“Suçluların iadesi yasası”nın geri çekilmesiyle aslında Hong Kong’da (HK) sokakların ateşi düştü. Fakat Batı medyası beş-on bin kişilik gösteriler üzerinden Çin’e vurmaya devam ediyor. ÇKP’ye “HK’nin özerkliğine el uzatma, özerkliğimizden elini çek” tepkisi vermek için gösterilere katılan büyük çoğunluk sokaklardan çekildi. Geride ta baştan beri ortalığı şiddete boğan “Kuomintang torunları” yani Çin’i içeriden istikrarsızlaştırmayı amaçlayan emperyalizmin işbirlikçileri kaldı.


Sokaklardan çekilen çoğunluk, orta sınıflar ve öğrencilerden oluşuyordu denebilir. Bu gurubun aslında HK’nin Çin’e bağlı olmasıyla bir sorunu yok sayılır. Sorun, Çin’in bu özerliği bir ucundan kemirmeye ve yaşam biçimi-kültürel yapıyı değiştirmeye dönük çeşitli dolaylı girişimleri. Örn. seçim sisteminde değişiklik girişimi, eğitim müfredatında yapılan değişiklik, milli marşın değiştirilmesi, ortaöğretimde Cantoneese (HK Çincesi) dilini Mandarin (Anakara Çincesi) ile değiştirme girişimi vs. İnsanlar bu müdahalelerin HK’nin özerkliğinin altını oyma ve giderek anakaradaki bir Çin eyaletine benzetme niyeti taşıdığından kuşkulanıyorlar.
Yeri gelmişken bir gerçeği not etmeliyim: Aslında, ÇKP, HK’de en büyük kötülüğü sola yapıyor. “Sosyalizm” adı altında yaptığı yanlış uygulamalar sol fikirleri itibarsızlaştırıyor, insanların solla buluşmasını veya solun insanlara ulaşmasını zorlaştırıyor. Gerçi ÇKP’nin HK solu gibi bir tasası yok. Çünkü müttefiki HK sermayesi. Bu kesim “komünist” Çin’in desteği sayesinde İngiliz kolonisi döneminde hayal bile edemeyeceği kadar büyüdü. Ee, bu durumda “komünistliği” HK’li solculara bırakacak değiller herhalde…

“Kuomintang torunları” konusuna gelince, Kuomintang, açık adıyla “Çin Milliyetçi Partisi”, komünistlerin 22 yıllık bir iç savaşın sonunda devirip iktidarı aldıkları parti. İlk başlarda, Parti lideri Dr. Sun Yat-Sen, Lenin’in tavsiyesi üzerine komünistleri partiye davet eder ve ölümüne (1925) kadar geçen zaman içinde bir ortak program çerçevesinde komünistler de bu parti içinde yer alır. Kavga ve giderek iç savaş General Çan Kay-Şek’in partiyi ele geçirmesiyle başlar (1927). 1949’da, Mao önderliğindeki Çin Halk Kurtuluş Ordusu karşısında yenildiğini anlayan Çan, en yakınındakilerle birlikte Tayvan’a kaçar. Geri kalan faşist döküntülerin çoğu İngiltere kolonisi HK’a sığınır. Bugün HK sokaklarını şiddete boğan emperyalizmin işbirlikçileri işte bunların torunları.

HK’ye kaçan Kuomintang artıkları 1956 ve 1967’de adeta bir iç savaş görüntüsü veren iki büyük olayda komünistlere Çin’de yenilmenin intikamını HK’de almaya çalıştılar. Bu olaylar aslında HK’de sınıf savaşının da tarihi. Giriş fazla uzadığı için bunları anlatmayı sonraki yazıya bırakıyorum.

Not: General Çan, Japonya işgaline karşı savaşmak yerine, işgalcilerle savaşan komünistleri yok etmek için Nazilerden silah ve askeri danışman yardımı alan bir faşisttir. Bir Kuomintang ordusu generali tarafından komünistlerle görüştürülmek üzere tuzağa düşürülerek kaçırılır. Bu olay sonrası, Japonya’ya karşı komünistlerle birlikte savaşmayı neden kabul ettiği halen bazı spekülasyonlardan ibaret. En yaygın kanı, ÇKP yetkilisi Zhou En-Lai (Co/Zo En-Lay)’ın gözaltında tutulan Çan’a Stalin’in “Japonya’ya karşı savaşta Çin’e askeri destek vermeyi taahhüt eden” mesajını ilettiği ve bunun gidişatı değiştirdiği yönünde. Mesajında Çan’dan (1) komünistlere saldırıya son vermesini, varlıklarını kabul etmesini ve (2) komünistlerle ortak cephe kurmasını istiyordu. Çan’ın buradan çıkardığı sonuç, kendisine daha önce de birkaç kez benzer teklifte bulunan Stalin’in tercihini komünistlerden değil kendisinden yana kullandığı kanısı ve savaşın sonunda iktidarının sürmesi beklentisiydi… İnsanlığa en az iki bin yıl “Kuzey yıldızı” olan o büyük Çin’i tekrar ihya etme fantezisi kuruyordu. “Bunun için önce ülkedeki muhalefeti pasifize etmek/sindirmek gerekir. Dış tehlikelere karşı direnmek ancak bundan sonra anlamlı olur” diyordu. Ne kadar tanıdık bir fantezi! Nedense bütün faşistler aynı rüyayı görüyor ve çoğunlukla aynı kaderi paylaşıyorlar: Devleti kendilerini koruyacağını sandıkları bir suç örgütüne dönüştürmelerine rağmen, geride okkanın altına giden çok sayıda suçlu yanaşma bırakarak, ülkeden kaçmak zorunda kalıyorlar.

cukurda-defineci-avi-540867-1.