarak oynamak üstüne değil seyirciyle hep beraber oynadığımız bir yapı olmasına gayret ettik.